Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Sayılan bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin bir ölçü teşkil etmez. İşçinin, işverenin belirlediği koşullarda çalışırken, kendi yaratıcı gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bu bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kar ve zarara katılıp katılmaması, girimcinin sahip olduğu karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir....

    İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Sayılan bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin bir ölçü teşkil etmez. İşçinin, işverenin belirlediği şartlarda çalışırken, kendi fikri gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bu bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kar ve zarara katılıp katılmaması, girimcinin sahip olduğu karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir....

      KARŞI OY Dava, davacının 24.3.2000 tarihinde davalı işverene ait işyerinde çalışırken geçirdiği zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tespiti, birleştirilen dava ise davacının uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece iş kazasının tespiti davasının konusu kalmadığından SGK ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... aleyhine masraf ve avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, bir miktar manevi tazminatın davalı işverenden tahsiline karar verilmiştir....

        vekili Avukat ... tarafından, davacı-birleşen dosyada davalılar ... ve diğeri aleyhine 25/09/2012 gününde verilen dilekçe ile adli yardım talepli olarak maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; adli yardım talebinin kabulü ile asıl davanın ve birleşen davanın reddine dair verilen 10/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Asıl dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Birleşen dava kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-birleşen dosya davalıları ve davalı-birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmiştir....

          Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. 506 sayılı Yasanın 4. maddesinde de, “işveren; ...sigortalıları çalıştıran ... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, olayın iş kazası olduğuna yönelik davalar, sonuç itibariyle, sigortalı ile işveren arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisi olduğuna yönelik tespit hükmünü de içerdiğinden, işverenin hak alanını ilgilendirmekte ve husumetin işverene yöneltilmesi gerekmektedir....

            Öncelikle davacının davalı işverene verdiği istifa dilekçesinde hiçbir şekilde ödenmemiş fazla mesaiden bahsedilmediği gibi başkaca haklı bir nedende gösterilmemiştir. Bir başka ifadeyle davacı istifasını herhangi bir nedene dayandırmamıştır. Diğer taraftan davacının istifa dilekçesi ile birlikte davalı işverene önel verdiği istifa dilekçesinin önel sonunda işleme konmasını talep ettiği de görülmektedir. Davacı işçinin davalı işverene ihbar öneli vererek istifa etmesi de işçinin feshinde haklı nedene dayanmadığının kanıtıdır. İstifadan yaklaşık 1 yıl sonra dava dilekçesi ile birlikte istifa nedeninin ödenmemiş fazla mesai alacağı olduğunun söylenmesi fesih nedeni ile bağlılık ilkesi gereğince kabul edilemez. Açıklanan nedenle davacının şartları bulunmayan kıdem tazminatının reddi yerine kabulü hatalıdır....

              Mahkemece davanın reddine (Her ne kadar davacı dava konusu olayda 01/09/2011 günü davalı şirkette şoför olarak çalışırken yolculardan birinin saldırısna maruz kalarak diz kapağının kırılması şekilnde ki olayın iş kasası olduğu iddia edilse de, mahkememiz kusur konusunrda ki bilirkişi mütalaasının görüşünün aksine bu olayda davalı şirketin herhangi bir k usurunun olmadığını, asayiş ve güvenlik ve emniyet konusunda şe hirlerde iş içleri bakanlığına bağlı emniyet güçlerinin yetkili ve sorumlu olduğunu pratik olarak işverenlerin her çalışanın yanına saldırıya uğramaması için ayrıca özel güvenlik görevlisi tayin etmesinin imkansız olduğu, olayın bir iş kazası olmadığının, asayiş meselesi olduğunu, davacının bu yaralanmadan dolayı müracaatının dizini kıran kendine darbe uygulayan insana karşı tevcih etmesi gerektiği gerekçesiyle) karar verilmiştir....

                Dava; ölümlü iş kazası sonrası oluşan maddi ve manevi zararın tazmini talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle kazanın inşaat işyerinde çalışırken merdiven kenarlarında boşluktan düşmeyi önleyecek korkulukların yapılmamış olması, iç kısımların yeterin aydınlatılmaması, işveren tarafından etkin kontrol ve gözetim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle merdiven boşluğuna düşme sonucunda meydana geldiği, davalı iddiasının tamamen soyut olup, herhangi bir delil ile doğrulanmadığının anlaşılmasına göre. usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                düzenlemesi ile işverene olayın niteliğine göre 6 işgünü ve en fazla 1 yıllık süreler tanımıştır. Davacı çalışanın davalı şirkette 23.07.2018- 01.11.2019 tarihleri arasında 1 yıldan fazla çalıştığı, Güvenlik Görevlisi olarak istihdam edildiği sabittir....

                Yerel mahkemece; " Davacı TSMF’nin selefi Banka Çalışanlarının yol açtığı zararın mudilere kusurlu olarak temerrüde düşülerek ödenmiş olması sebebiyle munzam zarara dayanmakta olup, munzam zararın, BK-44/1 gereği davacının kusuru ile artan borç miktarı kapsamında kalması, munzam zararın Yargıtay ve donkrin tarafından borçlunun temerrütte kusuru ile oluşan zarar olarak tarif edilmesi, hatta Yüksek Yargıtay’ın munzam zararın asıl borçtan bağımsız bir tazmin borcu sayılmasına dair yerleşik içtihatları da düşünüldüğünde, munzam zarar konusunda, davalılar bakımından illiyet bağının kesildiği, davalıların dava konusu zarar dolayısıyla bir sorumluluklarının bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davalıların bankaya verdiği zararla ilgili başlatılan icra takip dosyalarının, ticaret mahkemelerinde munzam zararla ilgili açılan ve kesinleşen dava dosyalarının celbedilmediği, ayrıca davalılar hakkında açılan idari soruşturma ve ceza davası sebebiyle davacı tarafın oluşan...

                UYAP Entegrasyonu