Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı babanın beyin neoplazmı hastası olduğundan akli bir maluliyetinin bulunmadığını fakat bedensel hareketlerinin sınırlı olduğunu, çocuğun kanser hastası olan annesinin ölümüne tanıklık ettikten sonra babasının hastalığını görmesini istemeyen davalının iyi niyetle çocuğun bakımını teyzelerine bıraktığını, Çekmeköy'deki taşınmazda çocuğun anneden gelen hissesinin bulunmadığını, tapu iptali ve tescil davası açısından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, bu davanın husumet açısından da reddi gerektiğini, taraflar arasında görülen başka davaların da bulunduğunu, davalının kira ihtarı çekmesinden sonra bu davanın açıldığını, davalının çocuğun hisselerini devretmediğini, çocuğun mal varlığında menfaatine aykırı tasarrufta bulunmadığını, aksine davacı tarafın çocuğun hissedar olduğu taşınmazı ipotek verdiğini, kira gelirlerini çocuğun ihtiyaçlarına harcadığını, anneden gelen sigorta bedelinin bir kısmının davalıya ait olduğunu, çocuğa düşen kısmı...

ki sosyal ortamı kadar iyi şartlarda bir hayat sağlayamayacağı, çocuğunu yine tek başına Samsun'da yetiştirmesinin çocuğun üstün menfaatine uygun olduğu sonucuna vararak nişanı da sona erdirerek evlenmekten vazgeçtiğini, bu arada pandemi koşulları nedeni ile davalının hemen Samsun'a dönemediğini, davalı geçici olarak şehir dışında iken davacının arayarak çocuğu görmek istediğini söylediği davalının da buna izin verdiğini hatta çocuğun babanın yanında kaldığını, haftanın 3- 4 günü babada, 3- 4 günü annesinin evinde kalması şeklinde bir fili durum oluştuğunu, dava dilekçesinde belirtildiği gibi 35- 40 gün kesintisiz olarak babanın yanında kalmasının söz konusu olmadığını, davacı tarafın davalının iyi niyetini kötüye kullanarak asılsız iddialarda bulunduğunu, davalının çocuğun üstün yararını gözeterek evlenmekten dahi vazgeçtiğini, müşterek çocuğun şu an 2 yaşında olduğunu, anne bakım ve şefkatine muhtaç durumda olduğunu, davanın reddine karar verilmesini...

ettiğini, hem müvekkilinin hem de müvekkilinin annesinin çocukların ihtiyaçları için seferber olduğunu, gelişimi ve büyümesinin en iyi olması konusunda ellerinden geleni yaptıklarını, davacının yanında müşterek çocuğun sığınacakları bir yerin dahi olmayacağını, davacının çalışmış olduğunu beyan ettiğini, çocukların bakımını ihmal edeceğinin açıkça ortada olduğunu, davacının bu davayı açmasındaki amacın nafaka olduğunu, diğer müşterek çocuğun nafakası kesileceği için şimdi de davacının bu müşterek çocuk için nafaka alma peşinde olduğunu belirterek davanın reddine, müşterek çocuk için nafakanın artırılarak aylık 1.000,00 TL müvekkili lehine nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

Somut olaya gelince; Müşterek çocuk Samet Can'ın 2011 doğumlu olup idrak çağında olduğu, dosyaya 3 ayrı uzman tarafından düzenlenmiş 3 ayrı sosyal inceleme raporu sunulduğu, konu raporların tamamında çocuğun anne ile kalma hususunda görüş beyan ettiği, çocuğun yaşadığı ortamın gelişimine uygun olduğu, çocuğun 06.03.2019 tarihli oturumda annesi ile kalmak istediğini beyan ettiği, her ne kadar çocuğun davalının eşi tarafından taciz edildiği yönünde bir kısım tanık beyanları mevcut ise de bu hususta çocuğun hiç bir aşamada beyanda bulunmadığı, konu hakkında herhangi bir soruşturma/kovuşturma da bulunmadığı, bilakis çocuğun annesinin eşi ile hiçbir sorunun olmadığı yönünde beyanda buluduğu, velayeti babaya verilen Mehmet ile davalının eşi arasında anlaşmazlık olduğu, bu anlaşmazlığın Samet Can'ın velayet değişimini gerektirmeyeceği, çocuğun okul hayatının başarılı olduğu, her ne kadar Samet 14.04.2021 tarihli oturumda babası davacı ile kalmak istediğini belirtmiş ise de annesi ve yaşamı...

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/513 KARAR NO : 2020/1234 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : SARAYÖNÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/09/2019 NUMARASI : 2019/13 ESAS 2019/124 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Konya 1....

Boşanma nedeniyle velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen ...'...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların 2014 yılında evlendiklerini, müşterek bir çocuklarının olduğunu, müvekkilinin şoförlükten emekli olup, davacının ev hanımı olduğunu, taraflar arasında yaş farkı olup, bu yaş farkının aradan geçen 6 yıl sonunda dile getirilmesini, kuşak farkından bahsedilerek evlilik hayatını sonlandırma isteğini kabul etmediklerini, müvekkilinin annesinin yaşlı olup, tarafların evinin alt katında oturduğunu, müvekkilinin annesinin yemek için dahi yukarı çıkmadığını, müvekkilinin annesi ile evi, bakımı, gelirlerinin tamamen ayrı olduğunu, müvekkilinin annesinin kendi ihtiyaçlarını kendisinin giderebilecek seviyede olduğunu, ailenin içine hiçbir zaman karışmadığını, müvekkilinin eşine hiçbir zaman ne fiziksel ne sözlü ne de psikolojik şiddet uygulamadığını, eşini el üstünde tutma gayretinde olduğunu, hiçbir zaman eşini aşağılamadığını, davacının talebi üzerine 2 kez Antalya'ya tatile gidildiğini, davacının araç kullanmayı bilmekte olup, istediği yere istediği...

    Küçük Elif, 1.11.2000 doğum tarihiyle, o tarihte yürürlükte olan Türk Kanunu Medenisinin 290. maddesine göre annesinin bildirimi üzerine “evlilik dışı çocuk” olarak 11.12.2000 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Küçüğün resmi sicildeki doğum tarihi, annenin evliliğinin sona ermesinden 315 gün sonradır. Mahkemece; çocuğun muhtemel doğum tarihinin 2000 yılının ilk yarısı içinde olduğuna ilişkin Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 13.12.2006 tarihli radyolojik tetkike dayalı raporu esas alınarak “bu rapora göre küçüğün, annesinin evliliği içinde doğduğu, evlilik içinde doğan çocuğun babasının da koca olduğu, bu soybağı reddedilmeden babalığa karar verilemeyeceği” gerekçe gösterilerek dava reddedilmiştir. Adli Tıp Biyoloji İhtisas Dairesi ise, 24.4.2003 tarihli raporunda “davalının, ...in %99,99 ihtimalle babası olabileceğini” bildirmiştir....

      Sanık savunmasında, kendisinin haberi bile olmadan mağdurun çocuğu bırakıp gittiğini, kızının annesinin yanına gitmek istemediğini, alıkoymadığını ifade etmiştir. 5. İlknur beyanında, 2014 yılı yarıyıl tatilinde annesinin evlenmesi nedeniyle kendisini babasının yanına bıraktığını, kardeşiyle birlikte babasında kaldığını, annesinin başka biriyle evlenmesi nedeniyle onun yanına gitmek istemediğini, babasının kendisini zorla tutmadığını ifade etmiştir. IV. GEREKÇE 5237 sayılı Kanun'un 234 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun hareket unsurunun, failin on altı yaşını bitirmemiş çocuğu, veli, vasi veya bakım ve gözetim altında bulunan kimsenin yanından kaçırması veya alıkoymasıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocuğun Annesinin Soyadının Kullanmasına İzin Verilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı anne, boşanma kararı ile velayetleri kendisine bırakılan çocukların soyadlarının değiştirilerek kendi soyadı olan "..." olarak düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece; "davanın genel hükümlere dayalı soyadının düzeltilmesi davası olması sebebiyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu