İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ödeme emrinin vasiye tebliğ edilmiş olup Tebligat kanunları gereğince herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, kısıtlı borçlunun vasisi olan davacıya kanuna uygun şekilde tebligat yapıldığını, davacı tarafın ödeme emrini 29.01.2020 tarihinde tebliğ aldığını, 03.02.2020 tarihinde itiraz etmiş olduğunu, ödeme emrinin iptalini talep ettiğini davacı yanın borçlu olduğunu bildiği halde icra takibine itiraz ettiğini, yerel mahkemeve ödeme emrinin iptali talep edilmesine rağmen takibin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığını ,takibin iptali için şartlar oluşmadığını , vasiye tebliğ edilen ödeme emrinde borcun miktarının, borcun dayandığı ilamın, borcun günlük efektif kur üzerinden çevirisinin, alacaklı ve borçlunun kimliklerini ve adreslerini içerir bilgiler bulunduğunu ,borçlunun kanuni süre içerinde borca yönelik herhangi bir itirazı da söz konusu olmadığını ,davacı yanın dava dilekçesinde; vasiye tebliğ edilmiş...
Şti.nin temyiz itirazının incelenmesinde; Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin borçlular ... Turizm … Ltd. Şti, ... ve ...’a tebliği üzerine, borçlular vekilinin, 11.01.2011 tarihinde icra müdürlüğü nezdinde yetkiye, borca ve faize itirazda bulunduğu ve yine aynı tarihte ödeme emrinin iptali talebiyle İcra Mahkemesi'ne şikayet yoluna başvurduğu, ... 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 21.02.2011 tarih ve 2011/43 E, 2011/238 K. sayılı kararıyla borçlulara tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verildiği, yeni ödeme emrinin 07.05.2011 tarihinde borçlulardan ...’a, 23.05.2011 tarihinde ise ...’na tebliğ edildiği, ancak ... Turizm …. Ltd. Şti.ne tebliğ edilen ödeme emrinin bulunmadığı anlaşılmıştır.İcra mahkemesince ödeme emrinin iptalinden sonra gönderilen ikinci ödeme emrine karşı borçlunun yeniden itiraz ve şikayet hakkı doğduğundan önceki itirazlar yeni ödeme emri tebliğinden sonra hukuki bir sonuç doğurmaz. Somut olayda; borçlu ......
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra hukuk mahkemesine başvuru sebeplerinin borca itiraz olmayıp, icra takibinin ve ödeme emrinin iptali talebi olduğunu, Mahkemece yanlış değerlendirme yapılarak borca itiraz talebi ile başvurulmuşcasına hukuka ve hakkaniyete aykırı bir karar verildiğini, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emrinde borcun dayanağı olarak sadece ödenmeyen kira bedelleri ve kira artış farklarının gösterildiğini, ödenmeyen kira bedellerinin hangi döneme, hani aylara ilişkin olduğunun belirtilmediği gibi kira artış farklarının da ne miktar olduğunun belirtilmediğini beyan ederek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın kabulü ile ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı borçlu hakkında kira alacağına dayalı olarak başlatılan tahliye talepli ilamsız icra takibinde takibin ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir....
Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takip dosyasından davacı borçluya ödeme emrinin 30.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, icra dosyası içinde mevcut takip talebi ve ödeme emrinin ilamsız takiplere ilişkin takip talebi ve ödeme emri olduğu, seçilen takip şekli itibari ile takip talebi ve ödeme emrinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı, davacı borçluya gönderilen tebligat zarfının üzerinde her ne kadar örnek 10 ödeme emri bulunduğu yazılı ise de bunun maddi hataya müstenit olduğu, takibin bu şekilde devam ettiği, şikayetin maddi hata ile yazıldığı belli olan ödeme emri tebligat zarfı üzerindeki ibareye ilişkin olduğu, icra dosyası içinde örnek 10 ödeme emrinin bulunmadığı, davacı tarafça da takip şekline uyun olarak dava dışı diğer borçlu ile birlikte icra dosyasına itiraz ettiği, takip talebine aykırı ödeme emri düzenlenmesinin söz konusu olmadığı, dolayısı ile süresiz şikayetin söz konusu olmadığı, maddi hata sonucu yapılan...
ne ait vergi borcu nedeni ile 6183 sayılı Yasa uyarınca yaptığı takip sırasında, davacıya gönderilen ödeme emrinin 14.03.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emrine karşı Vergi Mahkemesinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedildiğini, ödeme emrinin dayanağını teşkil eden borcun 2005, 2006 ve 2007 yıllarını kapsadığı ve zamanaşımına uğradığını, davacının 15.10.2001 tarihinde hissesini devrederek ortaklıktan ayrıldığını belirterek, davalı idareye borçlu olmadığının tesbitini talep etmiştir. Davalı vekili, vergi mahkemelerinin görevine girdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur....
Somut olayda alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte (7) örnek nolu ödeme emrinin borçluya Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 1. fıkrasına göre tebliği üzerine borçlunun vekili aracılığıyla 12.05.2015 tarihinde icra dairesine verdiği dilekçesi ile ödeme emrine itiraz ettiği, icra dairesinin 21.05.2015 tarihli işlem ile borçluya ödeme emrinin 04.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz dilekçesinin ise 12.05.2015 tarihinde verildiği, İİK’nın 62. maddesi gereğince ödeme emrine itiraz süresinde olmadığından takibin İİK’nın 62 ve 66. maddeleri gereğince durdurulması talebinin reddine karar verildiği, alacaklı vekilinin 22.05.2015 tarihinde haciz talep ettiği, borçlu vekilinin 24.07.2015 tarihinde icra dairesine başvurarak ödeme emrinin 05.05.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, PTT’nin web sitesinde kayıtlara göre tebligatın 06.05.2015 tarihinde muhtara Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre teslim edildiğini belirterek itirazın süresinde yapıldığının kabul edilmesini...
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı adına, … Bilişim Teknolojileri Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketine ait muhtelif vergi borçları nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79. maddesi uyarınca düzenlenen haciz bildirisine süresinde itiraz edilmemesi üzerine tanzim edilen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi uyarınca gönderilen haciz bildirisine süresinde itiraz etmeyen davacı hakkında ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ancak Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine davalı idarece dava konusu ödeme emrinin 45.500,00-TL'yi aşan kısmının iptal edildiği belirtildiğinden davanın bu yönden konusuz kaldığı gerekçesiyle ödeme emrinin 45.500,00-TL'ye isabet eden kısmı yönünden dava reddedilmiş, aşan kısım hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir....
Davalı borçlu kiracı vekili 27.07.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkili şirketin alacaklıya belirtilen miktarda kira borcu bulunmadığını, ödeme emrinde belirtilen faiz oranı ve hesaplamasında da yanlış yapıldığını bildirerek takibe konu borca konu asıl alacağa, işlemiş faize, oranına, miktarına ve hesaplamaya itiraz etmiştir. Davalı kefil vekili 17.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde; ilk ödeme emrinde müvekkili Halil İbrahim ...’nin isminin yazmamakta olduğunu, bu durumda ortada borçlu bilgileri birbiri ile uyuşmayan 2 farklı ödeme emrinin mevcut olduğunu, müvekkili şirketin alacaklıya belirtilen miktarda kira borcu bulunmadığını, ödeme emrinde belirtilen faiz oranı ve hesaplamasında da yanlış yapıldığını bildirerek takibe konu borca konu asıl alacağa, işlemiş faize, oranına, miktarına ve hesaplamaya itiraz etmiştir....
bu kapsamda 26/08/2021 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davacı borçlu vekilince 31/08/2021 tarihinde borca ve yetkiye itiraz edildiğini, itiraz sonucu açılan davanın Kocaeli 3....
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının; dava konusu ödeme emrinin 64. ve 65. satırlarında yer alan kamu alacakları dışında kalan kısımlarına ilişkin hüküm fıkrası yönünden usul ve hukuka uygun olduğu, ödeme emrinin 64. ve 65. satırlarında yer alan kamu alacaklarına ilişkin hüküm fıkrası yönünden ise 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma talebinde bulunmak suretiyle, iş bu istinaf talebine konu davanın bu kısmından vazgeçtiğinin idarece belirtildiği, itiraz talebine konu kararın bu kısmına ilişkin olarak sonucunu değiştirecek bir hüküm kurulmasında hukuki yarar bulunmadığından, itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır....