Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur....

    Mahkeme tespit davalarında bu arada menfi tespit davasın-da hukuki yararı kendiliğinden araştır ve yarar yoksa menfi tespit davasını bu nedenle reddeder. Menfi tespit davasında davacı dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerektiğini de ispat etmelidir. Menfi tespit davası borçlu hakkında bir takip yapılmadan önce açılabileceği gibi sonrada açılabilir. Takipten önce açılan menfi tespit davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede ise veya belirsizlik içeriyorsa hukuki yararın bulunduğu kabul edilmelidir. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında takibin seyrine göre hukuki yararın varlığı farklılık arz eder . İlamsız icra takibine itiraz etmeyen veya edemeyen borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu varsayılır. Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine itiraz üzerine takip durduğu için borçlunun takip konusu alacakla ilgili menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığını tespit etmek zordur....

      Bu tür bir yararın bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, ...... takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Ancak, borçlu borcunu ...... dairesine ödedikten sonra artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki bu da istirdat davasıdır....

        HUKUK DAİRESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit-çekişmenin giderilmesi davasının kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, 10,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2020 tarihinde...

          ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen çekişmenin giderilmesi, menfi tespit ve alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 02/11...

            Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin yapılan icra takibinde istenen takip konusu asıl alacağın ve işlemiş faizin bir kısmı yönünden borçlu olunmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı tarafından süresi içinde temyiz olunmuştur. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-İcra İflas Kanunu 72. maddesine göre menfi tespit davalarında borçlu yararına tazminata hükmedilebilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız...

              Davacı vekili, müvekkilinin nüfus cüzdanını ele geçiren kişiler tarafından fotoğraf ve kimlik bilgilerinin kullanıldığını, davalı şirket ile abonelik sözleşmesi yapıldığını, davalının hakkında takip başlattığını, takibe dayanak olan telefon hattının kendisi tarafından kullanılmadığını, yapılan sözleşmeyi kabul etmediğini belirterek, borçlu olmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuştur.Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, yapılan ceza yargılaması neticesinde davacı ile davalı arasında düzenlenmiş herhangi bir abonelik sözleşmesi bulunmadığı, davacının kimlik bilgilerinin üçüncü şahıslar tarafından kullanılarak davacı adına telefon aboneliği alındığı belirtilerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %20 oranında kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmiştir. Dosya kapsamından; davalının başlattığı icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Bu haliyle, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru değildir....

                Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir. SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz talebinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz talebinin kabulüne ve hüküm fıkrasının 2.bendindeki (Davacı borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığından takip konusu asıl alacak olan 2.858,55 TL' nin %40'ı olan 1.143,42 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ) cümlesinin çıkartılmasına, yerine aynen (yasal koşulları oluşmadığından, davacının kütü niyet tazminatı talebinin reddine) cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 24.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Somut olayda olduğu gibi, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Zira, bu husus dava koşulu olup, davacının bu sıfatının yargılama sonuna ve hükmün kesinleşmesine kadar devam etmesi zorunludur ve bu yön mahkemece re'sen gözönünde bulundurulmalıdır. Mahkemece her ne kadar her iki dava birleştirilmiş ve birlikte incelenerek karar verilmiş ise de, ihraç kararının iptali davası tefrik edilerek, menfi tespit davası bakımından ihraç iptali davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekirdi. Zira, ihraç kararının iptali davasının sonucuna göre davacının üyelik durumu belirlenecek ve buna göre menfi tespit davasında aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilecektir....

                    Esas Sayılı Dosyasında DAVA TÜRÜ : Kiracılığın tespiti, çekişmenin giderilmesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kiralananın tahliyesi, kiracılığın tespiti ve çekişmenin giderilmesi davasına dair karar, davalı-k.davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davaya konu kiralananın davacı belediye tarafından davalı kiracıya 14.9.2001 tarihinde kiralanması işleminin 2886 Sayılı Yasa gereğince ihale ile yapılıp yapılmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Davaya konu kiralama işleminin 2886 Sayılı Yasa gereğince ihale ile yapılıp yapılmadığı araştırılarak, ihale ile kiraya verilmiş ise ihale evrakının aslı ya da onaylı suretlerinin evraka eklenmesi ve ondan sonra gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 14.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu