Çocuğun ana ve/veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve/veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Kişisel ilişki kurulmasındaki amaç, analık ve babalık duygularının tatmini yanında çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminin sağlanmasıdır. Çocuğun, gözetim olmaksızın ana veya babasından biriyle kişisel ilişkisinin sürdürülmesi, onun yüksek yararına değilse, gözetim altında kişisel ilişki kurma imkanı öngörülebilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/3, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.1.2012 gün ve 2011/12727- 1614 sayılı ilamı)....
Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın, 328. maddesi hükmü gereğince; ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi) ./.. -2- Tüm bu maddeler doğrultusunda, mahkemece, iştirak nafakası belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır....
Buna göre, mahkemece, davacı baba tarafından davalı annenin hesabına yapılan ödemelerin çocuğun okul taksidine il...kin olup olmadığının saptanabilmesi için, davalı annenin hesabından ("... abone no düzenli ödeme taksidi, "... okul ödemesi", "... eğitim bedeli" açıklamaları ile) yapılan para çıkışlarının müşterek çocuğun eğitim gördüğü kurum hesabına aktarılıp aktarılmadığının, ilgili banka şubesinden ve müşterek çocuğun okulundan sorularak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmem..., bozmayı gerektirm...tir....
Kadro karşılığı sözleşme ile istihdam edilenlerin sözleşmeleri devam eder ve (Şahsen özel burs sağlayan ve bu burstan istifade etmesi için kurumlarınca kendilerine maaşsız izin verilmesi uygun görülenler hariç) aylık ve diğer her türlü ödemeleri ile sözleşme ücretlerinin Kanuni kesintilerinden sonra kalan net tutarının %60'ını Kurumlarından alırlar. Bunların kademe ilerlemesi; emeklilik ve diğer bütün hakları ve yükümlülükleri devam eder. İzin bitiminde yol süresi hariç 15 gün içinde görevlerine dönerler. Bunlardan kurumlarınca kendilerine maaşsız izin verilmesi uygun görülenlerin bu süreleri keseneklerinin ve karşılıklarının kendileri tarafından her ay T.C. Emekli Sandığına gönderilmesini kabul etmeleri şartıyla emeklilik yönünden eski derecelerinde değerlendirilir. (Değişik fıkra: 22/08/1989 - KHK - 378/2 md.) (Değişik cümle: 23/07/2010-6009 S.K/60.md.)...
"; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, "(1) Bu Yönetmelik aşağıda belirtilen iş kollarını kapsar: a) Gıda üretim ve perakende iş yerleri. b) İnsani tüketim amaçlı sular ile doğal mineralli suların üretimini yapan iş yerleri. c) Kaplıca, hamam, sauna, berber, kuaför, dövme ve pirsing yapılan yerler, masaj ve güzellik salonları ve benzeri yerler. ç) Otel, motel, pansiyon ve misafirhane gibi yerler. d) Komisyon tarafından hijyen eğitimi verilmesi uygun görülen diğer iş kolları. (2) Bu Yönetmelik, 11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamındaki iş yerlerinde çalışan kişiler için mecburi olan gıda hijyeni eğitim konularını kapsamaz....
Ancak, işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile mesleki ve teknik orta öğretim okul ve kurumlarında staj ve tamamlayıcı eğitim gören öğrencilere asgari ücretin net tutarını; yirmi ve üzerinde personel çalıştıran iş yerlerinde yüzde otuzundan, yirmiden az personel çalıştıran işyerlerinde yüzde onbeşinden, aday, çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde otuzundan aşağı ücret ödenemez. (...) 3.fıkrasında; aday, çırak ve öğrencilere ödenecek ücretler her türlü vergiden müstesnadır. 26.maddeye göre; aday, çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrencilere işletmelerce her yıl tatil aylarında bir ay ücretli izin verilir....
Ancak bu orana; hepatitli hasta ve bunlar için kullanılan cihazlar, hastanelerin rutin hemodiyaliz hizmeti dışındaki acil hizmetler için kullandıkları cihazlar, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kamuya ait Bakanlıkça yetkilendirilmiş diyaliz eğitim merkezleri ile nefroloji yan dal eğitimi olan devlet üniversiteleri ve eğitim araştırma hastaneleri toplam yirmi beş cihaz sayısına ulaşana kadar, altıncı fıkrada bahsedilen ünitelerdeki hasta ve cihazlar dâhil edilmez... (6) Halkın ihtiyaç duyacağı zorunlu sağlık hizmetlerinin yerinde, en çabuk ve kolay ulaştırılmasının sağlanması kamuya ait sağlık kurumlarının öncelikli görevi olması ve diyaliz alanında verilecek uzmanlık eğitimi dikkate alınarak; a) Merkez bulunmayan kamuya ait hastaneler bünyesinde, b) Nefroloji yan dal eğitimi verilen devlet üniversitesi hastaneleri veya eğitim ve araştırma hastaneleri bünyesinde,...Bakanlıktan izin almak kaydı ile planlamadan muaf olarak en fazla on cihaz kapasitesinde üniteler kurulabilir..." kuralına yer verilmiştir...
Bu gerekçeyle fazla mesai alacağının reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı yıllık izinlerini tam kullanmadığını ileri sürmüştür. Davalı taraf ise davacının yıllık izinlerini kullandığını beyan etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda izin defterine göre davacının kullandığını belirttiği süreyi hak kazandığı yıllık izin süresinden mahsup ederek bakiye yıllık izin alacağı hesaplanmıştır. Davalı taraf davacının yurtdışına giriş çıkış kayıtlarının dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Mahkemece davacı işçinin yıllık izin alacağında davacının yurda giriş ve çıkış kayıtları dikkate alınmadan bu sürelerde yıllık izin kullanıp kullanmadığı araştırılıp tartışılmadan hüküm kurulmuştur. Davacının yurt dışına çıkışlarının ... gereği olup olmadığı araştırılarak, ... gereği değil ise giriş ve çıkışlar tarihlerinde ücretli izinli ise davacının izin kullandığı kabul edilerek yıllık izin alacağı belirlenmelidir....
Yıllık izin defteri ile resmi giriş- çıkış kayıtları arasında çelişki bulunmaktadır. Bu çelişkinin giderilmesi için öncelikle davacıdan 29.08.2007 – 14.09.2007 tarihleri arasında yıllık iznini kullanıp kullanmadığı sorularak, kullandığını kabul etmesi halinde şimdiki gibi davanın reddine, kullanmadığını belirtmesi halinde ise 01.09.2007 tarihinde yurt dışına çıkışı araştırılmalı, davalı işverenin işi için mi yoksa özel işleri için mi çıktığı belirlenmeli, sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hakkında karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. 3- Davacı vekili dava dilekçesinde “ işe girişte alınan miktar ve vade kısmı boş olan teminat senedinin geri verilmediğini iddia ederek teminat senedinin iadesine veya iptaline karar verilmesini” istemiş olup, mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmadığı gibi olumlu ya da olumsuz bir karar da verilmemiştir....
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı tarafından verilen iş eğitimi sertifika programı kayıt işleminde yapmış olduğu usulsüzlük ve hatalı şekilde eğitim programına başlatılması nedeniyle başarıyla verdiği uzmanlık sınavının ... tarafından geçersiz sayılması nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir. Davanın, davacı ile davalı arasında imza altına alınan iş güvenliği uzmanlık eğitimi kursuna kayıt amaçlı hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, bir mesleği edinmeden o mesleği edinmek için satın alınan eğitim hizmetinin mesleki amaçlı olarak değerlendirilememesi gerektiği, sözleşmenin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereğince tüketici işlemi sayıldığı, davalının 6502 sayılı Kanunun 3/1-(k) maddesinde düzenlenen tüketici tanımı içerisine girdiği, davanın tüketici işleminden kaynaklanmış olması sebebiyle davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerektiği anlaşılmaktadır....