WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 15.10.2008 tarihli satış sözleşmesi resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK m.706, BK m.213, TBK. m.237, T.Kanunu m.26 Noterlik Kanunu m.60). Bu nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda alıcı; geçersiz sözleşme nedeniyle, satıcıya verdiği bedeli sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması olup, sebepsiz zenginleşme gereğince verilenlerin iadesi sağlanırken, ödenen paranın ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması, başka bir deyişle denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerekir....

    Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; davacının malik olduğu 4563 parsel sayılı taşınmaz akaryakıt istasyonu olarak Encümen kararı uyarınca, ihale ile davalıya satılmış ise de, İdare mahkemesinin Encümen kararını iptal ettiğini, satışın geçersiz kaldığını, bu nedenle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, davalı davanın kabulünü, ancak açtığı karşı dava ile 50.076.000.000 lira olarak ödediği satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre reel değeri olan 200.000.000.000 liranın faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir....

      Bu hâlde sebepsiz zenginleşmenin temelinin “hakkaniyeti” sağlamak olduğu göz önüne alındığında paranın aynen iadesi ile adaletin tam olarak sağlanamayacağı açıktır. 31. Bu durumda ------ kullanım alanı bulan “denkleştirici adalet ilkesi” gündeme gelmektedir. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hâle getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. 32. Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı, hâkime özel ve istisnai hâllerde ----- hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Yargı organları, çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimlerini karşılamakla yükümlüdür. 33....

        ın hissedarı bulundukları taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini, satış sonrası murislerin hissesine isabet eden 47.558.812 (47,55) TL satış bedelinin, davalı bankaya devrolunan Emlak Bankası ... ... Şubesi'nde 1992 yılında izale-i şüyu satış memurluğunca murisler adına açılan hesaba yatırıldığını, hesapta bulunan paranın ödenmesi taleplerinin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, murislerin hesabına yatırılan (47,55) TL'nin denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihindeki karşılığının dava tarihinden itibaren, bu mümkün olmazsa (47,55) TL'nin hesaba yatırıldığı 09...1992 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, devralınan şubeden müvekkili bankaya intikal eden bir mevduat hesabı bulunmadığını, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanamayacağını, savunmuştur....

          Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Mahkemece davacının harici satış nedeniyle ödediğini bildirdiği ve davalının da kabul ettiği 64 .000.000.TL. (64 YTL.) satış bedelinin davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuştur. Davacının ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurları, altın, memur maaşı ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri unsurların ortalamaları alınmak suretiyle dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücünün denkleştirici adalet ilkeleri gereğince saptanması gerekir....

          Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı 2016/20984E.2018/8571 K.sayılı kararında "Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici Adalet İlkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder. Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır....

          Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Somut olayda; taraflar arasındaki 17.02.1997 tarihli adi yazılı sözleşme ile Beçin beldesinde bulunan 1673 parselde kayıtlı hisseli taşınmazın 572 m2 kısmını davacının 1.000 TL bedelle satın aldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından ödenen bedelin, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ifanın imkansız hale geldiği dava tarihindeki ulaştığı değer hesaplanırken, satış bedeli yanında arsa vergi bedelleri de hesaplamaya dahil edilmiş ve ekonomik etkenlerin tamamı yerine bir bölümü esas alınmıştır. Rapor bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir....

            DAVA Davacı vekili; 10.06.2012 tarihli harici satış sözleşmesiyle davalı adına kayıtlı taşınmazın 387.000,00 TL karşılığında müvekkiline satışının kararlaştırıldığını, aylık 21.500,00 TL'den 18 ay taksitle tutarın ödenmesine rağmen taşınmazın devredilmediğini, gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, davalının 01.01.2016 tarihli "herhangi bir alacağın kalmamıştır." beyanını içeren yazıyı verdiğini, bugüne kadar iade edilmeyen satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesinin gerektiğini ileri sürerek; 387.000,00 TL alacağın denkleştirici adalet ilkesine belirlenecek karşılığının yasal faiziyle iadesini talep etmiştir. II....

              Davacı, temyize gelen davalı ...’tan ise sadece harici satım sözleşmesiyle verdiğini denkleştirici adalet kuralı gereğince geri alabilir. Şöyle ki, kural olarak, 10.07.1940 tarihli ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. O halde, harici satış sözleşmesindeki satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir....

                Asliye Hukuk Mahkemesi'nden 2006/556 Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine açtığı satışa konu olan taşınmaza ait tapu kaydının iptâli ve davacı adına tescili, manevi tazminat ve cezai şart alacağı ile inşaat için ödenen bedelin iadesi davası sonucunda 2008/644 sayılı kararla tapu iptâl ve tescil davası, Tapu Kanunu'nun 35. maddesi iptâl edildiği ve yabancılara mülk satışını mümkün kılan Kanun yürürlüğe girmediğinden işin ifasının imkânsız hale geldiği kabul edilerek, inşaat için verilen bedelin iadesine, arsa için verilen bedelin talep edilmediği, imkânsızlık halinde cezai şart istenemeyeceği ve manevi tazminat talebi yerinde görülmediğinden tapu iptâli ve tescil davası ile cezai şart ve manevi tazminat taleplerinin reddine, inşaat için ödenen 20.000 Euronun davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13....

                  UYAP Entegrasyonu