AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 01/06/2021 NUMARASI : 2019/404 2021/598 DAVA KONUSU : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması KARAR : KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2021 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davalı-birleşen dosya davacısı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Çorlu 2.Aile Mahkemesinin 2014/408 esas 2016/434 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, kararın 21/03/2019 tarihinde kesinleştiğini, davalının boşanma kararından sonra müşterek çocuğu bırakıp evi terk ettiğini, çocuğun annesinin yanına gitmek istemediğini, icra ile geldiklerinde çocuğun bütün konuşmalarına rağmen ikna olmadığını, ağlayarak annesinin yanına gittiğini, mutsuz olduğunu, annesinin ailesini de doğru düzgün tanımadığını, çocuğun...
Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 234 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda, on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet hakkının koruma altına alınması nedeniyle, atılı suçun mağdurunun anne ile baba olduğu, çocuğun babasının ölü, annesinin ise sağ olduğu anlaşıldığından velayeti kendisinde olan annesinin davaya katılma hakkının bulunduğu, Buna ilaveten; 6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 22 inci maddesi ile 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu'na eklenen 9 uncu maddesinde yer alan "Haklarında korunma, bakım veya barınma tedbiri kararı alınarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ait sosyal hizmet kuruluşlarına yerleştirilmiş olan çocukların, yüksek yararları gözetilmek kaydıyla, eğitimleri...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali HÜKÜM : Beraat KARAR Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Nüfus kaydına göre 19/03/2001 doğumlu olup, kovuşturma aşamasında 15 yaşını tamamlamamış olan katılanın yaşı gereği şikâyet hakkını bizzat kullanamayacağı, şikayet hakkının kanuni temsilcisi tarafından kullanılmasının gerektiği, katılanın velisi olan annesinin aynı davada sanık olması nedeniyle katılan ile arasında menfaat çatışması bulunduğu gözetilerek TMK'nın 426. maddesi uyarınca katılanı bu davada temsil edebilmesi bakımından bir kayyım tayin ettirilmesi gerektiği gözetilmemiş ise de, temyiz inceleme tarihi itibariyle katılanın 15 yaşını tamamlayıp, şikayet hakkını kullanmaya ehil duruma geldiği, temyiz iradesinin belirlenmesi bakımından gerekçeli kararın katılana tebliğ edilmesi gerektiği, Anlaşıldığından, katılan ......
ın davanın açıldığı 18.4.2008 günü itibariyle ergin ve medeni hakları kullanmaya ehil bulunduğu anlaşılmakla, doğum tarihinin düzeltilmesi davasının doğrudan kendisine karşı açılması gerekirken, annesinin böyle bir davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilmeden, davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Kötü muamele HÜKÜM : Mahkumiyet KARAR Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü, Nüfus kaydına göre 04/04/2001 doğumlu olup, kovuşturma aşamasında onbeş yaşını tamamlamamış olan mağdurun yaşı gereği şikayet hakkını bizzat kullanamayacağından, bu hakkın kanuni temsilcisi tarafından kullanılması gerektiğinden, mağdurun annesinin sanık olarak bulunduğu davada, mağdur ile sanık arasında menfaat çatışması bulunduğu gözetilerek, varsa yasal temsilcisinin dinlenmesi veya Türk Medeni Kanunu'nun 426. maddesi uyarınca, mağduru bu davada temsil edebilmesi bakımından bir kayyım tayin ettirilmesinin gerektiği gözetilmemiş ise de, temyiz inceleme tarihi itibariyle mağdurun 15 yaşını tamamlayıp, şikayet hakkını kullanmaya ehil duruma geldiği anlaşıldığından, mağdurun, vekilinin bulunduğu temyiz istemine muvafakat edip etmediğine dair iradesinin belirlenmesi...
ın kayden 10.09.1990 doğumlu olup, davanın açıldığı 21.10.2008 günü itibariyle ergin ve medeni hakları kullanmaya yetkili bulunduğu anlaşılmakla, doğum tarihinin düzeltilmesi davasını doğrudan kendisinin açması gerekirken, annesinin böyle bir davayı açmakta aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gözetilmeden davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kötü muamele HÜKÜM : Beraat KARAR Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Nüfus kaydına göre 20/04/2002 doğumlu olup, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ifadesinin alındığı tarihte 15 yaşını tamamlamamış olan mağdurun yaşı gereği şikâyet hakkını bizzat kullanamayacağından şikayet hakkının kanuni temsilcisi tarafından kullanılmasının gerektiği, mağdurun velisi olan annesinin aynı davada sanık olması nedeniyle mağdur ile arasında menfaat çatışması bulunduğu gözetilerek, mağdurun diğer velisi olan babasının dava ve duruşmalara davet edilmesi gerektiği gözetilmemiş ise de, temyiz inceleme tarihi itibariyle mağdurun 15 yaşını tamamlayıp, şikayet hakkını kullanmaya ehil duruma geldiği, temyiz iradesinin belirlenmesi bakımından gerekçeli kararın mağdura tebliğ edilmesi gerektiği, Anlaşıldığından, mağdur ... ... vekilinin temyiz davası isteği...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Orman ve kadastro bilirkişileri tarafından hazırlanan rapor ile; sanığın orman alanını ekip biçmek suretiyle işgal ve faydalanmada bulunduğunun tespiti, sanığın imzasını içeren suç tutanağı kapsamından suça konu yere sebze ektiğini beyan ettiğinin ve dosya kapsamından sanığın annesinin vefatından sonra suça konu yeri ekip biçerek kullanmaya devam ettiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında işgal ve faydalanma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken yerinde görülmeyen gerekçe ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 26/10/2017 tarihinde oybirliğiyle...
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. bendinden "Müşterek çocuğun annesinin de bulunduğu halde ve mümkünse davacı annenin belirleyeceği aileden bir erkek kişi olduğu halde" sözcüklerinin hükümden çıkartılmasına, temyiz edilen hükmün bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle, temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.16.10.2018 (Salı)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Beden vela ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı HÜKÜM : Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkumiyet İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle 02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK'nın 103. maddesinde değişiklik yapan 6763 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü: Mağdure, annesinin gayri resmi eşi olan sanık tarafından cinsel istismara uğradığını iddia etmiş ise de, kolluk beyanında olayları annesine anlatmadığını ifade etmesine karşın, duruşma anlatımında durumu anlattığı annesinin kendisine inanmadığını belirtmesi, bozma kararı sonrası celp edilen İzmir 18....