Herhangi bir nedenle itiraz süresininin geçirilmesi halinde üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). Somut davada, davacı şirkete 11.572.454 sayılı 2012/29208- 221 takip numaralı dosya üzerinden ödeme emri gönderildiği, dava konusu istemin de bu ödeme emrinin iptali olduğu, ödeme emrinin davacı şirkete 02.10.2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın 05.10.2017 tarihinde açıldığı, dolayısıyla yasal süre içerisinde ödeme emrinin iptalinin dava konusu edildiği anlaşılmaktadır....
İİK'nun 62. maddesi gereğince itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda, mahkeme, 14.03.2014 tarihinde borçlunun dosyadan fotokopi aldığını dolayısıyla bu tarihte takipten haberdar olduğunu, haberdar olduğu tarihe göre de icra müdürlüğüne yapılan itirazın süresinde olmadığından istemin kabulü yönünde hüküm kurmuştur. Bu durumda, İİK'nun 62. maddesi gereğince, yetkiye ve borca itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süre için icra müdürlüğüne yapılabileceğinden ve ödeme emrinin tebliğinden itibaren de borçlunun icra müdürlüğüne yaptığı itiraz süresinde olduğundan mahkemece, alacaklının isteminin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksi yönde ve yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği ve yetkili icra müdürlüğünce düzenlenen örnek 7 ödeme emrinin borçlu asile tebliğ edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda yetkili icra dairesince gönderilen ödeme emrinin, vekil yerine asile tebliğ edildiğini ileri sürerek ödeme emri tebligatının iptalini, tebliğ tarihinin 03.02.2015 olarak düzeltilmesini ve yetkili icra dairesine yapılan itiraz gereğince takibin durdurulmasını talep ettiği, mahkemece; yetkisiz icra dairesine süresinde yapılmış itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunun kabulü gerekeceği ve vekil yerine asile tebliğin usulsüz olduğu gerekçeleriyle şikayetin kabulü ile süresinde yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunun tespitine karar verildiği, kararın alacaklı tarafından temyizi üzerine Dairemizce; mahkemenin takibin durdurulmasına ilişkin kararının yerinde olmadığı ve usulsüz tebligat şikayetinin de, ödeme emrine muttali olunduğu bildirilen tarihe göre sürede yapılmadığından süreden reddi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu...
ödeme emrinin sol alt kısmında "04.06.2015 tarihi itibariyle ödendiğinde 9.178,93 TL toplam" ibaresi yasaya uygun olmadığından bu kısmın ödeme emrinden çıkarılması gerektiği gerekçesiyle başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, Eskişehir 4....
İcra Müdürlüğünün 2013/584 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinden borçluya 2 kez ödeme emri gönderildiği, ilk tebligatın adreste kimse bulunmaması üzerine TK 21 uyarınca tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin usülsüz yapılan ilk tebliğden sonra 07.03.2013 tarihli talebi ile borçluya yeniden ödeme emri tebliğine karar verildiği ve bu kez ödeme emrinin 03.08.2013 tarihinde borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Alacaklının talebi üzerine ödeme emrinin yeniden tebliğ edilmesi durumunda son ödeme emrinin tebliğ tarihi esas alınarak sonuca gidilmesi gerekir. Davacı vekili dava dilekçesinde, borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini borcunu da ödemediğini belirterek davalı kiracının taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davalı borçlunun takip dosyasına bir itirazda bulunmadığı belirtilerek tahliyeye karar verilmiş ise de borçlunun geçerli olan tebliğ tarihine göre ödeme emrine süresinde itirazda bulunduğu açıktır....
Somut olayda, 2003/284 sayılı ödeme emrinin 1998 yılı 7-12.aylarına ve 1999 yılı 1-12. aylarına ilişkin prim borçlarına dair olduğu ve ödeme emrinin davacılara 18.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, her ne kadar dava dilekçesi ile gerekçeli kararda ödeme emrinin 19.10.2011 tarihinde davacılara tebliğ edildiği ileri sürülerek dava açma süresi hesaplanmış ise de dosyadaki tebligat belgeleri fotokopisinden tebligatın 18.10.2011 de yapıldığı görülmektedir. Tebligatın 18.10.2011 tarihinde yapılmış olması halinde de davanın 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılmış olduğundan söz edilemeyecektir. Yapılacak iş, 2003/284 sayılı takip dosyasına ilişkin tebligat asılları celp edilerek davanın süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ve 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesindeki hak düşürücü süreyi göz önüne alarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir....
alacak ve işlemiş faiz miktarlarının ayrı ayrı gösterildiği, ödeme emrinde ise yalnızca toplam alacağın yazıldığı ve toplam alacağa takip tarihinden itibaren faiz işletilecek şekilde tahsili talebinde bulunulduğu belirtilerek ödeme emrinin takip talebine uygun düzenlenmediğinden bahisle şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptal edildiği, borca itirazın ise esası incelenmek suretiyle reddine karar verildiği görülmektedir....
Maddesine göre ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içinde yapılması gerektiği, işbu dava konusu icra takibinde ödeme emrinin davacıya ilanen tebligat yoluyla tebliğ edilmesine karar verildiği, ilanın 31/12/2021 tarihinde yapıldığı, tebligat Kanunu 31. Maddesine göre ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra yani 07/01/2022 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, iş bu davanın ise ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından borca itirazın reddine karar vermek gerekmiştir...'' şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Borca itirazın reddine, karar verildiği görülmüştür. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından İstanbul 35....
Adalet Bakanlığının 21/04/2022 tarihli yazısında; mahkemece, ödeme emrinin tebliğinden önce ödeme yapılmış olduğu gözetilerek davalı borçlunun itirazında haklı olduğu ve itiraz üzerine duran takip için itirazın iptali isteminde bulunulmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle; davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir. Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Takip tarihinden sonra fakat ödeme emrinin tebliğinden önce borcun haricen alacaklının banka hesabına yatırılmak suretiyle ödendiği, davanın kısmi ödeme nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamına ilişkin olduğu noktaları çekişmesiz ve dosya kapsamı ile de sabittir....
No:2/1 Çeltikçi/ Burdur olduğunu, borçlu şirketin bono üzerindeki adresine ödeme emri tebliğe çıkarılmadan TK 35. maddesine göre ödeme emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrinin usulsüz olması sebebiyle ödeme emrinin iptali gerektiğini, takip konusu bono üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, bono üzerindeki imzaya itiraz ettiklerini, ödeme emrinde faiz kısmında faizin hangi orandan ne şekilde belirlendiğinin yazmadığını, belirsiz bir alacak kaleminin ödeme emrine konulmuş olması nedeni ile takip iptali gerektiğini, bütün bu nedenlerle yetki itirazlarının kabulünü, takibin iptalini, ödeme emrinin iptalini talep etmiştir....