b) Tefecilik suçunun konusu para olup suçun oluşumu için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi yeterlidir. Faiz karşılığında ödünç olarak verilecek paranın kişiye elden ve nakten verilmesi ya da doğrudan banka kredi kartı hesabana yatırılması ile suç tamamlanmış olur. Sanığın ödünç verdiği parayı geri alabilmek için başkaca fiiller gerçekleştirmesi halinde ve bu anlamda "ödünç parayı alan kişinin kredi kartını mal ve hizmet satışı olmadan ...... cihazından geçirmek suretiyle gerçeğe aykırı harcama belgesi düzenlemesi " durumunda ...... sayılı Kanun'un 36. Maddesinde düzenlenen "gerçeğe aykırı belge düzenleme" suçununda ayrıca oluştuğu düşünülmelidir. Suçla korunan hukuki menfaatler göz önünde bulundurulduğunda kazanç elde etmek amacıyla ödünç para verme ve gerçeğe aykırı harcama belgesi düzenleme hareketlerinin hukuki anlamda tek fiil sayılması ve TCK'nin 44. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2022/866 Esas KARAR NO : 2023/46 DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 03/02/2021 KARAR TARİHİ : 30/01/2023 YAZIM TARİHİ : 22/02/2023 Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, davalının maddi olarak zorlanması sebebi ile finansal durumunu çözmek için borç para gönderildiğini, gönderilen borç paraların, davalı adına ......
Davanın ileri sürülüş biçimine göre uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK'nın 386. vd. maddelerinde düzenlenen tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK'nın 386. vd. maddesinde tüketim ödüncü; " ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Davacının, dava ettiği parayı "emanet verilen borç para" açıklaması ile davacıya ödünç olarak verdiğini iddia ettiği, anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın esasına girilmesinden önce, ödünç verilen bir paranın geri verme zamanının belirlenmesi gerekir. 6098 sayılı TBK'nın 392. maddesinde ödüncün geri verilme zamanı; "ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir" şeklinde belirlenmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: DAVA; ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. Dosyanın incelemesinde; davacının, ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için Karasu İcra Dairesi'nin 2021/5 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde itiraz etmesi üzerine eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davacının davalıya ödünç olarak ne kadar para gönderdiği, davalının ne kadar ödeme yaptığı ve varsa davacı alacağının ne kadar olduğu noktalarındadır....
Dava konusu olayda davacı davalı ile yaptığı ödünç sözleşmesine dayanarak alacağının ödenmediğinden bahisle sözleşmeden doğan para alacağının tahsilini istemiştir. Borçlar Kanununun 73. maddesine göre sözleşmeden doğan para borcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında dava açabilir. Dava konusu olayda da alacaklı, ödünç sözleşmesinden doğan para alacağının ödenmesi için kendi ikametgahı mahkemesinde dava açmış olup, mahkemece yetki itirazının red edilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı 2008/4637-11028 verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.9.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, davalıya ödünç para verdiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ise davacıdan ödünç para almadığını savunmuştur. Taraflar arasında usulde sayılan yakın akrabalık bulunmadığı için olayda tanık dinlenmesi mümkün olmayıp mahkemeninde kabulü bu yöndedir. Davacı ödünç ilişkisini ispatlayıcı yazılı delil sunamamış isede, davacının dava dilekçesinde her türlü yasal delil demek suretiyle yemin deliline dayandığı anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; "...Dava, ödünç verme sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine yöneliktir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıların kızı ve damadı olduğunu, ev alacaklarından bahisle borç para istediklerini, davalılara toplam 30.000 TL ödünç para verdiğini, ancak davalıların kendisinden aldığı para ile ev almayıp parayı bankaya yatırıp keyfi harcamalar yaptıklarını öğrenmesi üzerine parasını geri istediğini, ısrarı üzerine davalıların paranın 15.000 TL’sini geri verdiklerini, geri kalan 15.000,00 TL’yi ödemediklerini, bunun üzerine davalılara 16.01.2009 tarihli ihtarnameyi keşide ederek kalan alacağının ödenmesinin istediğini, yine de ödemenin yapılmadığını belirterek 15.000 TL alacağının gecikme faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: TCK'nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması, kişiler arasında doğmuş bir alacak borç ilişkisine dayanmayan kazanç elde etme amaçlı ödünç para verme eylemlerinin tefecilik suçu kapsamında bulunması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması, bu bağlamda maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın tefecilik yapıp yapmadığı hususunda ayrıntılı ve gizli kolluk araştırması yaptırılmasından, ilgili icra dairelerinden...
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Tefecilik, 5464 sayılı Yasa'ya muhalefet Hüküm : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1-Sanık hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; TCK'nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması, kişiler arasında doğmuş bir alacak borç ilişkisine dayanmayan kazanç elde etme amaçlı ödünç para verme eylemlerinin tefecilik suçu kapsamında bulunması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması karşısında maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya...