WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ün karar değiştirerek ve anne-babasının baskısıyla çocuğun adını ... olarak koyup, bu isimle nüfusa yazdırdığını, bu durumun hoşnutsuzluğa neden olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini ileri sürerek adının değiştirilmesi istenen küçüğün nüfustaki kaydının ... olarak düzeltil- mesine karar verilmesini istemiş, mahkemece, dava tarihi itibariyle 5 aylık olan ... ...'in ismini anlayabilecek yaşta olmadığı, değiştirilmesinde hukuki bir yararında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda hüküm kurulmuştur. Türk Medeni Kanununun 339. maddesinin son fıkrasına göre çocuğun adını ana ve babası koyar. Yasanın bu açık hükmüne rağmen çocuğun adını salt babanın koyduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Velayet altındaki küçüğün adının değiştirilmesindeki hukuki yararın bulunup bulunmadığının araştırılmasında önemli olan çocuğun durumu ve bu değişikliği onun anlayıp kavramaması olmayıp anne ve babanın buna gerek- sinme duyup duymamasına bağlıdır....

    kesin olup, cinsel dokunulmazlığına karşı suçların 24.10.2019 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun değişikliği kapsamı dışında kalması nedeniyle suça sürüklenen çocuğun temyiz dilekçesiyle ilgili Bölge Adliye Mahkemesince aynı Kanunun 296/1. maddesine göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken bu konuda ilk derece mahkemesince verilen 21.11.2019 tarihli ek kararın hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu ve mevcut haliyle ortada temyiz incelemesine konu bir hüküm olmadığı anlaşıldığından, dosyanın suça sürüklenen çocuğun temyiziyle ilgili Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirme yapılmak üzere gerekli işlemin yapılması için mahkemesine İADESİNE, 02.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun basit cinsel istismarı (iki kez) HÜKÜM : Çocuğun basit cinsel istismarı ve beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçlarından mahkûmiyet İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Suça sürüklenen çocuk hakkında mağdure Kübra'ya yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun değişikliği de nazara alınarak incelenmesinde; Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, suça sürüklenen çocuk müdafii ile katılan mağdure Kübra vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Suça sürüklenen çocuk hakkında mağdure Yıldız Sinem'e yönelik beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit...

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle "...kendi davalarındaki aleyhe hususları-çocuğun dava süresince anne yanında kalması ve nafaka ödenmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu,çocuğun baba yanında yaşadığını-sadece bir eğitim döneminde anne yanında olduğunu-lehlerine karar verilmesini", Davalı-karşı davacı kadın vekili ise özetle"...çocuğun boşanma sonrası müvekkiline teslim edilmediğini ve 08.01.2021 tarihinde icra marifeti ile teslim alabildiklerini-çocuğun dinlenmesi gerektiğini-müvekkilinin duyma ve konuşma engelli olmasının velayet görevini yerine getiremeyeceği anlamına gelmediğini-aleyhlerine hükmedilen nafaka kararının yerinde olmadığını"istinaf sebebi yapmışlardır. GEREKÇE : Dava erkeğin davasında velayet değişikliği /iştirak nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakası ödenmesi,kadının karşı davasında ise iştirak nafakasının artırılması taleplerinden ibarettir....

        GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların Bodrum Aile Mahkemesinin 2020/775 Esas 2021/236 Karar sayılı dosyası ile boşandıklarını, müşterek çocuk T4 velayetinin davalı anneye verildiğini, davalının çalışmakta olduğu iş şartları nedeniyle çocukla ilgilenmediğini, çocukla davalının yakınlarının ilgilendiğini, akrabaları tarafından şiddet ve hakarete maruz kaldığını, çocuğun psikolojisinin bozulduğunu, çocuğun babası ile kalmak istediğini belirterek müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul ettiğini, velayeti kendisinde olan müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesini kabul ettiğini beyan etmiştir....

        Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir....

          Ancak, 6100 sayılı Kanunun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir. Kimsenin, bilerek ölü kişi adına dava açmayacağı hususu gözetildiğinde; davanın açıldığı 18.06.2007 tarihinden önce 19.11.1999 tarihinde ölmüş olup, taraf ehliyeti bulunmayan ...'a karşı dava açılmasının mümkün olmadığı gözetilerek; Mahkemece, anılan davalının mirasçılarına yöntemince husumet yöneltilmesi sağlanarak, delilleri toplanıp, mirasçılar yönünden karar verilmesi gerekirken; taraf ve dava ehliyeti bulunmayan kişi yönünden yargılama yapılarak karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir....

              Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir....

                Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu