O halde, taraflarca düzenlenen sözleşmede belirlenen sözleşme tarihindeki (24.02.1972) satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Bedelin, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları, 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar ile 07.06.1939 tarihli ve 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları, TEFE-TÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması, bu konuda uzman bilirkişilerden bir hesap, bir serbest muhasebeci yada mali müşavir ve bir bankacıdan denetime elverişli rapor alınması, sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir....
Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Buna göre, davacı tarafından bedelin ödeme tarihinden itibaren ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurları, altın, memur maaşı ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri unsurların ortalamaları alınmak suretiyle denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücünün saptanması gerekir.'' denilmektedir....
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre tarafların geçersiz sözleşmeye göre verdiklerini talep etme hakları bulunmaktadır ancak denkleştirici adalet ilkjesi gereğince verilen para ise aynen iadesi yerine paranın farklı yatırım araçlarında değerlendirilmesi halinde ulaşacağı değerin tespit edilerek tahsiline karar vermek denkleştirici adalet ilkesine uygun olacaktır. Bu talep ve yerleşik içtihatlar dikkate alınarak mahkememizce hesap uzmanı bilirkişi tayin edilerek rapor ve ek rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi ibraz etmiş olduğu 07/05/2018 tarihli ek raporunda denkleştirici adalet ilkesine uygun olarak davacının ödemiş olduğu bedelin farklı yatırım araçlarında değerlendirilmesiyle ilgili hesaplama yapmıştır. Ek raporda belirtildiği üzere davacının yapmış olduğu ödemelerin toplamı 236.650 TL'dir. Bilirkişi ödenen bu bedeli ÜFE oranına göre, TÜFE oranına göre, USD kuruna göre, EURO kuruna göre, altın kuruna göre ayrı ayrı değerlendirerek hesaplama yapmıştır....
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre tarafların geçersiz sözleşmeye göre verdiklerini talep etme hakları bulunmaktadır ancak denkleştirici adalet ilkjesi gereğince verilen para ise aynen iadesi yerine paranın farklı yatırım araçlarında değerlendirilmesi halinde ulaşacağı değerin tespit edilerek tahsiline karar vermek denkleştirici adalet ilkesine uygun olacaktır. Bu talep ve yerleşik içtihatlar dikkate alınarak mahkememizce hesap uzmanı bilirkişi tayin edilerek rapor ve ek rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi ibraz etmiş olduğu 07/05/2018 tarihli ek raporunda denkleştirici adalet ilkesine uygun olarak davacının ödemiş olduğu bedelin farklı yatırım araçlarında değerlendirilmesiyle ilgili hesaplama yapmıştır. Ek raporda belirtildiği üzere davacının yapmış olduğu ödemelerin toplamı 236.650 TL'dir. Bilirkişi ödenen bu bedeli ÜFE oranına göre, TÜFE oranına göre, USD kuruna göre, EURO kuruna göre, altın kuruna göre ayrı ayrı değerlendirerek hesaplama yapmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali, Tescil ve Alacak KARAR Dava dilekçesinde harici satın alma ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil, bu talep kabul edilmediği takdirde ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet ilkeleri uyarınca tazmini talebinde bulunulmuş; 12.04.2010 tarihli ıslah dilekçesinde ise; dava dilekçesinde terditli talep ileri sürülmüş ise de davalıların iptal ve tescile ilişkin talebe karşı koymaları nedeniyle isteğin daraltıldığı buna göre yalnız harici satış nedeniyle ödenen bedelin güncelleştirilmiş değerinin tahsiline ilişkin olarak davanın görülmesi istenilmiştir....
O halde mahkemece, sebepsiz iktisap ve denkleştirici adalet kuralı gereğince satış bedeli olarak ödenen bedelin dava tarihinde ulaştığı alım gücü belirlenmeli ve belirlenecek miktarın tahsiline karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde davacının geçersiz sözleşmenin yapıldığı tarihte ödemiş olduğu değer esas alınarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Somut olayda, davacı ile davalı şirket arasında adi yazılı devremülk satış vaadi sözleşmesi ile imzalandığı, davacıya tapu devri yapılmadığı, satış bedelinin tamamının taksitler halinde davalı şirkete ödendiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından ödenen bedelin güncel değerinin davalıdan tahsili talep edilmiş olup, taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığından, satış bedelinin davacı tarafından ödenmiş olduğu da sabit olmakla, mahkemece az yukarına açıklanan denkleştirici adalet ilkesine uygun şekilde belirlenen değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir. (Aynı yönde Yargıtay 3....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 17.10.1982 tarihli satış sözleşmesi resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK m.706, BK m.213, TBK. md 237, T.Kanunu m.26 Noterlik Kanunu m.60). Bu nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda alıcı; geçersiz sözleşme nedeniyle, satıcıya verdiği bedeli sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması olup, sebepsiz zenginleşme gereğince verilenlerin iadesi sağlanırken, ödenen paranın ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması, başka bir deyişle denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerekir....
Dava, harici taşınmaz satım sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre tahsili isteğine ilişkindir. Sözleşmenin temelini oluşturan hukuki ilişki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır. Kural olarak Türk Borçlar Kanunu sözleşmelerde şekil serbestisi benimsenmiştir. Ancak taşınmaz mülkiyete devir borcu doğuran sözleşmeler konusunda Medeni Kanun ile BK 232 maddesinde taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmi senede bağlanma şartı satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 2644 sayılı Yasa'nın 26. maddesi ile 1512 sayılı Yasa'nın 60/3 ve 89 maddeleri taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce düzenleme şeklinde yapılacağı kuralını koymuştur. Buradaki şekil bir geçerlilik şartı olarak düzenlendiğinden hakim tarafından taraflarca ileri sürülmese dahi her aşamada resen dikkate alınması gereken bir şarttır....
Bu şekilde, denkleştirici adalet ilkesi gereğince, tam bir eski hale getirme yükümlülüğü yerine getirilmiş olmaktadır. Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder. Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır....