in beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından gerçekleştirilen yargılama sonucunda beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 16.12.2014 gün ve 2014/44 Esas, 2014/330 Karar sayılı hükümlerden beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün suça sürüklenen çocuk müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, kapatılan 14. Ceza Dairesinin 26.06.2018 gün ve 2018/754 Esas, 2018/4632 sayılı hükmün bozulması yönündeki kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.09.2018 günlü, 2015/74521 sayılı itiraznamesiyle 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin iki ve üçüncü fıkraları gereğince itiraz etmesi üzerine 14....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava velayet değişikliği isteminden ibarettir. Ortak çocukların annede bulunan velayetlerinin babaya verilmesine dair kurulan hüküm istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Uyuşmazlık, ortak çocuklarla anne arasında şahsi ilişkinin şekline dairdir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden davalı anne ile ortak çocukların uzun yıllar boyunca görüşmedikleri, anne çocuk bağının ciddi anlamda zedelendiği, idrak çağında bulunan çocukların anneleri ile görüşmeyi reddettikleri anlaşılmaktadır. Her ne kadar idrak çağındaki çocukların görüşüne önem verilmesi gerekmekte ise de bu görüş çocuğun üstün menfaatine aykırı ise çocuğun görüşüne aykırı karar da verilebilir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararı olup ana ve babalarıyla düzenli şekilde ve gözetim olmaksızın kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakları mevcuttur....
"İçtihat Metni" Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve çocuğun kaçırılıp alıkonulması suçlarından sanık ...'ün yapılan yargılaması sonunda; eylemin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğunun kabulü ile bu suçtan ve diğer atılı suçtan mahkûmiyetine dair İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 03.04.2013 gün ve 2010/178 Esas, 2013/126 Karar sayılı kısmen re'sen de temyize tâbi hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii katılanlar vekili ve O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından istenilmesi, incelemenin de sanık müdafii tarafından duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle 04.12.2013 Çarşamba saat 13:30'a duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kâğıdı gönderilmişti. Belli günde Hâkimler Kurulu duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından ... hazır olduğu halde oturum açıldı....
Türk Medeni Kanunu'nun 330/1.maddesi gereğince; nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. Türk Medeni Kanunu'nun 331. maddesi gereğince; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tarafların İstanbul 10. (Kapatılan Fatih 2. Aile) Aile Mahkemesi'nin 26/07/2006 gün 2006/478 E - 2006/515 K sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, müşterek çocuk yönünden her yıl TEFE oranında artırılmak koşuluyla aylık 1.000 TL nafakaya hükmolunduğu anlaşılmıştır....
Yargıtay HGK'nun 13.10.2010 gün ve 2010/2- 501 E. 2010/492 K.; 23.11.2011 gün ve 2011/2- 547 E., 2011/695 K.; 16.03.2012 gün ve 2011/2- 884 E., 2012/197 K. ile 06.03.2013 gün ve 2012/2- 794 E. 2013/310 K. ; 23/05/2018 gün 2017/2- 1567 E., 2018/1132 K sayılı kararlarında; "Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Çocuğun "üstün yararı" gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Bu kapsamda, velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenmediği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlar ile ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır....
Davalı-karşı davacı vekili 15.08.2020 tarihli karşı dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacının yeniden evlendiğini ve müşterek çocuğun eşi ile arasının çok iyi olduğunu, davacı-karşı davalının davalı-karşı davacının tekrar evlenmesini sindiremediği için iftira attığını, çocuğun üzerinde baskı kurduğunu, psikolojisini bozduğunu, telefonla dahi görüştürmediğini bu nedenlerle karşı davanın kabulü ile velayetin değiştirilerek davalı-karşı davacıya verilmesini talep etmiştir....
Kuşkusuz velayet kendisinde bulunan anne veya babanın, çocukla ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasızdır. Çocuğun üstün yararı, çocuğu ilgilendiren her işte göz önüne alınması zorunlu olan ve belirli bir somut olayda çocuk için en iyisinin ne olduğunu belirlemede dikkate alınan bir ölçüt bir kılavuzdur. Çocuğun üstün yararı çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlev de üstlenmektedir (... ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 1 Sayı 2, Aralık 2013, s. 117-137). Esasın da çocuğun üstün yararına gereken önemin verilmesi, yalnızca çocuğun ya da ana babanın değil, toplumun da menfaatinedir. Çünkü çocuğun sosyal, kültürel, fiziksel ve psikolojik yönden olumlu gelişimi, ilerde toplumda zararlı davranışlarının ortaya çıkmasını da engelleyecektir (..., Velayet Hukuku, ... 2000 s.33)....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava velayet değişikliği ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden tarafların Konya 3. Aile Mahkemesinin 2020/1 E- 2020/128 K....
Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan ve ya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir....
Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan ve ya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir....