Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken sadece; altın, dolar, memur maaş artışı, Tüfe değeri olmak üzere dört değer esas alınmıştır. Raporda dikkate alınan etkenler, denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapılması için yeterli olmayıp, rapor, hüküm kurmaya elverişli değildir....
Mahkemece, araç için ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan bilirkişi raporu ile belirlenen 69.731.62 YTL'nin satış tarihinden yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen trafikte tescilli aracın satışına ilişkin sözleşme haricen düzenlendiği için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca geçersizdir. Hukuken geçersiz sözleşmelerde taraflar aldıklarını aynı anda iade etmekle mükelleftirler. Mahkemece aracın iadesine ve ödenen bedelin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 15.60 TL temyiz harcının istek halinde iadesine, 28.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Harici satış sözleşmesinin hukuken geçersiz olması nedeniyle, 10.07.1940 tarihli 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve haksız iktisap kurallarına göre herkesin aldığını iade ile yükümlü bulunduğu ve tarafların aldıklarını iade edeceği yolundaki genel ilke ve kabul karşısında, öncelikle; taşınmazı haricen satın alana ödenmesi gereken miktarın ne olacağı ve iade kapsamının belirlenmesi gerekir. İadesi gereken bedel; harici satış sözleşmesinde gösterilen bedel mi? taşınmazın dava tarihindeki güncellenmiş (rayiç) bedeli mi? yoksa harici satışta ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet kuralına göre iadenin talep edildiği tarihte uyarlama sonucu ulaştığı alım gücü müdür? Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK)'nun 07.02.2001 tarih, 13/1729-32 sayılı kararında ifade edildiği şekilde; geçersiz harici satış sözleşmesi nedeniyle yanlar verdiklerini sebepsiz zenginleşme veya mülkiyet (İstihkak MK 618. Md (TMK 683.md)) davasında geri isteyebilirler....
Davacı rayiz bedelinin tespiti ili ödenmesi talep etmekle çoğun içinde az da vardır kuralı gereği "denkleştirici adalet" ilkesine göre talebi de olduğu kabul edilmelidir. Denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır....
Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. O halde, davacılar tarafından sunulan ve davalı tarafından inkar edilmeyen harici satış sözleşmelerindeki alacak miktarı belirlenerek, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanarak söz konusu bedelin ödendiğinin kanıtlanması halinde; satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının maliki olduğu 1261 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından eski ... ile yapılan harici satış sözleşmesine dayalı olarak kullanıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, harici satış sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle harici satış sözleşmesinin davalıya ayni hak bahşetmeyeceği, davalı tarafından mülkiyet hakkına veya şahsi hakka dayalı üstün hakkın varlığının kanıtlanmadığı dikkate alınarak asıl davada el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, birleştirilen davada tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi, birleştirilen davada davacının harici satış sözleşmesine dayalı olarak taşınmazı kullandığı dikkate alınmak suretiyle malzemenin dava tarihindeki değerinin bilirkişiye hesaplattırılarak TMK'nın 723/1 gereğince davacı için uygun bir tazminata hükmedilmesi, davacı tarafından ödenen harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava...
Davalı ..., satış bedeli olarak kararlaştırılan bedeli almadığını, taşınmazların devri için vekaletname vermesine rağmen bedelin kasıtlı olarak geciktirildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; “Davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden REDDİNE, davacının geçersiz sözleşmeden doğan alacak isteminin kabulüne, geçersiz miras payının devri sözleşmesine dayanarak davalıya ödenen ve nedensiz zenginleşme doğuran 41.000,00 TL’nin 02.06.2008 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; miras payının devri sözleşmesine dayalı TMK'nın 677. maddesi uyarınca açılan pay iptali ve tescil, olmadığı takdirde satış bedelinin iadesi isteğine ilişkindir. Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır (TMK.m.677/1)....
Buna göre; mahkemece; geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca, davacının ödemiş olduğu bedelin, denkleştirici adalet ilkesine göre ifanın imkansız hale geldiği 31/03/2010 tarihindeki güncel değeri üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde dava tarihi esas alınarak karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de; davalı ... mirasçılarından ..., ... ve ...’ya gerekçeli karar başlığında yer verilmemiş olması da doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Davacının dayandığı noterde resen düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçerli bir sözleşme olup, tarafları bağlar. Ancak taşınmaz iştirak halinde olduğundan ve hisse satışı yapıldığından sözleşmenin ifa kabiliyeti yoktur. Nitekim tapu iptal ve tescil davasında bu nedenle red edilmiştir. Davacı sözleşmeden dönerek, ifa kabiliyetinin olmadığının öğrenildiği tarih itibariyle, yaptığı ödemenin denkleştirici adalet kuralları gereği ulaştığı değeri istediğine göre, taşınmazı tapuda devir edemeyen davalı aldığı satış bedelini davacıya iade etmekle yükümlüdür. Davacının ödediği satış bedelinin, ödeme tarihinden 18.09.1997 tarihine kadar denkleştirici adalet ilkelerine göre "enflasyon, tüketici fiyat endeksi, altın ve döviz kurları ile İşçi ve memur maaşlarındaki vs. artışların ortalamaları alınarak" ulaştığı alım gücü açıklamalı, gerekçeli, denetime elverişli bilirkişi raporu ile belirlenip, bu miktara hükmedilmesi gerekir....
Davacının harici satış nedeniyle davalı yana ödediği ve davalı tarafça da inkar edilmeyen harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Senette yer alan bedelin, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları ile ... sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve TEFE-TÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması, bu konuda uzman bilirkişilerden bir hukukçu, bir serbest muhasebeci yada mali müşavir ve bir bankacıdan rapor alınması gereklidir....