İİK'nun 168/5. maddesine göre borçlu, borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine bildirmek zorundadır. Bu süre geçirildikten sonra yapılan itiraz geçersizdir. Borçlu, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu da iddia ettiğine göre, mahkemece, öncelikle borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti konusunda inceleme yapılıp, anılan şikayetin yerinde görülmesi halinde, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilerek borçlunun diğer itirazlarının incelenmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek, ödeme emri teblgatının usulsüz olup olmadığı ve buna ilişkin şikayetin süresi içinde yapılıp yapılmadığı saptanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı borçluya kitap, test vs. yayın ürünleri sattığını, davalının borcunu ödememesi üzerine aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının yetki ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
Somut olayda ödeme emri borçluya 17.06.2009 tarihinde tebliğ edilmiş olup borçlu yasal 7 günlük süresi içinde 24.06.2009 tarihinde yetkiye ve borca itiraz etmiştir. Buna göre, icra mahkemesinin itirazın süresinde olmadığına dair kararı yerinde değildir. Öte yandan, borçlu borca itirazları yanında yetkiye de itiraz ettiğinden, borçlunun borca itirazından feragat etse dahi, geçerli ve sürede bir yetki itirazı olduğundan takip durmaya devam eder. İtiraz üzerine duran takipte takibin devamı alacaklının İİK 66 ve devamı maddeleri koşulunda icra mahkemesinde itirazın kaldırma kararı ile yapılabilir. Bu durumda mahkemece yapılacak işlem takibin devamına dair icra dairesi kararına yönelik şikayetin kabulü ile takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar vermekten ibarettir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine borçlunun İİK'nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda, şirket yetkilisi olmadığını, senette isminin bulunmadığını, borçlu olmadığını ve hakkında takip yapılamayacağını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Borçlunun başvurusu bu hali ile İİK'nun 168/5. ve 169. maddelerine dayalı borca itiraz niteliğindedir....
Sayılı emsal içtihadında özetle;"Borçlu tarafından ödeme emri tebliğ tarihine göre beş gün içinde icra mahkemesine verilecek itiraz dilekçesiyle takibe konu senetle ilgili imza itirazıyla birlikte, imzaya itirazla çelişmeyen itiraz sebepleri de bildirilebilir (örneğin, zamanaşımı, yetki, derdestlik vb.). Buna karşılık borçlu, imza itirazıyla birlikte borcu ödediğini bildiremez. Çünkü imzaya itirazla ödeme itirazı birbiriyle çelişme halindedir.Somut olayda borçlu, itiraz dilekçesinde borcu kabul ederek ödeme iddiasında bulunduğuna göre artık geçerli bir imza itirazından bahsedilemeyeceğinden ödeme itirazını İİK'nun 169/a maddesinde sayılan belgelerden biri ile ispatlamalıdır." denilmiştir. Somut olayda, borçlular vekili itiraz dilekçesinde hem borcun ödendiğini hem de imzaya itiraz ettiklerini beyan etmiş ise de, anılan emsal içtihat gereğince imzaya yapılan itiraza itibar edilmemiştir....
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinde birden fazla takip borçlusu bulunması halinde, her borçlunun yetkiye ve borca itirazları ayrı ayrı incelenir. Bir borçlunun yetki itirazının kabulü ve itiraz eden borçlu yönüyle yetkili icra müdürlüğünün tespiti, diğer borçlular yönüyle de yetkili icra müdürlüğünün tespit edildiği anlamına gelmez. Belirtilen nedenlerle, bir borçlunun yetki itirazı hakkında hüküm tesisi, diğer borçluların yetkiye ve borca ilişkin itirazlarının incelenmesine engel değildir. O halde mahkemece, borçlunun yetki itirazının incelenerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, usul hükümleri gereğince yetkiye, imzaya, borca itiraz edilmesi halinde öncelikle yetki itirazının değerlendirilmesinin gerekmesine, bonolara dayanılarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde, takibin borçlunun yerleşim yerindeki, bonolarda öngörülen ödeme yerinde yahut ödeme yeri gösterilmemişse, bononun düzenlendiği yerdeki icra dairesinde veya yetki sözleşmesinde belirtilen yerde yapılmasının gerekmesine, icra takibine dayanağı olan bonolarda borçlunun yerleşim yerinin Ataşehir/İstanbul olarak belirtilmesine, bir kısım bonolarda düzenleme yerinin İstanbul, yetki sözleşmesinde belirtilen yerin İstanbul olarak yazılmış olmasına, İzmir olarak belirtilmemiş olmasına, istinaf olunan ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca...
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, bonoya dayalı kambiyo senelerine mahsus haciz yolu ile takipte yetkiye, faize, teminat iddiasına dayalı borca itiraz ile ödeme emri tebliğ usulsüzlüğü şikayeti ile ciro zincirini kopuk olduğundan bahisle alacaklının yetkili hamil olmadığına dair kambiyo vasfına yönelik şikayete ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK’nın 169. maddesi ve TTK'nın 677, 778/2-d ve ilgili maddeleri. 3. Değerlendirme 1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
İzmir İli, Menemen İlçesinde faaliyet gösterdiğini, takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, tebligatın müvekkili şirkette çalışmayan ve tanınmayan birine yapıldığını, müvekkilinin Gizem Kızılarslan adında çalışanı olmadığını, ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığını, borcun dayanağı belgelerin takip talebinde gösterilerek, dayanak belgenin ödeme emri ekinde yer alması ve bu şekilde tebliğ edilmesi gerektiğini, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, müvekkili ile davalı arasında ticari iş ilişkisi bulunduğunu, davalının edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle borca ve fer'ilerine itiraz ettiklerini belirterek, yetki itirazının kabulüne, ödeme emrinin iptaline, takibi öğrenme tarihinin 04/02/2022 olarak kabulüne, usulsüz tebligat tarihine göre gerçekleştirilen kesinleşme, haciz ve diğer işlemlerin iptaline, borca itirazının kabulüne, davalı aleyhine %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 27/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise icra mahkemesine yasal 5 günlük süreyi geçirdikten sonra 22/02/2019 tarihinde başvurduğu, usulsüz tebligat şikayetinde bulunulduğunun iddia ve ispat edilmediği anlaşılmakla, mahkemece, borçlunun imzaya ve borca itirazının süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Kaldı ki, icra dosyasından davacı borçlunun adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının iade gelmesi üzerine ticaret sicil adresinin tespit edildiği ve aynı adrese ödeme emrinin Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşılmıştır....