Furkan Manas Mehmet Emre Semerci'nin kendisine bir baba şefkati ile yaklaşması, tüm bakım ve giderleri ile öz baba gibi ilgilenmesinden dolayı, Furkan Manas Mehmet Semerci'yi babası olarak kabullendiği, biyolojik babasından görmediği ilgi ve şefkati Mehmet Semerci'den gördüğü için zamanla annesine Sol soyadını kullanmak istemediğini belirterek durumu sorgulamaya başladığı ve mevcut durumdan rahatsızlık duymaya başladığı, babası olarak kabullendiği, gündelik hayatında ve arkadaş çevresinde babası olarak tanıttığı Mehmet Semerci ile kendisinin soyadının farklı olması nedeniyle devamlı olarak arkadaş çevresine açıklama yapma gereği hissettiği, hatta okulunda girdiği sınavlarda soyadını Semerci olarak yazdığı, soyadını soranlara ise Semerci cevabını verdiği, gündelik hayatta sürekli olarak karşısına çıkan bu ikilem çocuğun üzerinde zihinsel baskı oluşturduğu ve hayatına olumsuz etki ettiği, bu durumu çocuğun kabullenmesinin uzun zaman aldığını ve çocuğun psikolojik, zihinsel, manevi...
nın velayetinin kendisine verildiğini, çocuğun sürekli davacı anne ile yaşadığını, babasının soyadı olan Kalaycı soyadını taşımak istemediğini belirterek oğlunun Kalaycı olan soyadının Teksin olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. 4721 Sayılı Medeni Kanunun 321. (önceki 743 Sayılı Yasanın 259.) maddesi hükmüne göre doğru nesepli çocuk babanın (ailenin) soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi ananın velisi bulunduğu küçük ...'nın soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı- karşı davalı erkek vekili, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, velayet ve nafakalar yönünden; davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, iştirak nafakası miktarı, müşterek çocuğun annesinin soyadını kullanmasına ilişkin talebinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Davacı, dilekçesinde annesi ile babasının gayri resmi birlikteliğinden dünyaya geldiğini, annesinin kendi babasının soyadıyla nüfusa kaydettirdiğini, babası ... Kelekçi'nin soyadını almak istediğini belirterek soyadının düzeltilmesini talep etmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 35 ve devamı maddeleri uyarınca nüfus kayıt düzeltilmesine ilişkin olan ve T.M.Y. 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasına ilişkin olmayan davanın genel hükümlerine göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.'nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 04.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Değerlendirme Dava, çocuğun anne soyadını kullanmaya izin davasıdır. Boşanma sonrası velâyet hakkına sahip davacı anne çocuğun üstün yararı varsa çocuğa kendi bekarlık soyadının verilmesini isteyebilir. Sadece velâyet hakkına sahip olmak velâyet hakkına sahip davacı anneye bekarlık soyadını çocuğuna kendiliğinden verme hakkını kazandırmaz. Burada çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir....
Çocuğun üstün yararı gereği, velayetin anneye verilmesi halinde, anne hiçbir gerekçe göstermeden, sırf velayetin kendisinde olduğunu ileri sürerek çocuğa kendi kızlık soyadının verilmesini isteyemez. Anne tarafından çocuğun soyadının değiştirilmesi davası açıldığında, çocuğun üstün yararına bakılır. Eğer çocuğun üstün yararı varsa annenin kızlık soyadı çocuğa verilebilir. Üstün yarar yoksa davanın reddine karar verilmelidir....
Dairem uygulamasında çocuğun baba hanesine tesciline “engel hüküm” 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda yer alan m. 321 hükmüdür: “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır. Ancak, ana önceki evliliğinden dolayı çifte soyadı taşıyorsa çocuk onun bekârlık soyadını taşır.” Yerleşik uygulamamıza bir örnek vermek gerekirse: “Türk Medenî Kanununun 321. maddesi ile “ Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır.” hükmü getirilmiştir. Bu nedenle, davalı İbrahim Sami Karakoç’un küçük Aren Demirhan’ın babası olduğunun tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken babasının soyadının taşımasını sağlayacak şekilde, baba hanesine kaydedilmesine de karar verilmesi doğru bulunmamıştır.”...
Kanun koyucu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği 29 Nisan 2006 tarihinden önce babalığa hüküm kararı alan ergin çocukların “ana soyadını” terkedip baba hanelerine naklinin ancak “müracaatları” durumunda gerçekleştirileceğini açıklamıştır. Çocuk ergin değilse ana ve babanın birinin “müracaatı” zorunludur. Oysa tanımaya ilişkin “kalıcı düzenlemede” böyle bir “müracaat” koşulu aranmamıştır. Başka bir anlatımla 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Geçici Madde 5 hükmüne göre hiçbir “müracaat” yoksa çocuk “ana soyadını” taşımaya devam ederek ana hanesine kalmaya devam edecektir. Müracaat yoksa “ana hanesinde” ve “ana soyadı” ile kalınmasından doğrusu hiç de rahatsız olunmamıştır. Kanun koyucu ergin çocuğa “seçenek” sunmaktadır. İster “ana soyadını” taşı ve ana hanende kal, ister “baba soyadını” taşı ve baba hanesine geç. Böyle bir uygulamanın çocuğun yararlarına uygunluğu tartışılamaz bile....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2021 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma davasındaki protokolle davacı tarafından boşandıktan sonra davalının "..." soyadını kullanmasına izin verildiği, tarafların iki ortak çocuğu olduğu, bu çocuklardan ...'in velâyetinin davalı annede olduğu, çocuğun üstün yararının devam ettiği, davalının hekim olarak görev yaptığı, çok uzun süreden beri...soy adını kullandığı, bu soyad ile tıp camiasında tanınırlığının olduğu, taraflar arasındaki soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiği, davacı koca tarafından kadının soyadını kullanımından kaynaklı somut bir zararın ispat edilemediği, taraflar arasında kadın hakkında takipsizlik kararı ile sonuçlanan soruşturma dosyası bulunmasının da tek başına kocanın soyadının kullanımından kaynaklı zararına dayanak gösterilmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir IV. İSTİNAF A....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocuğun Velayet Sahibi Annenin Soyadını Kullanmasına İzin Verilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne, velayeti kendisinde bulunan küçüğün kendisinin soyadını taşınmasına izin verilerek küçüğün soyadının değiştirilmesini istemiş, davalı olarak Nüfus Müdürlüğü'nü göstermiştir. Dava sonucunda verilecek karar, küçüğün babasının hukuki durumunu da etkileyeceğinden, adı geçenin davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir hüküm kurulması gerekirken, eksik hasım ve inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir....