Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” düzenlemesini içermekte olup, bu madde hükmünde de menfi tespit ve istirdat davaları özel olarak düzenlenmiştir. Davalı-alacaklı tarafından var olduğu savunulan bir hukukî ilişkinin var olmadığının tespiti için davacı-borçlu tarafından açılan davaya, menfi tespit davası denilmektedir. Borçlu, icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilir. Borçlu açtığı davada, maddi hukuk temelli çeşitli nedenlere dayanarak borçlu olmadığının tespitini isteyebilir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi, "(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır....

    Dava; davacı tarafından davalıdan satın alındığı belirtilen malların hiç teslim edilmediği, zamanında teslim edilmediği, ayıplı şekilde teslim edildiği iddialarına dayanılarak davacının uğramış olduğu zararın tespiti ve davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olup, dava dilekçesinde hem malların hiç teslim edilmediği hem geç teslim edildiği ve ayıplı teslim edildiği iddiaları yer almaktadır.Dava dilekçesinin kendi içerisinde çelişkilerle dolu olduğu anlaşılmaktadır. Davada, davacının zarara uğradığının tespiti talebi yanında davalıya borçlu olmadığının tespiti istemi de mevcuttur. Mahkememiz tarafından 11/08/2021 tarihli ara karar ile dava dilekçesindeki talep sonucunun açıklanması, menfi istemine ilişkin ---- sonucunun somutlaştırılması, talep ettiği menfi tespit tutarının ne kadar olduğunu açıklaması için HMK 119.maddesine göre 1 hafta kesin süre verilerek davacı vekiline tebliğ edilmiştir....

      Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Prof. Dr. Hakan Pencanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Doç. Dr. Meral Sungurtekin Özkan, Doç. Dr. Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156-164). Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m.68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def'ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez....

        Davacının dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünün 4. maddesindeki istemi bu bentte keşide tarih, meblağ ve numaraları belirtilen çeklerle ilgili İİK'nin 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit (borçlu bulunulmadığının tespiti) talebine ilişkin olup çeklerin iptâli ve söz konusu çeklerin icra takibine konu edilmemesine ilişkin taleplerin de söz konusu çeklerin bedelsizliği nedeniyle taraflar yönünden iptâli ile İİK'nın 72/II. maddesindeki icra takibinden önce açılan menfi tespit davasındaki icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebi vasfında olduğu, ayrı bir dava olmadığından, bunlarla ilgili istemlerin de menfi tespit davası kapsamında değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu taleplerin kayıp edilme nedeniyle (zayi nedeniyle) iptâl davası gibi değerlendirilip reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur....

          Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır." ( Yargıtay 19....

          İNCELEME ve GEREKÇE : ASIL DAVA; davacı------ dava, davacı ---------arasındaki ----- Sözleşmesi kapsamında davalıya --------- karşılığında davalının ve davalı şirketin ---- olduğu-------- edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle zarara uğradığından bahisle davalıya verilen çekler yönünden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. BİRLEŞEN DAVA;----- sayılı dosyasında; davacı---- olduğu, dava, davacı ----davalısına verilen ----- bedelli çek karşılığında asıl dosya davalısının ve davalı şirketin ---------edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle zarara uğradığından bahisle davalı ---- çekler yönünden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Asıl dava ve birleşen dava menfi tespit talebine ilişkindir. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir....

            M... cevabında, davacıya borcu olmadığını bildirerek bu konuda açılan menfi tespit davasının sonucunun beklenmesini istemiştir. Dairemizin geri çevirme kararından sonra dosya içerisine getirtilen Uzunköprü Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/514 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; borçlu S... M... tarafından alacaklı Ö... C...’e karşı Uzunköprü İcra Müdürlüğü'nün 2008/2150 sayılı takip dosyasındaki borçla ilgili olarak menfi tespit davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar bahsi geçen dava sonucu beklenilmeden karar verilmiş ise de, anılan davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde ortaklığın giderilmesi davasının sebebi ortadan kalkacağından mahkemece, menfi tespit dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenilmesi, ondan sonra işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

              Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

                Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının dava konusu aboneliğin bulunduğu taşınmazı 28.4.2006 tarihinde satın aldığı, abonelik için yaptığı müracaatın 18.5.2006 tarihinde davalı yanca reddedildiği, önceki abonenin 22.5.2006 tarihinde aboneliğinin iptalini istediği, bu davalının bunun üzerine davacıya abonelik için müracaat etmesini istediği, davacının yeni müracaatı olup olmadığının bilinmediği, ancak önceki talebin reddi nedeniyle muaraza oluştuğu ve giderilmesi gerektiği, davalı kurumun ... konumunda olup davacının abone yapılması gerektiği, davacı henüz abone olmadığından borcunun da olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, yanlar arasındaki çekişmenin men'ine, davacının elektrik abonesi yapılmasına ve davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre,...

                  Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu