Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, dayanak belgenin ödeme emri ekinde gönderildiğine dair açıklamanın tebligat üzerinde bulunmadığı, belirtilerek ödeme emrinin iptaline karar verilmiş devamında da , ciro imzasının sahteliği ile ilgili içtihada atıf yapılmış ve Tardu İnşaat Ltd.Şti’nin cirosunun olmadığı belirtilmiş , menfi tespit davasının ve C. savcılığına yapılan şikayetin tedbir kararı olmaksızın takibi durdurmayacağı açıklanmış sonuç olarak Şikayetin Kısmen KABULÜNE; Mersin 7. İcra Müdürlüğü 2014/10582 Esas sayılı takip dosyasından davacı borçlu T1 çıkartılan ödeme emrinin İPTALİNE, Fazlaya ilişkin talep ve şikayetin REDDİNE,Takip durmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88. maddesinde Kurumun prim ve diğer alacaklarını 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edeceği düzenlemesine yer verilmiştir. 6183 sayılı Kanun'a göre Kurum tarafından yapılan takip idari icra takip yöntemidir ve Kurum icra dairesine gerek kalmadan önce ödeme emri düzenleyerek tebligat çıkaracak ve sonrasında icra takibine başlayacaktır. Kurum tarafından kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde yetkili iş mahkemesinde ödeme emrinin iptali davası açması gerekmektedir....

    İcra takip dosyası incelendiğinde, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlu şirkete 18.12.2012 ve borçlu ...’a 26.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve 18.06.2014 olan şikayet tarihi itibarı ile anılan maddede öngörülen yasal sürenin geçtiği ve icra takibinin kesinleştiği görülmektedir. Şikayete dayanak gösterilen .Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.02.2014 tarih ve 2013/110 E, 2014/83 K.sayılı ilamının incelenmesinde; davacının şikayetçi borçlular olduğu, davalının ise aynı takibin diğer borçlusu ..olduğu, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın 01.04.2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Oysa icra takip dosyası incelendiğinde; alacaklının menfi tespit davasında davalı olan takip dosya alacaklısı ... ve temlik alacaklıları olmayıp...olduğu, menfi tespit davasında aleyhine hüküm kurulan kişinin de Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Derneği olduğu bu kişi hakkında da alacaklı tarafından takip yapıldığı anlaşılmıştır....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davadışı ...’un keşideci kendisinin kefil, davalının lehtar olarak yer aldığı senede dayalı olarak aleyhine takip başlatıldığını ve usulsüz şekilde ödeme emri tebliği yapıldığını, oysa kendisinin ödeme emrinden geç haberdar olduğunu, boş şekilde imzaladığı bononun sonradan rızası dışında doldurulduğunu ve senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığını belirterek, öncelikle takibin iptali ve durdurulmasına, aksi halde bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

          Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

            Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

              Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır. Somut olayda ise, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan tebligatın ödeme emri niteliğinde olmayıp, borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi gerekmekte olup 1999/5 ve 2000/7 dönemlerine ait ödeme emirlerine ilişkin borcun zamanaşımına uğraması nedeniyle davacının sorumluluğu bulunmamaktadır....

                Ancak YHGK'nın 19.3.2019 tarihli ve 2015/21- 3047 E.- 2019/311 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere, salt 6183 sayılı Kanunda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle, hak düşürücü süreyi kaçıran 3. Şahıs yönünden menfi tespit davası imkanını kabul etmemek hak kayıplarına neden olabilecektir. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde (7061 sayılı Kanun ile değişik, 01.1.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün içinde) açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 19/10/2011 tarihli takip talebi ile icra takibinde bulunulduğu ödeme emrinin davacıya 14/11/2011 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından senetlerin iptaline karar verildiği ileri sürülerek takibin ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, ilk derece mahkemesi tarafından ödeme emrinin iptaline ve para cezasına karar verildiği, davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Takibin kesinleşmesinden sonra borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında senetlerin iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Takibin kesinleşmesinden sonra takibe konu senetlerin menfi tespit davası sonucu iptaline karar verilmesi halinde icra mahkemesinden ayrıca bu konuda karar alınmasına gerek bulunmaz....

                UYAP Entegrasyonu