Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında ise, herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde, üçüncü şahsın, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açması ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemenin, davacı hakkında tanzim edilen haciz ihbarnamesi ve ödeme emrinin, davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğine yönelik kabulü isabetli ise de; anılan yasal düzenlemelerde, haciz bildirisi ve ödeme emrinin usulsüz tebliğinin başlı başına bir iptal sebebi olarak belirtilmemiş olması nedeniyle, bu tebliğ usulsüzlüğüne dayanılarak, haciz bildirisi ve ödeme emrinin iptali sonucunu gidilemez....
İİK. 67/1.maddesine göre; itirazın iptali davası; icra takibine konu ödeme emrinin davalıya (borçluya) usulen tebliğinden sonraki 7 gün içerisinde icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine itiraz dilekçesinin davacı (alacaklı) tarafa tebliğinden itibaren ki bir yıllık süre içerisinde açılır. Şayet, ödeme emrinin borçluya (davalıya) tebliğinden itibaren süresi içerisinde (somut olayda 7 gün) itiraz edilmemiş ise, icra takibi kesinleşir. Bu durumda kesinleşen takibe karşı itirazın iptali davası açılmasında davacı (alacaklı) tarafın hukuki yararı yoktur. İtirazın iptali davası dinlenemez. Bu hususlar dava şartı olup, mahkemece re’sen araştırılır. Somut olayda, icra takibindeki ödeme emri davalıya 01.02.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, davalının takibe itiraz dilekçesi 06.01.2011 tarihli olup, dilekçe üzerinde icra müdürlüğünün havalesi yoktur. İcra müdürlüğünce de, 11.02.2011 tarihinde durdurma kararı verilmiştir....
gün ve E:...; K:...sayılı kararıyla, idari itiraz yoluna gidilmeksizin doğrudan dava açılmakla merci tecavüzünde bulunulduğu gerekçesiyle dava dilekçesi ve eklerinin Gebze Gümrük Müdürüğüne tevdiine karar verildiği; anılan gümrük müdürlüğünce ek gümrük vergi ve resimlerine yapılan itirazın süresinde görülmediğine ilişkin bir bildirimde bulunulmaksızın yükümlü şirket adına ek tahakkuka konu vergi ve resimlerin tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği; ödeme emrinin iptali istemiyle açılan işbu davada, mahkemece yazılı gerekçe ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. .......
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline gönderilen ödeme emrinin üzerinde İ.İ.K. 60/2 uyarınca İcra Dairesinin hesap bilgilerinin bulunmadığını, ödeme emrinde icra müdürlüğünce paranın yatırılacağı banka hesap numarasının yazılması zorunlu olup yazılmamış olması ödeme emrinin iptalini gerektireceğini, müvekkiline gönderilen ödeme emrinde borcun kaynağını gösteren herhangi bir belge ve tasdiklenmiş belge sureti bulunmadığını, mahkemece borca itirazlarının yeterince incelenmediğinİ, takibe konu senette müvekkiline ait TC kimlik numarasının bulunmadığını, bu nedenlerle, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, bonoya dayalı kambiyo takibinde borca, faiz ve ferilerine yönelik itiraz ile mükerrer takip yapıldığı iddiasına ilişkindir....
Davacı süresinde Kuruma itiraz ettiğini ve itirazın reddi ve iş mahkemelerinin itiraz mercii olarak gösterilmesi üzerine süresinde eldeki davayı açtığını iddia ettiğinden ödeme emrinin arkalı önlü onaylı sureti, söz konusu davacı dilekçesi ve ilgili belgeler getirtilmelidir. Davaya konu ödeme emrinde itiraz yolunun açıkça gösterilip gösterilmediği tespit edilerek, gösterilmediği anlaşılırsa davacıya açıkça iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunulmasının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün ve 21-571-680 sayılı kararında belirtildiği üzere davacının hak arama özgürlüğünün zedelendiğinin ve Kuruma ödeme emrinin tebliğinin ardından yaptığı başvurunun hatalı mercie (görevli olmayan yere) yapılan başvuru olarak kabulünün gerekeceği nazara alınmalıdır....
Davacı süresinde Kuruma itiraz ettiğini ve itirazın reddi ve iş mahkemelerinin itiraz mercii olarak gösterilmesi üzerine süresinde eldeki davayı açtığını iddia ettiğinden ödeme emrinin arkalı önlü onaylı sureti, söz konusu davacı dilekçesi ve ilgili belgeler getirtilmelidir. Davaya konu ödeme emrinde itiraz yolunun açıkça gösterilip gösterilmediği tespit edilerek, gösterilmediği anlaşılırsa davacıya açıkça iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunulmasının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün ve 21-571-680 sayılı kararında belirtildiği üzere davacının hak arama özgürlüğünün zedelendiğinin ve Kuruma ödeme emrinin tebliğinin ardından yaptığı başvurunun hatalı mercie (görevli olmayan yere) yapılan başvuru olarak kabulünün gerekeceği nazara alınmalıdır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/12/2021 NUMARASI : 2021/421 ESAS- 2021/1722 KARAR DAVA KONUSU : ŞİKAYET (İCRA MEMUR MUAMELESİ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı 27/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; hakkında icra takibi başlatıldığını, örnek 13 nolu ödeme emrini 21/03//2021 tarihinde tebliğ aldığını, ödeme emri ekinde dayanak kira kontratının bulunmadığını, alacak bir belgeye dayanmakta ise de belgenin aslının yada tasdik edilmiş bir örneğinin icra dairesine tevdinin mecburi olduğunu, sözleşme eklenmeden taraflarına gönderilen ödeme emrinin iptali gerektiğini, belgeyi görmeden itiraz etmeninde mümkün olmayacağını, ödeme emrinin alacak konusu tutar, yıl ve aylar itibarıyla belirlenmediğini, asıl alacak, faiz oranı, faizin başlangıç tarihi ve miktarlarının ödeme emrinde yer almadığını belirterek ödeme emrinin iptalini talep etmiştir....
Bilindiği üzere; alacaklı tarafından seçilen takibin şekline göre uygulanması gereken İİK'nun 168. maddesinin 5. bendi gereğince borçlunun borca ilişkin itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Somut olayda, alacaklı vekilince borçluya gönderilen ilk ve ikinci ödeme emri tebligatlarının geçerli kabul edilmediği ve talebi doğrultusunda borçlu adına üçüncü kez ödeme emri tebliğe çıkarıldığı görülmektedir. Bu durumda, her ne kadar borçlu birinci ve ikinci ödeme emri tebliğinden itibaren yasal süre içerisinde icra mahkemesine itiraz etmemişse de; alacaklı vekilinin istemi üzerine yapılan üçüncü ödeme emri tebliğ işleminin borçluya yeni bir itiraz hakkı tanıdığı kuşkusuzdur....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/940 E. sayılı dosyası ile şikayet yoluna gidildiği, mahkemece 27.10.2017 tarihinde ödeme emrinin tebliğ işleminin iptaline karar verildiği, kararın 12.10.2018 tarihinde istinaf kanun yolundan geçerek kesinleştiği, ödeme emrinin iptal edilmesi nedeniyle davalı borçlulara icra dairesince yeniden ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmesi gerektiğinden ve davalı borçluların bu ödeme emrinin tebliği üzerine yeniden itiraz hakkı bulunduğundan itirazın iptaline ilişkin işbu davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına, davacı dava tarihi itibarıyla dava açmakta haksız olduğundan yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde temlik alan davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 1) 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....