WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

    Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (HGK'nun 2011/19-473 Esas 2011/607 Karar 2003/19-781 Esas 2003/768 Karar sayılı ilamları) Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir. Kural olarak menfi tespit davasında davacı, dava konusu borcun hiç doğmadığını davalı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını ileri sürerse ispat yükü davalıya aittir. Zira hukuki ilişkinin varlığını ileri süren davalıdır....

      Taraflar arasındaki hukuki ilişki belirsizlik içeriyorsa ve bu belirsizlik nedeniyle borçlunun durumu tehlikede ise veya borçlunun durumu tereddüt içindeyse menfi tespit davası sonucunda verilecek kararla belirsizlik veya tehlike ortadan kalkacaksa hukuki yararın mevcut olduğu kabul edilmelidir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında hukuki yararı bakımından çeşitli ihtimalle ortaya çıkabilir: -Borçlu icra takibinden sonra fakat ödeme emrine henüz itiraz edebileceği dönemde, ödeme emrine itiraz edilebilir. -Menfi tespit davası açabilir veya her iki yolla birlikte başvurabilir. Alacaklı bir belgeye dayanmadan ilamsız icra takibi yapmışsa borçlu itirazla bu takibi durdurabilir. Alacaklının takibin devamı için başvurduğu yollarda borçlu kendisini savunabileceğinden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı tarafın aleyhinde icra takibi başlattığını, takibe dayanak bonodaki imzanın tarafına ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiş, dava bilahare alacağı temlik alan Yafes Yüksele yöneltilmiştir. Davalı, Yafes ... davanın reddini dilemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, davacının davaya konu bono ile ilgili olarak temlik alacaklısı olan davalı Yafes ...'e borçlu bulunmadığının tespitine, kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

          işleyecek %24 oranındaki faizle ilgili menfi tespit talebi icra mahkemesinin görevli olduğundan bahisle dava şartı yokluğundan reddedilmiştir....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/128 E. da menfi tespit davası açtığını, bekletici mesele yapılmasını, davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalılar duruşmalara katılmamışlardır. Mahkemece dava konusu taşınmazların satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir Borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İİK'nun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davada birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir. Somut olayda; mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların değerleri tek tek belirlenmiştir....

              Menfi tespit davalarında davacının borçlu olmadığını iddia ettiği miktar saptanarak bu miktardan borçlu bulunulmadığının tespitine dair hüküm kurulması gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden davacının borçlu olduğu miktarın tespitine, başka bir anlatımla olumlu tespite karar verilmesi doğru olmadığı gibi itiraza uğrayan delil tespit raporunu düzenleyen bilirkişinin mahkemece yeniden bilirkişi olarak atanması ve yargılama sırasında düzenlediği raporun hükme esas alınması da usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                -TL para istediği, idari para cezasının davalı yönetim kurulu üyelerinin ağır ihmal ve kusurundan kaynaklandığının ve para cezasından davalıların sorumlu olduğunun, taahhuk ettirilen idari para cezası nedeniyle müvekkillerinin hukuken bir borcunun bulunmadığının tespiti istenilmiş, mahkemece; davacılar söz konusu idari para cezasından sorumlu olmadıklarından dolayı menfi tespit kararı verilmesini istemiş iseler de; yapılan incelemede idari para cezasının siteye kesilmiş olduğu, dolayısıyla sitedeki tüm kat maliklerinin hisseleri oranında kesilen idari para cezasından sorumlu olduklarının sabit olduğu, 2004 sayılı İ.İ.K 72/1 maddesi gereğince borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabileceği, anılan bu hükme bakıldığında menfi tespit davasında davacının alacaklı olan davalıya karşı takip öncesinde veya sırasında dava açarak borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemesi gerektiği,somut olayda ise davalıların davacılardan...

                  Mahkemece, yapılan yargılamaya göre, davacı borçlu tarafından başlatılan icra takibine konu edilen asıl alacaklar yönünden bir itirazın bulunmadığı, uyuşmazlığın uygulanan faiz oranları ile ilgili olduğu, davaya konu uyuşmazlığın menfi tespit davası ile çözüme kavuşturulamayacağı, davacının salt faize yapmış olduğu itirazının menfi tespit davası olarak görülemeyeceği, bu hususun İcra Mahkemesince tartışılarak karara bağlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan takip alacağı nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir....

                    Mahkemece; davanın kabulü ile takip konusu kredi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, asıl alacak üzerinden % 40 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandıgı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına gore davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İ.İ.K.nın 72/5 maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davalarında borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilir. Bu maddeden anlaşılacağı üzere 2012/14132-19231 alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanı sıra kötüniyetli olması da şarttır....

                      UYAP Entegrasyonu