Çünkü, çocuğun anası doğuran kadındır. Baba ile çocuk arasındaki soybağı ise, ana ile evlilik, tanıma veya babalığa hükümle yani hakim hükmüyle kurulur. Ayrıca, af kanunları ve evlat edinme yoluyla da soybağının kurulduğu vardır. Soybağıyla ilgili bu kısa açıklamalardan sonra, çocuğun soyadının nasıl ve kimin tarafından konulacağının incelenmesinde yarar vardır. Ancak, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, işe çocuğun adından başlayalım. TMK'nun 339/5. maddesine göre çocuğun adını ana ve babası koyar. Ana ve baba çocuğun adı üzerinde anlaşamazlarsa aile mahkemesi hakimi tarafından çocuğa bir ad konulur. Çocuğun soyadı, ad konulmasından tamamen farklıdır. Çünkü, soyadı aile içerisinde yer alan bireyleri birbirine bağlayan ve o aileyi diğer ailelerden ayırmaya yarayan bir simgedir. Bu bağlamda, çocuğa soyadı konulmasından değil çocuğun soyadı kazanmasından söz edilir. Zira, ana ve babanın velayet hakkı kapsamında çocuğa soyadı koyma hak ve yetkileri yoktur....
O halde, bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde anası ile babasının evli olup olmadığına bakılması gerekir. Doğum tarihinde ana ve baba evli ise çocuk ailenin diğer bir anlatımla babanın soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra, onun soyadını velayet hakkına veya başka nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak, çocuk ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı, ana ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması halinde velayet hakkının anaya verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....
O halde, bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde anası ile babasının evli olup olmadığına bakılması gerekir. Doğum tarihinde ana ve baba evli ise çocuk ailenin diğer bir anlatımla babanın soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra, onun soyadını velayet hakkına veya başka nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak, çocuk ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı, ana ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması halinde velayet hakkının anaya verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....
O halde, bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde anası ile babasının evli olup olmadığına bakılması gerekir. Doğum tarihinde ana ve baba evli ise çocuk ailenin diğer bir anlatımla babanın soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra, onun soyadını velayet hakkına veya başka nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak, çocuk ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı, ana ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması halinde velayet hakkının anaya verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir....
Velayet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararıdır” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3, Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l, TMK m.339/1, 343/1, 346/1, Çocuk Koruma Kanunu m.4/b). Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....
Tüm dosya kapsamı itibariyle, idrak çağında bulunan çocuğun, babasının soyadını taşımak istemediği, davalı babanın çocuğun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, vakıanın tanık beyanıyla ispat edildiği, bu durumun soyadı değişikliği için davacı açısından haklı neden oluşturduğu, davanın kabulünün yerinde bir karar olduğu anlaşılmakla, davalı Muttalip Konukcu'nun istinaf isteminin esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı ... temsilcisi; çocuğun reşit olmasından sonra soyadının değiştirilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35 inci maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254 üncü maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde, 6763 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce usulüne uygun olarak yapılan uzlaşma tekliflerinin geçerli olduğu ve bu nedenle uzlaşma teklifi yapılmış ve kabul edilmemiş olan dosyalarda yeniden uzlaşma teklifi yapılmasına gerek bulunmadığı cihetle, somut olayda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/1. maddesi kapsamında kalan yaralama eyleminin kanun değişikliği öncesinde de uzlaştırma kapsamında bulunduğu sanık ve şikayetçinin uzlaşmak istemediklerini bildirmeleri, yapılan uzlaşma teklifinin de usulüne uygun olması karşısında, tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir...
Aile Mahkemesi ise, reşit çocuğun kısıtlanması halinde vesayete ilişkin hükümler uygulanacağından ve kısıtlıya ait otomobilin satımı konusunda vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamından, H.. Ş..'nin Van Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile kısıtlanarak annesinin vasi olarak atandığı daha sonra adres değişikliği nedeniyle vesayet dosyası kendisine gelen Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/29 - 2015/19 sayılı ek kararı ile annenin vasilik görevine son vererek kısıtlının annenin velayeti altında bırakılmasına karar verdiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı TMK’nın 335/2. maddesinde “Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar” hükmüne yer verilmiştir. TMK'nın 419/3 maddesine göre de velayet altına bırakılmasına karar verilen kısıtlı ergin çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda velayet hükümleri uygulanacaktır....
Suça sürüklenen çocuğun, ...’e ait nüfus cüzdanındaki kimlik bilgileri üzerinde herhangi bir kazıntı ya da silinti yapmadan, belgedeki orjinal fotoğrafı değiştirerek belgeyi kullanması şeklinde gerçekleşen somut olayda; herhangi bir hakkın kullanımının engellenmesi düşüncesi ile değil kendisi kullanmak amacı ile gerçekleştirdiği bu nedenle resmi belgeyi bozma suçunun unsurlarının oluşmadığı, beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, 2- Kabule göre de; katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan, adına olan orijinal nüfus cüzdanı fotoğraf değişikliği yapılmak suretiyle suça sürüklenen çocuk tarafından kullanılan ... usulüne uygun olarak duruşmadan haberdar edilmeden davaya devamla hüküm kurulması, Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca...