Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı ve davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava; ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakasının tahsili istemi ile ziynet eşyaların aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297.maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır....
olarak takılan 2 adet bileziği aldığını ve bozdurduğunu, taraflar boşandığında ise müvekkile iade edilmediğini, müvekkilin müşterek haneden ayrılışı gece 21:00 civarında olduğunu, davalının müvekkili tehditle ve darpla evden kovduğunu, müvekkilin üzerinde sadece pijamalarla haneden ayrıldığını, kıyafet, ayakkabı vb. özel eşyalarını dahi alamadan müşterek haneden ayrıldığını ve bir daha da dönmediğini, müvekkile verilen ziynet eşyalara ilişkin fotoğrafların mevcut olduğunu, ve dosyaya delil olarak sunulduğunu, ziynet eşyalarının bozdurularak davalının ev aldığı yani evlilik birliği içerisinde ziynet eşyalarının tamamının davalı tarafından bozdurulduğunu da tanık beyanları ile ispat edeceklerini, arz ve izah edilen nedenlerle, davalarının kabulü ile, ileri de miktarı aktırılmak üzere 5.000,00 TL tazminatın (kişisel eşya bedeli) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, dava masrafları ve ücreti vekalenin davalıya yüklenmesine karar...
olarak takılan 2 adet bileziği aldığını ve bozdurduğunu, taraflar boşandığında ise müvekkile iade edilmediğini, müvekkilin müşterek haneden ayrılışı gece 21:00 civarında olduğunu, davalının müvekkili tehditle ve darpla evden kovduğunu, müvekkilin üzerinde sadece pijamalarla haneden ayrıldığını, kıyafet, ayakkabı vb. özel eşyalarını dahi alamadan müşterek haneden ayrıldığını ve bir daha da dönmediğini, müvekkile verilen ziynet eşyalara ilişkin fotoğrafların mevcut olduğunu, ve dosyaya delil olarak sunulduğunu, ziynet eşyalarının bozdurularak davalının ev aldığı yani evlilik birliği içerisinde ziynet eşyalarının tamamının davalı tarafından bozdurulduğunu da tanık beyanları ile ispat edeceklerini, arz ve izah edilen nedenlerle, davalarının kabulü ile, ileri de miktarı aktırılmak üzere 5.000,00 TL tazminatın (kişisel eşya bedeli) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, dava masrafları ve ücreti vekalenin davalıya yüklenmesine karar...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel eşyanın iadesi K A R A R Davacı ... vekili, dava dilekçesinde nitelikleri yazılı ev eşyaları ile vekil edenine ait kişisel eşyaların evlilik birliği içerisinde edinildiğini ve davalı eş ... tarafından izinsiz olarak götürüldüğünü açıklayarak eşyaların bedellerinin yarısının davalıdan tahsili isteğinde bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2009 tarihli kararı gereğince Yüksek Yargıtay (6.) Hukuk Dairesine ait olmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 17.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 2002 yılında evlendiğini, "Çeyiz Teslim Senedi" başlıklı belgede sayılan ev ve ziynet eşyalarını babasının düğün hediyesi olarak 02.10.2002 tarihinde davalıya teslim ettiğini, ayrıca yıllarca el işi yapıp satarak müşterek ev için eşyalar satın aldığını, müşterek çocuğun doğumunda ve sünnetinde davetlilerin taktıkları altınlar ile biriktirdiği paraların davalı tarafça elinden zorla alındığını, müşterek haneden ayrılırken hiçbir kişisel eşyasını yanına alamadığını, çeyiz senedinde yazılı ziynet ve eşyaların davalıda kaldığını, can güvenliği tehlikesi altında çocuğu...
Kural olarak düğün sırasında takılan ve kadına özgü olan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür....
Somut olayda, varlığı ispatlanan tel bilezik ve işlenmiş bilezikler kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ancak varlığı ispatlanan gremse, reşat, tam, yarım, çeyrek, gram altınlar ise kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olmayıp, hangi eşe ait olduğu ispat edilememesi halinde onların eşlerin paylı mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekir....
Sayılı dosyanın 13/07/2020 Tarihli celsesinde davacı vekili; " Her ne kadar dilekçemizde neticeyi talep kısmında yazmasak ise de dava dilekçemizin tamamında ziynet alacağı, çeyiz alacağı ve katkı ve katılma alacağı talebimizin olduğu açıktır, süre talebim yoktur." şeklinde talep sonucunu açıklamış ve ilk derece mahkemesinin ziynet eşyası talebine ilişkin verilen tefrik kararı üzerine işbu esasa kaydedilmiştir. Davacı vekili işbu dosyaya sunmuş olduğu 03/11/2020 tarihli beyan dilekçesi ile ziynet eşyasına ilişkin dava değerinin 1.000 TL olduğunu bildirmiş ve bildirilen dava değeri üzerinden harç ikmali yapılmıştır. Davalı tarafın cevap dilekçesinde özetle; tarafların 25/09/2011 yılında evlendiklerini, sonrasında Kayseri 1....
Mahkemece; "Açılan dava, Ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden yapılan değerlendirmede; Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir. Davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve geri verilmek suretiyle davalı kocasına verdiğini ispat etmek zorundadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel Eşyanın İadesi KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık boşanmadan bağımsız olarak sonuçlandırılan karı-koca arasındaki ziynet ve eşyaların aynen teslimi, bu talep kabul edilmediği takdirde ise bedelinin iadesi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 29.01.2007 tarihli kararı gereğince, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (6.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 07.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....