Şti'nin ödenmeyen amme borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla takip edilen davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin 29/11/2018 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği, ödeme emirlerinin dava konusu edilmeksizin kesinleşmesi üzerine davacıya ait 1 adet taşınmaza haciz konulduğu, kamu alacağının tahsili amacıyla adına düzenlenen ödeme emri usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, borcunu süresi içerisinde ödemediği gibi süresi içerisinde ödeme emrinin iptali istemiyle dava da açmayan veya açmış olduğu davası reddedilen kamu borçlusu hakkında, alacaklı tahsil dairesince 6183 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak haciz uygulanabileceği ve bu şekilde tesis edilen haciz işlemine karşı açılan davalarda haciz işleminin sebep unsuru ödeme emri olduğundan ancak haciz işlemindeki münferit hukuka aykırılıklar ile ödeme emrinin tebliğine ilişkin hukuka aykırılıkların incelenebileceği, uyuşmazlıkta dava konusu haciz işleminin sebep unsurunu oluşturan ödeme emirlerinin usulüne uygun...
Ancak davacı - borçlunun icra müdürlüğüne yapmış olduğu 25/03/2021 tarihli borca itiraz dilekçesi sunulduğunda henüz icra takip dosyasına yurt dışı tebligatına ilişkin belgelerin dönmediği, Londra Başkonsolosluğunun davacı borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işlemine ilişkin 10/05/2021 tarihli cevabi yazısının icra dosyasına Uyap ortamından 15/05/2021 tarihinde aktarıldığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak; her ne kadar davacı - borçlu tarafından takipten 25/03/2021 tarihinde haberdar olunmuş ise de; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğünün dava tarihi olan 31/08/2021 tarihinden daha önce öğrenildiği konusunda dosyada bir bilgi ve belge bulunmadığı sabittir. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.)....
ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla davacının taşınmazlarına uygulanan haciz işleminin iptali istemine ilişkindir İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ......
Somut olayda, borçluya yapılan ödeme emri tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının incelenmesinde; borçluya, ödeme emrinin 25.08.2006 tarihinde ''aynı çatı altında daimi işçisi '' ...'a'' açıklaması ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Ödeme Emrinin anılan yasal düzenleme ve yönetmelik hükmü uyarınca, muhatap borçlunun adreste bulunup-bulunmadığı, tebliğ memurunca muhatabın adreste bulunmama sebebi, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceği tespit edilmeksizin aynı çatı altında daimi işçisi ...'a tebliğ edilmesi usulsüzdür....
Somut olayda, borçluya ilk kez gönderilen ödeme emrinin 06.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafından 28.10.2015 tarihinde icra müdürlüğüne yapılan başvuru ile, borçluya tebliğ edilen ilk ödeme emrinin kaybolduğu belirtilerek, borçluya tekrar ödeme emri çıkartılmasının istendiği, icra müdürlüğünce talebin kabulüne karar verildiği anlaşılmakla birlikte, borçluya ikinci kez gönderilen ödeme emrine ilişkin tebliğ mazbatasının dosya arasında bulunmadığı, mahkemece yapılan incelemenin ise 06.10.2015 tarihinde tebliğ edilen ilk ödeme emri tebligatına ilişkin olduğu görülmüştür....
No:30/11 Fatsa/ORDU" olduğu, bu hali ile mernis şerhli olarak TK'nun 21/2 maddesi uyarınca mernis adresi olmayan adrese gönderilen ve tebliğ edilen ödeme emrinin tebliği işleminin usulsüz olduğu anlaşılmış, mahkemesince şikayetinin kabulü ile ödeme emri tebliğ işleminin iptaline, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince (takipten daha önce haberdar olunduğuna ilişkin dosya kaspsamında bilgi ve belge bulunmadığından), borçlunun öğrenme tarihi olan 17/08/2022 tarihinin, ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Mahallesi şubesindeki … nolu banka hesabına uygulanan haciz işleminin iptali ile tahsil edilen 1.063,02 TL'nin iadesi istemiyle açılan davanın kabulüne dair Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin Vergi Dava Dairesi kararı idare tarafından temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un olay tarihinde yürürlükte olan “ödeme emri” başlıklı 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, “ödeme emrine itiraz” başlıklı 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hususlarında yedi gün içinde dava açabileceği, aynı Kanunun ''limited şirketlerin amme borçları'' başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından...
Borçlunun bu işleme karşı yasal sürede icra mahkemesine başvurarak icra müdürlüğü işleminin iptalini istediği, mahkemece de ilamsız takibe yasal süre içinde itiraz edilidği gerekçesi ile anılan müdürlüğün işleminin iptaline karar verilmiş ise de bu durum somut olaya uygun düşmemektedir. Zira ödeme emri borçluya 02.02.2005 tarihinde tebliğ edilmiş, takibe itiraz ise 08.02.2006 tarihinde olup aradan 1 yılı aşkın süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, borçlu yapılan tebligatın usulsüz olduğunu öne sürdüğünden bu başvurunun HUMK'nun 76/4. maddesi gereğince hukuki tavsif hakime ait olmakla ödeme emri tebligatının usule uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırılarak ve borçlu adına tebliğ yapılan H.A.'un borçlunun yeğeni olup olmadığı ve aynı çatı altında birlikte oturup oturmadıkları belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre tebliğ tarihinin düzeltilip düzeltilmediğine dair bir karar verilmesinden ibarettir....
Dosya kapsamı incelendiğinde, dava dışı kooperatif adına düzenlenen 2003/11-2004/9 dönemleri arasına ilişkin prim borçlarını içeren ödeme emrine ait tebliğ evrakı davacı adına düzenlenmek suretiyle davacıya tebliğ edildiği, usulsüz düzenlenen bu ödeme emrinin iptali için açılan işbu davada mahkemece, ödeme emrinde dava dışı kooperatifin adının yazması, davacıyı şahsi olarak borçlu gösteren bir ödeme emrinin bulunmaması, sadece tebligat evrakında isminin yer alması dolayısıyla ödeme emirleri hukuka uygun olmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçlunun, örnek 7 numaralı ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, icra takibinden 10.12.2015 tarihli kıymet takdiri sırasında haberdar olduğunu ileri sürerek, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde yapılması zorunludur....