WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Vergi Mahkemesinin … gün ve E:… K:… sayılı kararının; 22 adet ödeme emrinin bizzat davacıya tebliğ edildiği hususu gözardı edilerek karar verildiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. Tetkik Hakimi : … Düşüncesi : 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında, belediye hududu dışındaki köylerde bulunan borçlulara ödeme emirlerinin muhtarlıkça tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır....

    Mahkemece, takipte taraf olmayan davacı üçüncü kişi şirketin memur muamelesine yönelik şikayet başvurusunda bulunamayacağı, 16.07.2013 tarihli haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı, bu durumda İcra Müdürlüğünce İİK'nin 97. maddesi uyarınca işlem yapılmasının usul ve yasaya uygun olduğu, istihkak iddiasına konu malların aynı takip dosyasında aynı adreste 05.02.2009 tarihinde haczedildiği, haciz esnasında borçlu şirket yetkilisinin hazır olduğu, davacı üçüncü kişi şirket temsilcisinin de haciz mahallinde hazır olduğu, binayı satın aldıklarını, içindeki eşyaları da borçlu şirketten devraldıklarına ilişkin beyanda bulunduğu, dava konusu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı, borçlu ile davacı üçüncü kişi arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliği taşıdığından, İİK'nin 44. ve BK'nin 179. maddelerinin uygulanması gerektiği, anılan maddede öngörülen koşulların da yerine getirildiğinin ispatlanamadığı, borçlu şirket ve davacı 3. kişi şirket arasında yapılan...

      Dairemizin geri çevirme kararında “davaya konu borca ilişkin ödeme emirleri ile haczin dayanağı olan bilgi ve belgeler kurumdan istenerek, gelen yazı cevapları dosya arasına alındıktan sonra” dosyanın temyiz incelemesi için gönderilmesine karar verilmiş, geri çevirme kararı gereği kurumdan borca ilişkin ödeme emirleri ile haczin dayanağı belgeler istenmiş, ancak kurumca davacının taşınmazına ilişkin 2010/10388-10389-10390-10391 sayılı takiplere istinaden haciz konulmasına rağmen, borç dayanağı belge olarak sadece 2010/10388 sayılı takibe ait ödeme emri ve tebliğ zarfı gönderilmiştir. Gönderilen ödeme emrinin ise ... Doğalgaz Müh. San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait olduğu anlaşılmış, davacının şirkette yetkili mi, ortak mı veya başka bir sıfatla mı yer aldığı dosya kapsamından anlaşılamamıştır....

        Bu haciz sonrası bu icra dosyasına maaştaki haciz sırasına göre ödeme sırası gelinceye kadar, alacaklının maaştaki bu haczi yenileme konusunda talepte bulunmaması haczin düşmesi sonucunu doğurmaz. Para haczinde, İcra ve İflas Yasasının 106. ve 110.maddelerinde düzenlenen satış aşaması yoktur. Maaş haczinde, İİK 106. ve 110.maddeler gereğince, maaştaki haciz dolayısıyla maaştan gelen paranın istenebilir hale geldiği tarihten itibaren 6 ay içinde paranın istenmesi halinde maaştaki haciz düşmez. Şikayete konu 2016/8224 esas sayılı icra dosyasında maaştaki haciz dolayısıyla bu dosyaya ödeme sırası geldiği andan itibaren maaştan yapılan kesinti bu icra dosyasına aktarılmış ve alacaklıya reddiyat yoluyla ödemesi yapılmıştır. Bu nedenlerle bu icra dosyasındaki haczin düştüğüne ilişkin şikayet haklı olmadığından" emsal kararından anlaşılacağı üzeri İİK 106- 110 kapsamında haczin düşmeyeceğinden icra dosyasının yenilenmesine gerek olmadığından şikayetin reddine'' karar verildiği görülmüştür....

        Eldeki davada, davacının dava dilekçesinde usulsüz şekilde evine haciz konulduğunu ve haczin kaldırılmasını istemekle beraber zamanaşımı nedeniyle kuruma karşı borçlu olmadığının tespitini de istediği fakat davacı adına düzenlenip de takibe geçildiği, usulüne uygun bir tebligattan sonra haciz konulduğu belirtilen bir ödeme emri bulunup bulunmadığının araştırılmadığı ve davacının ortağı olduğu şirketin kuruma çeşitli tarihlerde yapılandırma talepleri bulunduğu dikkate alındığında, hangi ödeme emri veya emirlerinin zamanaşımına uğradığını belirtmediği gibi, hangi ödeme emri nedeniyle konulan haczin kaldırılmasını istediği de belli olmadığı anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan...

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, maaş üzerine konulan haczin iptali ile temsilci olduğu dönemlerdeki prim borçlarından sorumlu olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiştir....

            Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, haciz bildirgesi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın 88. maddesi gereği, davacının maaşından davaya konu prim borçları nedeni ile haciz işleminin yapılmasında yasal bir engel bulunmadığı belirgin ise de, 6183 sayılı Yasanın 62. maddesi gereğince davacının maaşına haciz konulabilmesi için öncelikle anılan Yasanın 55 ve devamı maddeleri gereğince davacıya usulüne uygun düzenlenen ödeme emrinin tebliğinin varlığı ve anılan ödeme emrinin kesinleşmiş olması gerekli olup davacı hakkında Kurumca usulünce yürütülen bir icra takibi ve düzenlenen ödeme emrinin bulunmadığının anlaşılmasına göre, davalı Kurum vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              İcra müdürlüğü’nün 2009/1927 Talimat sayılı dosyasında 06.11.2009 günlü haczin yapıldığı iş yerini 27.10.2009’da boş olarak mülk sahibinden kiraladığını ve ertesi günü vergi levhası alarak faaliyete başladığını, borçla ve borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davacı üçüncü kişinin haczin uygulandığı iş yerini borçludan devraldığını iddia ederek istihkak iddiasında bulunduğunu, ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edildiğini ve borçlunun mal beyanı dilekçesinde de burayı kendisine ait iş yeri olarak gösterdiğini, ayrıca hacizde iş yerinde borçlu soyadını içeren tabela görüldüğünü belirterek davanın reddine tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir....

                Davalı (alacaklı), haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde yapıldığını,icra kefili olarak borçlunun babasının bizzat kendisine haczin yapıldığı adreste 15.01.2007’de tebligat yapıldığını, alacağı temin etmek için borçlu ile tüm görüşmelerin haciz mahallinde yapıldığın, haciz sırasında borçluya ait çok sayıda evrakın bulunduğunun haciz tutanağı ile sabit olduğunu, iş yeri devri olsa bile BK’nun 179. maddesinin geçerli olduğunu,davacı ve borçlunun aynı yer nüfusuna kayıtlı olduğunu belirterek davanın reddine %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı (borçlu), haczin yapıldığı yerin eski kiracısı olduğunu,burayı tahliye ederken mobilya niteliğindeki bir kısım eşyasını mülk sahibinin bilgisi dahilinde dükkanın alt katında bıraktığını bunların kendisine ait olduğunu belirtmiştir....

                  İcra Müdürlüğü’nün 2010/ 1565 sayılı Talimat dosyasında yapılan 28.04.2010 günlü hacze konu menkullerin üçüncü kişi şirkete ait olduğunu borçlu ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, dava konusu haczin kredi kartı üyelik sözleşmesinde bildirilen takip adresinde yapıldığını, ödeme emrinin de burada tebliğ edildiğini belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu), usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu