de bulunan davacı (baba) yanında çocuğun sağlık sorununun çözümlenmesinin sağlık imkanları bakımından daha kolay ve elverişli olacağı” gerekçesiyle velayetin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacının, kişisel ilişki tesisi için 03.06.2013 tarihinde çocuğu alıp ...'e götürdüğü, bir daha davalıya teslim etmediği, toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Çocuğun sağlık sorunlarına kayıtsız kaldığına ilişkin bir delil mevcut değildir. Çocuğu ile yeterince ilgilendiği mahkemece de esasen kabul edilmiştir. Çocuğun baba yanındaki yaşam ortamına uyum sağlamış olması, tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Dosyadaki deliller, velayetin değiştirilmesini haklı gösterecek yeterlikte bulunmamaktadır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Davacı baba tarafından velayetin değiştirilmesi talebi ile 22.09.2011 tarihinde açılan ilk davanın reddine karar verilmiş, 15.03.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Çocuk halen anne yanında kalmakta olup, annesiyle beraber kalmak istediğini ve babasının yeni evlendiği kadının kendisine şiddet uyguladığını beyan etmiştir. Mahkemece görüşüne başvurulan uzman bilirkişi, velayetin değiştirilmesine gerek bulunmadığına ve çocuğun anne yanında kalmak istediğini belirtmiştir. Davalı annenin yeniden evlenmiş olması velayetin değiştirilmesi nedeni olmadığı gibi, davalının boşandığı, ailesiyle ve müşterek çocuk ile birlikte yaşadığı da toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Velayetin değiştirilmesini gerektirecek başkaca nedenlerin varlığı da kanıtlanamamıştır. Çocuğun yaşı dikkate alındığında; alıştığı uyum sağladığı ortamdan ayrılmasının onun yüksek yararına uygun olmadığı da ortadadır....
Buna göre, evlilik içinde doğan ve bu nedenle ailenin soyadını alan çocuğun anne ve babası usulüne uygun olarak açacakları bir dava ile soyadlarını değiştirmedikçe, velayet yetkisine dayanarak çocuğun soyadını değiştiremezler. Ancak, çocuk reşit olduktan sonra açacağı dava ile kendi soyadını değiştirebilir. Somut olayda anne ve baba evli olduklarına, çocuk evlilik birliği içerisinde doğduğuna ve anne ile baba kendi soyadlarını değiştirmek istemediklerine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ergin olmayan ...'in soyadının değiştirilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Baba soyadını veya çocuk ergin olduktan sonra kendi soyadını usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değiştirmedikçe çocuğun da soyadı değişmez. O halde velayete sahip anne bu hakka dayanarak, kişiye sıkı sıkıya bağlı kişilik haklarıyla ilgili çocuğun soyadının değiştirilmesi davasını açamaz. Bu sebeple; mahkemece, annenin velayeti altındaki çocuğunun soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yasanın emredici kurallarına aykırı olarak ve yerinde bulunmayan gerekçelerle davanın kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
tan doğma gibi göstererek nüfusa kaydettirdiklerinden bahisle sanıklar hakkında çocuğun soy bağının değiştirilmesi suçundan açılan kamu davasında; sanık ...'ın eyleminin TCK 231/1 maddesindeki "çocuğun soybağının değiştirilmesi" suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması, 2-Kabule göre de 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebilir. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Hükme karşı davacı- davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup 30/08/2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle;dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre davacı-karşı davalı hakkında olumsuz bir tespit yapılmadığını ve müşterek çocuğun babası ile birlikte yaşamak istediğini söylediğini,ilk rapor dışındaki tüm raporlarda velayetin davalı-karşı davacı anneye verilmesi gerektiğini belirlese de mahkemenin delilleri serbestçe değerlendirme hakkına sahip olup raporlarla bağlı olmadığını,müşterek çocuğun anneannesinden duygusal ve fiziksel şiddet gördüğünü ve bu durumun mahkeme kararı ile belirlendiğini ,davalı-karşı davacının yoğun iş temposu nedeniyle eski düzene dönüleceğini müşterek çocuğun anneanne ve dede ile yaşamaya devam ettiğini ,davalı-karşı davacının çocuğun gördüğü şiddeti görmezden geldiğini,dede tarafından istismar edildiğini,müşterek çocuğun iradesinin dikkate alınmamasının doğru olmadığını bu nedenlerle kararın kaldırılarak...
kalmasının çocuğun menfaatine olacağını belirterek Hira Nur'un velayetinin değiştirilerek babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; velayetin değiştirilmesi gereken bir durumun olmadığı mevcut düzenin aynen korunmasının küçüğün yararına olacağı, davacının velayetin değiştirilmesine yönelik haklı bir sebep ileri sürüp ispat edemediği, neticede müşterek çocuğun kaldığı ortamda mutlu ve huzurlu olup kendisi açısından herhangi bir tehlikenin bulunmadığı, idrak çağındaki çocuğun beyanı da dikkate alınarak alınan Sir raporları doğrultusunda mevcut düzenin korunması çocuğun menfaatine olup, dava dilekçesindeki talebin sadece velayetin değiştirilmesine yönelik olduğu kişisel ilişkinin düzenlenmesine yönelik dava dilekçesinde talebi bulunmadığı gibi harcı verilerek açılmış bir davası da (TMK m. 323 vd.) davacı tarafça bu konuda bir ıslah talebinde de bulunulma dığından, Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26) maddesi gereği taleple bağlı kalınarak velayet değişikliğine...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çocuğun soyadının velayet hakkına dayalı olarak değiştirilmesi isteğine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 10.01.2020 tarihli ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilen, 28.01.2020 tarihli ve 31022 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....