Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi tarafından verilen 11.12.2019 tarihli kararla kadının ıslah ile terditli hale getirdiği davasında “...Davacının kısmen ıslah talebinde bulunması nedeniyle hak düşürücü sürenin dava tarihinden itibaren başlatılamayacağı, ıslah tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçtiği dikkate alınarak zina nedenine dayalı boşanma davasının reddine ilişkin gerekçenin bu şekilde düzeltildiği..” belirtilerek davacı kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı kadın 09.03.2015 tarihinde evlilik birliğinin temelinde sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, 06.06.2016 tarihli usule uygun ıslah dilekçesi ile davasını terditli hale getirerek; tarafların zina (TMK m. l61) olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki nedenine dayalı olarak boşanmaları talebinde bulunmuştur....

    Temyiz edilen yerel mahkeme kararında, tarafların kusurlu davranışları belirtilerek erkeğin ağır kusurlu olduğu ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden oldukları belirtilmiş, ve zina eylemi dolayısıyla davacının affettiğine dair bir durum olmadığından zina sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş olup, zina nedeniyle davanın kabulünde hangi delillerin üstün tutulduğu, hangi vakanın kabul edildiğine dair gerekçe yer almadığı gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yönelik gerekçeye yer verilerek çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle kendi içinde çelişkili ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir....

      Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur. Bu durumda davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen eşler arasındaki "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüklerine aykırı davrandığından bahisle zina yapan kendi eşi hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine dayanarak "zina" nedeniyle boşanma davası açabilir ve aynı yasanın 174/... maddesine göre de manevi tazminat isteyebilir....

        Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur. Bu durumda davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen eşler arasındaki "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüklerine aykırı davrandığından bahisle zina yapan kendi eşi hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine dayanarak "zina" nedeniyle boşanma davası açabilir ve aynı yasanın 174/2 maddesine göre de manevi tazminat isteyebilir....

          Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur. Bu durumda davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen eşler arasındaki "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüklerine aykırı davrandığından bahisle zina yapan kendi eşi hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine dayanarak "zina" nedeniyle boşanma davası açabilir ve aynı yasanın 174/2 maddesine göre de manevi tazminat isteyebilir....

            Davalı ile davacının eşi arasındaki duygusal ve cinsel ilişki, davacı yönünden Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedeni olarak kabul edilen "zina" fiilini oluşturur. Bu durumda davacı, Türk Medeni Kanunu'nun 185. maddesinde düzenlenen eşler arasındaki "birlikte yaşamak ve sadık kalmak" yükümlülüklerine aykırı davrandığından bahisle zina yapan kendi eşi hakkında Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesine dayanarak "zina" nedeniyle boşanma davası açabilir ve aynı yasanın 174/2 maddesine göre de manevi tazminat isteyebilir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından özel boşanma sebeplerinden zina hukuki sebebine (TMK m. 161) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuksal sebebine dayanılarak boşanma isteminde bulunulmuş, mahkemece, TMK 161. madde kapsamında yapılan değerlendirmede, davacı kadının zina eyleminden haberdar olduğu ve zina eylemini bilmesine rağmen evlilik birliğini devam ettirdiği, davacı kadının, davalı erkeğin eylemini affettiği ya da hoşgörü ile karşıladığı, bu nedenle erkeğe kusur yüklenemeyeceği, zina eyleminin temadi ettiğine dair bir delilin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, TMK 166/1 maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede ise davacı kadının iddiasını ispatlar delil bulunmadığı gerekçesiyle...

                Dairemizin iade kararı sonrası zina nedeniyle boşanma davasının kabulü yönünden davalı erkek vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu nedeniyle yapılan incelemede; Davalı erkek vekilinin ise zina nedeniyle boşanma hükmüne yönelik istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesinin önceki hükmünden sonra istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olması bu nedenle istinaf başvurusunun kesin hükme yönelik olması nedeniyle bu hususta davalı erkek vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının reddine ilişkin verilen kararda davacı kadın vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu nedeniyle yapılan istinaf incelemesinde; Dairemizce daha önce verilen kararda da belirtildiği üzere; davacı kadın vekilinin zina nedeniyle boşanma davasının kabulüne ilişkin hüküm taraflarca istinaf edilmediğinden kesinleşmiştir....

                Davacı erkek vekili, davalının müvekkili yurtdışındayken çocuklarıyla birlikte evi terk ettiğini, davalının müvekkilini aldattığını, zina yaptığını, davalının halen başka bir erkekle birlikte yaşadığını, boşanma davasının devam ettiğini, zina nedeniyle davalının katılma alacağı ve diğer alacak haklarında payının verilmemesi gerektiğini belirterek, davalı ile müvekkili arasında evlilik süresince devam eden mal rejiminin tasfiye edilerek zina nedeniyle tam kusurlu davalının evlilik süresince devam eden edinilmiş mallara katılma alacağının ortadan kaldırılmasına müvekkilinin edinilen malları üzerindeki alacak hakkının tümüyle sona erdirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. 2. Davacı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde; tarafların Türk vatandaşı olduğunu, Türkiye'deki boşanma davasının önce açıldığını, Türk hukukunun uygulanması gerektiğini beyan etmiştir. II....

                  Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile usulüne uygun verilen ara karara rağmen davalı tanıkları, ... ve ...' ın açık adreslerinin bildirilmemesi nedeniyle bu tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, zina sebebine dayanan boşanma davalarında, yasada öngörülen hak düşürücü süre, süre gelen eylemlerde, son eylemin bittiği tarihten itibaren başlayacağı, davacı kadının zina eylemini 2017 yılı Nisan ayında öğrendiği tanıklarca ifade edildiğine göre, hak düşürücü sürenin sona erdiğinden söz edilemeyeceği, hal böyle olunca, davanın süresinde açıldığının ve davalı erkeğin zina eyleminin gerçekleştirdiği sabit olmakla davanın kabulüne karar verilmesi ve kadın lehine koşulları oluştuğu için 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesi gereğince maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, bununla birlikte tazminatların miktarları, kusur durumu ve tarafların ekonomik durumları...

                    UYAP Entegrasyonu