Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; dava dışı kooperatif hakkında 2011/1-2013/5 dönemleri ve arasına ait prim ve ferilerine ilişkin borçlarını içeren ödeme emirlerinin dava dışı kooperatif adına düzenlendiği ancak davacıya tebliğ edildiği anlaşılmakla, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

    Ne var ki takipten vazgeçme iradesi bizzat ilgili kurum olan icra müdürlüğüne bildirilmediğinden, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu sonucuna varılabilir ise de, ödeme emrinin icra mahkemesince iptalini müteakip yeni bir ödeme emrinin tebliğe çıkartılmamış olması karşısında, alacaklının kötü niyetinden bahsetmek hakkaniyete uygun düşmeyeceğinden usul ve kanuna uygun olan mahkeme kararının bu yönden de onanması gerektiği kanaatiyle aksi yönde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz....

      İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, 6183 sayılı yasanın 79.maddesi kapsamında açılmış; borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) ile birlikte ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. (1)Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri gereğince yapılan inceleme ve değerlendirmede; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetlenebilir nitelikteki bilirkişi raporundaki; "ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği tarih itibariyle dava dışı M.Emin Kılıçkeser'in davacı şirketten bir alacağının bulunmadığına" dair belirleme ve değerlendirme gözetildiğinde, bilirkişi raporunun hükme esas alınarak, davalı kurum tarafından davacıya gönderilen 19.04.2016 tarihli 010000001 dosya nolu ödeme emrinden dolayı davacının...

      GEREKÇE: Dosya üzerinden tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile 6100 Sayılı HMK'nun 352/1- d ve 355 maddeleri uyarınca istinaf başvuru dilekçesinde açıklanan istinaf sebep ve gerekçeleri ile sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkin menfi tespit davasından ibarettir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği ve verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; zamanaşımı, hak düşürücü süre ve kuruma başvuru dava şartı nedeni ile istinaf talebinde bulunmuştur....

      Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dava dışı işveren şirketin prim ve fer’ilerinden oluşan borcundan dolayı, hakkında 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi gereğince 21.06.2010 tarih ve ... takip nolu ödeme emrinin 02.07.2010 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra iş bu davayı açmış olmasına ve takip kesinleştikten sonra menfi tespit davası açılmasına anılan Kanun hükümlerinin cevaz vermemiş bulunmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. 2-Kabule göre de; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde yer alan, “... baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar...

        Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, bu davada ”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

          İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1145 E. sayılı dosyada verilen hükmün Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozulduğunu ve davanın yeniden incelenmeye başlandığını, -Taleplerinin yeterince incelenmediğini, Menfi tespit davasının netice ve talep kısmında “senedin iptali”nin de talep edildiğini, ödeme belgeleri ve evrakların sunulduğunu ve delillerin ibraz edildiğini, Ticaret Mahkemesinin bunları incelemesi gerekir iken davayı inceleme yapmaksızın reddetmesinin hatalı olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2014/26272 esas sayılı dosyasındaki takibin ve ödeme emrinin davacı yönünden iptali, bu talep kabul edilmediği takdirde senedin ve takibin iptalinin istemine ilişkin terditli taleplerden oluşmaktadır....

          İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1145 E. sayılı dosyada verilen hükmün Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozulduğunu ve davanın yeniden incelenmeye başlandığını, -Taleplerinin yeterince incelenmediğini, Menfi tespit davasının netice ve talep kısmında “senedin iptali”nin de talep edildiğini, ödeme belgeleri ve evrakların sunulduğunu ve delillerin ibraz edildiğini, Ticaret Mahkemesinin bunları incelemesi gerekir iken davayı inceleme yapmaksızın reddetmesinin hatalı olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2014/26272 esas sayılı dosyasındaki takibin ve ödeme emrinin davacı yönünden iptali, bu talep kabul edilmediği takdirde senedin ve takibin iptalinin istemine ilişkin terditli taleplerden oluşmaktadır....

          İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1145 E. sayılı dosyada verilen hükmün Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozulduğunu ve davanın yeniden incelenmeye başlandığını, -Taleplerinin yeterince incelenmediğini, Menfi tespit davasının netice ve talep kısmında “senedin iptali”nin de talep edildiğini, ödeme belgeleri ve evrakların sunulduğunu ve delillerin ibraz edildiğini, Ticaret Mahkemesinin bunları incelemesi gerekir iken davayı inceleme yapmaksızın reddetmesinin hatalı olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasındaki takibin ve ödeme emrinin davacı yönünden iptali, bu talep kabul edilmediği takdirde senedin ve takibin iptalinin istemine ilişkin terditli taleplerden oluşmaktadır....

            Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları)....

              UYAP Entegrasyonu