Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Düzenlenen sosyal inceleme raporunda müşterek çocuk Azra'nın annesiyle yaşamak istediğinin ve içinde bulunduğu yaş ile gelişim durumu açısından velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun yararına olacağının belirtildiği, dinlenen tanık beyanında çocuğun babaanne ile birlikte yaşadığının belirtildiği, çocuğun duruşmada alınan beyanında annesinin yanında yaşamak istediğini beyan ettiği, çocuğun annesi ile birlikte yaşadığı, bakım ve gereksinimlerinin annesi tarafından karşılandığı, ve çocuğun üstün menfaatinin göz önünde tutulması gerektiği" gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Eskişehir 1. Aile Mahkemesi'nin 2008/214 E 2009/70 K sayılı kararı ile velâyeti davalı babaya verilen müşterek çocuk Azra Şevval Çelik'in velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında şahsî ilişki kurulmasına karar verilmiştir....

"İçtihat Metni"Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nın yapılan yargılamaları sonunda; üzerlerine atılı suçlardan mahkûmiyetlerine dair ... 2....

    Aynı Kanunun 19/.... maddesi uyarınca “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” ve aynı Kanunun .... maddesine göre de “Velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır. Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir.” UYAP’tan alınan nüfus kaydına göre kısıtlı adayının annesinin velayeti altında bulunduğu ve kısıtlı adayının annesinin Bergama Sulh Hukuk Mahkemesinin ....11.2013 tarih ve 2013/481 E. - 2013/546 K. sayılı kararı ile kısıtlandığı anlaşıldığından, vesayet altındaki kişilerin ve onların velayeti altında bulunan küçüklerin yerleşim yeri de vesayet makamının bulunduğu yer olduğundan uyuşmazlığın Bergama Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonluması HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK.nın 234/1. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet haklarının koruma altına alınması nedeniyle atılı suçun mağdurun anne ile baba olması ve kayden 10.07.2007 doğumlu olup suç tarihinde 18 yaşından küçük olan mağdurun velayet yetkisi elinde bulunan annesinin şikayetinden vazgeçmesi karşısında, mağdura yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından, mağdur vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 22.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığına Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK'nın 234/1. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet haklarının koruma altına alınması nedeniyle atılı suçun mağdurunun anne veya baba olması ve çocukların velayet hakkına sahip annesinin, gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen ceza verilmesine yer olmadığına dair hükmü temyiz etmemesi karşısında, mağdurlara yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 31/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi) SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, dosya incelenip gereği düşünüldü: Çocuğun kaçılması ve alıkonulması suçunda korunan hukuki yarar velinin aile hukukundan kaynaklanan velâyet hakkı olup şikâyet ve temyiz hakkının mağdurenin kanuni temsilcisine ait olduğu, suça konu olayda velâyet hakkı sahibi olan çocuğun annesinin hükmü temyiz etmediği, CMK.nın 234/2. maddesi uyarınca mağdureye yaşı nedeniyle atanan zorunlu vekilin CMK.nın 237 ve devamı maddeleri uyarınca mağdure çocuk adına kamu davasına katılmaya ve kurulan hükmü temyize hakkı bulunmadığından, katılan mağdure vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            İlk derece mahkemesince yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre mahkemece davacı kadına "annesinin evliliklerine müdahalesine izin vermek" kusur olarak yüklenmiş ise de sözü edilen davranışa davalı erkek tarafından ıslaha cevap dilekçesinde usulünce vakıa olarak dayanılmadığı, usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK m. 129/1- d, 137, 140/3, 187) vakıların kusur belirlemesinde nazara alınamayacağı, cevap dilekçesinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin gösterilmesi gerekli (HMK 129/1- e) olmasına rağmen davalı tarafça ıslaha cevap dilekçesinde herhangi bir delile de dayanılmadığı, bu hale göre davacı kadına annesinin evliliklerine müdahalesine izin vermenin kusur olarak yüklenemeyeceği, ilk derece mahkemesince davalı erkeğe yüklenilen kusurların ise gerçekleştiği anlaşılmaktadır....

            DAVA Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin ve annesinin hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, aşağıladığını, erkeği eşine karşı annesinin sürekli doldurduğunu, tehdit ettiğini, erkeğin kadını hiç dinlemediğini, sürekli annesinin dediğini yaptığını, hizmetçi gibi kullanıldığını, sinkaflı ağır küfürler ettiğini, erkeğin ayrı ev sözünü tutmadığını, ilgi göstermediğini, sahip çıkmadığını, kendisine yüklenilen sorumlulukları yerine getirmediğini, doğacak çocuğun hastane masraflarını bile karşılamadığını, düğünde takılan bilezikler kaybolur diyerek zorla aldığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk için 750,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL iştirak, kadın için 750,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 manevî tazminata...

              OLAY VE OLGULAR Şikayetten vazgeçme dilekçesi içeriği, sanığın aşamalarda değişmeyen ve Mahkemece samimi görülen beyanları, olay tarihinde il dışında bulunan annesinin eve gelmesini sağlamak için mağdurenin bu şekilde sanığa iftira attığına yönelik mağdure ile annesinin dosya kapsamıyla örtüşen samimi beyanları, mağdurenin annesinin olayı öğrenir öğrenmez şikayetçi olduğu, sonradan olayın aslını öğrenince şikayetinden vazgeçtiği kanaatinin Mahkemede oluşması, mağdurenin duruşmada gözlemlenen hal ve hareketlerinin samimiyetine ilişkin şüphe oluşturduğu nazara alınarak sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan beraatine karar verilmiştir. IV. GEREKÇE Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. V....

                Bunun aksi bir uygulama ve yorum halinde, 15-18 yaş arası bir çocuğun velisine veya yetiştirme yurdundaki yetkilisine haber verdikten sonra velayet hakkı sahibi ana baba veya yetkili onaylamazsa dahi sanıkların çocuğu yanında tutmalarına devam edilebilecekleri ve bunun da suç olmadığı anlamına gelir ki yasal düzenleme asıl bu durumu ortadan kaldırmak için yapılmıştır. Bu nedenlerle verilmiş bir izin veya onaylanmış bir hadise olmadığı için atılı suçun unsurları oluşmuştur. Öte yandan, haber ve bilgi verme sonrası zımmı de olsa bir rıza olması şart değil denilse bile, olayımızda baştan bir onay veya izin alma olmadığı gibi ana ve babanın kızlarının kaçtığından haberleri de yoktur. Kızlarının gitmesinden başkaları vasıtasıyla haberdar olmuşlardır. Hatta sanıklar mağdureyi hile ile annesinin yanından uzaklaştırmışlardır. Ana ve babanın sonradan haberdar olmaları, küçük çocukların alıkonulmasında haber ve bilgi verme yükümlülüğünü ve oluşan suçu ortadan kaldırmaz....

                  UYAP Entegrasyonu