İcra Müdürlüğünün 2018/424 takip sayılı dosyasındaki ödeme emri tebliğinin iki kez yapıldığı, ikinci kez yapılan tebliğ ile itiraz süresinin yeniden başlaması gerektiği değerlendirilerek ödeme emri tebliğ tarihinin 2. kez yapılan tebliğ tarihi olan 02/09/2015 olarak düzeltilmesine, ödeme emri tebliğ tarihine süresinde yapılan 07/09/2015 tarihli itirazla şikayet eden yönünden takibin bu tarih dikkate alınarak durdurulmasına, 02/09/2015 tarihli ödeme emri tebliğ tarihi ve süresinde yapılan itiraz dikkate alınarak takibin kesinleşmesinden önce konulmuş hacizlerin kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Davalı davacıya ödeme emri tebliğ tarihinin 01/08/2015 tarihi olduğunu, PTT'nin ikinci tebligatına göre işlem yapılamayacağını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulü ile ödeme emrinin iptaline hükmedildiği, kararın Hazine tarafından temyiz edildiği görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Olayda, davalı idarenin 12/11/2019 tarihinde kaydına giren dilekçede, davacı tarafından adlarına düzenlenen haciz varakasının ve ödeme emrinin suretlerinin verilmesinin istenildiği, bu işlemlerin elden teslim alınması üzerine de davanın açıldığının anlaşılması karşısında, 6183 sayılı Kanun'un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlemin ve ödeme emrinin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması ve davaya konu haciz işleminin yasal şartlarının oluşup oluşmadığı irdelenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, ödeme emri safhasında incelenmesi gereken "böyle bir borcun bulunmadığı"na yönelik iddianın değerlendirilmesi suretiyle verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir....
K A R A R Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere ve özellikle; a) Mahkeme kararında uyuşmazlık konusu alacakların tahsiline yönelik 10.09.2012 tarihli ödeme emrinin düzenlendiği belirtilmiş ve hüküm fıkrasında ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise de anılan belgenin Kurumca düzenlenen 10.09.2012 tarih ve 15.734.336 sayılı Ek-7 "fark prim borcu tebliğ yazısı" olduğu ve 6183 sayılı Kanun'un 55 ve devamı maddelerine göre düzenlenen herhangi bir ödeme emrinin bulunmadığı anlaşılmakla kararın gerekçesinde ve hüküm fıkrasında geçen "ödeme emri" kavramının "Kurumun 10.09.2012 tarih ve 15.734.336 sayılı yazısı" olarak anlaşılmasına ve bu biçimde uygulanması gerektiğinin, b) Hüküm fıkrasında prim borcunun zamanaşımına uğraması nedeniyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise de yukarıda anlatıldığı üzere dava dosyasında ödeme emri bulunmadığı gibi davacının sorumlu olmadığı ve iptali gereken Kurum alacağının gerekçe ve hüküm fıkrasına açıkça...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ödeme emri tebliğine ilişkin tebliğ mazbatası üzerinde yapılan incelemede her ne kadar "çarşıya" şerhi ile Furkan Koçak imzasına tebliğ işlemi yapılmış ise de muhatabın tevziat saatlerinden sonra gelip gelmeyeceğinin sorularak tesvik edilmediği, bu durumda 17/01/2019 tarihli ödeme emri tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35.maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu, bu hali ile usulsüz olduğu tespit olunan ödeme emri tebliğ tarihinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiğinden davanın kabulü ile İskenderun İcra Dairesinin 2019/3278 esas sayılı dosyasından davacı borçluya 17/01/2019 tarihli ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun tespiti ile ödeme emri tebliğ tarihinin 25/01/2019 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiştir....
Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 31.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 14.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürüp, imzaya itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; öncelikle, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti hakkında HMK'nun 297. maddesine göre bir karar verilmesi, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve itirazın süresinde olduğunun anlaşılması halinde, işin esasının incelenmesi, aksi halde istemin süreden reddi gerekirken, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayet hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden ve dolayısıyla İİK'nun 168. maddesi uyarınca itirazın süresinde olup olmadığı saptanmadan imzaya itirazın esasının incelenmesi isabetsizdir....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, hibe sözleşmesi uyarınca haksız olarak ödendiği belirtilen toplam 151.919,86 TL'nin davacıdan tahsili amacıyla … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ödeme emrinin düzenlenebilmesi için kesinleşmiş bir amme alacağının mevcut olması gerekmekte olduğundan, amme alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlemeden önce, alacağın tahakkuk ettirilmesi, tahakkuka ilişkin işlemin ilgiliye usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen ilgilinin bunu vadesinde ödememesi veya dava konusu etmemesi, dava konusu etmesi durumunda da, davanın reddedilmiş olmasının gerektiği, davalı idare tarafından tahakkuk fişlerinin tebliğ edilmediğinin belirtilmesi karşısında amme alacağının usulüne uygun olarak kesinleştirilmediği, tahakkuk işleminin tesis edilmesi, usulüne uygun olarak tebliğ...
Davalı alacaklı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili (alacaklı) T2 kira ilişkisi bulunduğu (borçlu) T1'a karşı başlatılan; tahliye talepli adi kiraya ve hasılat kiralarına ilişkin icra takibinin ödeme emrinin tebliği işleminin usulüne uygun olduğunu, tebligatın tahliye işlemlerinin yütüleceği, borçlunun bilinen son adresi ilgili kiralanan taşınmaz Huzurevleri Mah. 77100 Sk NO.10 Can Özcan Apt. Kat1/3 Çukurova/ADANA adresine usulüne uygun olarak yapıldığını belirterek borçlunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Adana 6. İcra Dairesi'nin 2020/9711 E. Sayılı dosyasından başlatılan takip usulsüz tebligat şikayeti, ödeme emri işleminin iptali istemine ilişkindir. Adana 6....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu nedenle, mahkemece, öncelikle borçlunun, takibi ve ödeme emri tebligatını öğrenme tarihinin tespiti gerekir. Somut olayda, borçlunun, şikayet dilekçesinde usulsüz tebliğden 30/03/2016 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiği halde, bu tarihten itibaren yasal (7) günlük süreyi geçirdikten sonra 11/04/2016 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. O halde mahkemece, şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçluya ödeme emrinin tebliğ edilememesi halinde, borçlunun takipten haricen haberdar olup yedi gün içinde itirazını icra dairesine bildirmesi ve alacaklının da anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğunun anlaşılması halinde ödeme emri tebliğ edilemese bile, usul ekonomisi gereği borçlunun itirazının geçerli olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda, borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade dönmesi üzerine Keşan İcra Müdürlüğünce borçluya Tebligat Kanunu'nun 21/2....