OLAY VE OLGULAR Mağdurenin, öz anne ve babasının ayrı olduğu, annesi ... ile birlikte yaşadığı, suça sürüklenen çocuğun annesinin ikinci eşinin kardeşinin oğlu olduğu, üvey babasının ... *** isimli fabrikada çalıştığı, annesinin ise pandemi dönemi öncesi tekstil firmasında çalışmaya başladığı, anne ve üvey babasının işe gitmesi nedeniyle kendisi ve ... (5) ile ... (3) isimli üvey kardeşlerine bakması için üvey babasının annesinin evlerine geldiği, üvey babasının annesine yardım için suça sürüklenen çocuğun da haftada beş gün kadar evlerine geldiği, mağdurenin tam tarihini hatırlamamakla birlikte cumartesi günü evde üvey babası, kardeşleri ve ...'in bulunduğu, annesinin işte olduğu, üvey babasının ise işe gideceği için yatak odasında uyuduğu, bu esnada üvey kardeşleri ve ... ile oturma odasında oturdukları, üvey kardeşlerinin televizyon izlediği esnada ...'in mağdureyi koltuğa ittiği, alt kıyafetlerini dizine kadar indirdiği, ardından ...'...
Müdürlüğünün 05.06.2012 tarihli cevabi yazısı, mağdurenin annesinin beyanları ve 05.06.2012 günlü dilekçesi ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanık ve suça sürüklenen çocuğun üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık ve suça sürüklenen çocuk müdafisi ile katılan mağdure vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
KARŞI OY Askerlik görevini ifa etmekte olan sanığa iftira atmasını gerektirecek bir nedeni olmayan müdahillerin ‘’suç tarihinde korkmuş, ürkmüş ve ağlayarak eve gelen 5 yaşındaki mağdurun annesinin sorması üzerine sanığın eteğini kaldırarak kilotunun üzerinden cinsel organına bastırdığını söylediği’’ yönündeki istikrarlı beyanlarının sanık tarafından da çocuğun yanına gelerek dizine oturduğu ve onu sevdiği yönündeki beyanlarıyla örtüştüğü, keza bu savunmanın çocuğun ağlayarak yanından ayrılmasını da izah edemeyeceği, bu sebeple atılı suçun sübut bulduğu düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum....
Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmü yer almaktadır. Aynı Yasanın 336/3 maddesine göre de "Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir." hükmü yer almakta ise de, çocuğun annesinin reşit olmadığı, babası tarafından tanınmadığı ve vesayet altında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, çocuğun velayeti askıda olduğundan, halihazırda sakin olduğu adresin yerleşim yeri olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamındaki 17.02.2013 tarihli kolluk araştırma tutanağına göre göre küçüğün, annesi ile birlikte ... adresinde ikamet ettiğinin tespit edilmesine göre, uyuşmazlığın Adilcevaz Sulh Hukuk Mahkemesin'de görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, müstehcenlik, tehdit HÜKÜM : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraat; çocuğun basit cinsel istismarı, müstehcenlik ve tehdit suçlarından mahkûmiyet İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle, 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü: Katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 02.12.2014 gün ve 2014/3-28 Esas, 2014/537 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, suç tarihinde on beş yaşını tamamlamayan mağdurenin kanuni temsilcisi ile yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin iradelerinin çelişmesi halinde, kanuni temsilcinin iradesine üstünlük tanınması gerektiği ve nüfus kayıt örneğine göre olay günü yedi yaşı içerisinde bulunan mağdurenin annesinin kovuşturma evresinde...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Vesayet hukukuna ilişkin olarak satışa izin verilmesi hakkında açılan davada Edremit 2.Asliye Hukuk (Aile) ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, kısıtlanarak annesinin velayeti altında bırakılan ... çocuğun sahip olduğu taşınmaz hissesinin satışı için veliye izin verilmesi istemine ilişkindir. Edremit 2.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince, ergine atanan velinin vasi gibi vesayet hükümlerine tabi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Edremit Sulh Hukuk Mahkemesi ise,... çocuk ...'in annenin velayeti altında olmakla Aile Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacının çocuğu ..., hükümlü olması nedeniyle kısıtlanmış ise de, vesayet makamı çocuğun annesi ...'...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; davalılardan ... ile 02.05.2014 tarihinde kesinleşen kararla boşandıklarını, ortak çocuk 04.05.2013 doğum tarihli Emine Anka'nın velayetinin kendisine verildiğini, kendisi ile kızının soyadının değişik olması nedeniyle sosyal ortamlarda zorluklar yaşadığını, çocuğun da bu durumu sorguladığını, babanın çocuğunu yılda 2-3 kez gördüğünü, çouğun sosyal ortamlarında babanın çocuğuyla birlikte olmadığını, çocuğun da kendisiyle aynı soyadını taşımak istediğini iddia ederek, ortak çocuğun "Yıldırım" olan soyadının kendi kızlık soyadı olan "Kılınçkan" olarak değiştirilmesini istemiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Çocuğun Annenin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı ... Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2020 (Pzt.)...
SAVUNMA:Davalı cevap dilekçesinde özetle; ortak çocuk Furkan'ın %98 engelli olduğunu, engelli maaşı bağlanabilecek durumda olmasına karşı annenin, maddi durumunun iyi olduğunu gerekçe göstererek engelli maaşı talep etmediğini, çocuğun, hasta bezi, hasta yatağı, banyo arabası, ayakkabı ve tekerlekli sandalyesinin devlet tarafından karşılandığını, babanın çocuğa baktığı dönemde, çocuğun hasta bezi, hasta yatağı ve banyo arabasına ihtiyaç duymadığını, çocuğun bu ihtiyaçlarını bir kişi yardımı ile klozet ve sandalye ile giderebildiğini, baba tarafından çocuğun taşınabilmesi için 34 XX 925 plakalı aracı, tahsis ettiğini, bu aracın anne Burhan ÇATAL'a teslim edildiğini, babanın, öğretmen olduğunu, kirada oturduğunu, %90 engelli ve geliri olmayan annesinin bulunduğunu, annesinin, bakımı için zorunlu olduğundan bakıcı tuttuğunu, anne ve ortak çocukların babaya ait evde oturduğunu, yine baba adına kayıtlı, taşınmazlardan kira aldıklarını, ayrıca babanın, eski eşi ve ortak çocuklara nafaka ödediğini...
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, evlilik içindeki kusurlu davranışların davacıdan kaynaklandığını, davacının davalıyı arkadaşlarının bulunduğu ortama hiç sokmadığını, davalının gelmesini istemediğini, davalının davacıyı annesinin hastalığı konusunda teskin edici konuşmasını yanlış anladığını, davalıdan sürekli öc almaya çalıştığını, kin duyduğunu, 2 sene boyunca davacı ile cinsel birliktelik yaşamadığını, "seni artık eskisi gibi sevmiyorum" dediğini, evlilik yüzüğünü 1,5 yıl boyunca takmadığını, annesinin vefatından sonra evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, evliliğin son aylarında cep telefonunu yanından ayırmadığını, hesap ve gelirlerini gizlediğini, aileye katkı sunmadığını, davalının eşini ve çocuğunu sevdiğini beyanla, davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde müşterek çocuğun velayetinin davalıya verilmesine ve davalı lehine 15.000,00 TL maddî 15.000,00 TL manevî tazminata...