sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir....
Sorunlardan birincisi, davalı-karşı davacı kadının davasında verilen boşanma kararı temyiz edilmemesi nedeniyle boşanma hükmü kesinleşmiş olduğundan, boşanma davası konusuz kalmış olmakla, davacı-karşı davalının bir daha boşanma davası açamayacak duruma gelmesidir. Diğer bir sorun ise, davacı-karşı davalı erkeğin bir an için zina nedeniyle yeni bir dava açabilme hakkının bulunduğu düşünülse bile, zina davası için öngörülen 6 aylık hak düşürücü sürenin (TMK m.161/2) geçip geçmediği tartışmasının gündeme gelecek olmasıdır. Bu sorunlar nedeniyle, davacı-karşı davalı açısından, karşı tarafa kusur isnat edebilme, savunma yapabilme ve hukuki dinlenilme (HMK m.27) haklarının elinden alınması gündeme gelmektedir. Diğer bir anlatımla, davacı-karşı davalının usule uygun olarak kullanmış olduğu ıslah hakkının kabul edilmemesi, böylesine ağır hak ihlali ve karmaşık sorunların doğmasına neden olacaktır....
Somut olayda davacı kadın tarafından erkek eş aleyhine zina nedenine dayalı boşanma davası açılmış mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek "Başka bir kadınla birlikte yaşayarak davacı kadını aldattığı" gerekçesiyle tamamen kusurlu bulunmuş, kısa kararda tarafların TMK 161. maddesi gereğince zina nedeniyle boşanmalarına karar verilmiş olduğu halde, "Gerekçeli kararın hüküm kısmında tarafların TMK 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına" şeklinde hüküm kurulmasının maddi hata niteliğinde olduğu anlaşılmamaktadır. O halde davacı vekilinin 22.07.2019 tarihli talep dilekçesi bu kapsamda değerlendirilerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304/1. maddesinde düzenlenen usul işlemleri yerine getirildikten sonra talep konusunda karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar zina iddiasıyla dava açılmışsa da zina iddiasının ispatlanamadığı, bizzat tarafların çocuklarının annelerinin başka bir erkekle görüştüğünü ifade ettikleri, bunun da telefon kayıtları whatsapp yazışmalarıyla ispatlandığı, her ne kadar zina ispatlanamadıysa da evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının başkası ile görüştüğü, duygusal ilişkiye girdiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı kadının başkası ile görüşmesi sebebiyle evlilik birliği davalı kadının kusurlu hareketleriyle temelinden sarsıldığı gerekçesi ile zina sebebiyle açılan davanın reddine, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 5.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçekçi olmadığını, karşı tarafın sürekli huzursuzluk çıkardığını, müvekkilini darp ettiğini, boşanmayı gerektirir bir neden olmaması nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmesini istemiştir....
Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece zina iddiasının ispat edilememesi nedeniyle reddine, her iki tarafın birbirine kaşı güven sarsıcı davranışları olduğu, sadakat yükümlülüklerini ihlal ettikleri, karşılıklı olarak hakaret ve küfür ettikleri belirtilerek eşit kusurlu olmaları nedeniyle boşanma ve nafaka kararı verildiğini, maddi ve manevi tazminat talebinin reddedildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, dosyaya sunmuş oldukları mesaj çıktılarının incelendiğinde davalının dava dışı Türkan isimli bayan ile zina yaptığının sabit olduğunu, mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, dosyada dinlenen tanıkların müvekkilinin eşine yönelik olarak herhangi bir hakaret ya da küfür ettiğine dair beyanda bulunmadıklarını, davalı tarafın tam kusurlu olduğunu, mahkemece öncelikle zina nedeniyle boşanma kararı verilmesi gerektiğini, olmadığı takdirde evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verilmesini, nafaka, maddi, manevi tazminat istemlerinin...
Ayrıca, dava katkı payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin olup, 743 sayılı TKM'de, 01.01.2002 tarihinde yürülüğe giren 4721 sayılı Yasa'nın 236/2 maddesinin karşılığı bulunmadığından katkı payı alacağı yönünden zina sebebine dayanarak davacının katkı payı alacağında indirim yapılması doğru değildir. Diğer yandan, TMK'nin 236/2. maddesi, her şeyden önce boşanmanın zina nedeniyle açılmış olması ve bu nedenle boşanmaya karar verilmiş olması halinde uygulanabilecektir. O halde, mahkemece, iddia ve savunma kapsamında tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve uygulama ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Zina olayının mevcut sayılabilmesi için en önemli koşul, cinsel ilişkinin varlığının kesin veya güçlü karineyle kanıtlanmış olmasıdır. Cinsel birleşme olmayan, salt sevgi ve muhabbet ifade eden hareketler sadakatsizlik oluştursa bile zina kavramına girmez....
Hukuk Dairesi tarafından verilen 11.12.2019 tarihli kararla kadının ıslah ile terditli hale getirdiği davasında “...Davacının kısmen ıslah talebinde bulunması nedeniyle hak düşürücü sürenin dava tarihinden itibaren başlatılamayacağı, ıslah tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçtiği dikkate alınarak zina nedenine dayalı boşanma davasının reddine ilişkin gerekçenin bu şekilde düzeltildiği..” belirtilerek davacı kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı kadın 09.03.2015 tarihinde evlilik birliğinin temelinde sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, 06.06.2016 tarihli usule uygun ıslah dilekçesi ile davasını terditli hale getirerek; tarafların zina (TMK m. l61) olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki nedenine dayalı olarak boşanmaları talebinde bulunmuştur....
Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur. Bu durumda davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen eşler arasındaki "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüklerine aykırı davrandığından bahisle zina yapan kendi eşi hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine dayanarak "zina" nedeniyle boşanma davası açabilir ve aynı yasanın 174/2 maddesine göre de manevi tazminat isteyebilir....