Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, eşi olan davalı tarafından müşterek evden kovulduğunu, ancak davalının müvekkiline ait 10 adet bilezik, küpe ve yüzükten oluşan ziynet eşyalarına el koyduğunu, ayrıca müvekkiline ait çeyiz eşyalarının da müşterek evde kaldığını ileri sürerek; ziynet eşyalarının bedeli olan 8.000 TL ile çeyiz eşyalarının bedeli olan 7.000 TL nin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 12.06.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de ziynet eşyası yönünden talebini 16.335 TL ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müşterek evden ayrılırken ziynet eşyalarını götürdüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 16.02.2012 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulü ile ziynet eşyalarının bedeli olan 4.947 TL ile çeyiz eşyalarının bedeli olan 2.700 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacı vekilinin ziynet eşyalarına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili dava dilekçesinde, çeyiz eşyaları ile davacıya düğünde takılan ziynet eşyalarının iade edilmediğini belirterek 23 kalem halinde belirtilen çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi yada bedelinin tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında dava dilekçesinin 14,15 ve 16. Sırasında kayıtlı (190 adet çeyrek altın, 4 adet 50 lik altın, 9 adet yarım altın) altınların, 21. sırasında (4 adet hediyelik bilezik) ve 22....
DOSYANIN GEÇİRDİĞİ SAFAHAT: Davacı tarafça mal rejiminin tasfiyesi ile ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davası birlikte açılarak Ankara 9. Aile Mahkemesi'nin 2013/1394 E numarasına kaydedilmiş, yargılamanın 07/04/2014 tarihli celsesinde ise "ev eşyası, ziynet ve çeyiz eşyalarına ilişkin davanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına" dair ara karar kurulmuştur. Yapılan tefrik işlemi sonrasında, ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davası Ankara 9. Aile Mahkemesi'nin 2015/1538 E numarasına kaydedilmiş olup, iş bu dosya kapsamında ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davasına yönelik olarak istinaf istemi doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi yapılmıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; "......
aynen iadesini, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydıyla, ziynet ve çeyiz eşyalarının dava tarihindeki rayiç bedelinin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir....
Dava; öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde ise bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır....
Buna göre, öncelikle, ziynet eşyalarının varlığının, sonrasında da ziynet eşyalarının davalıya verildiği iddiasının ispatı davacı kadına, bu ziynet eşyalarının davalı kocaya iade edilmemek üzere verildiğinin, davacı kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususunun ispatı ise davalı kocaya aittir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tanık beyanları ve düğün görüntülerine göre ziynet eşyalarının varlığı sabit olup, öncelikle mahkemece ziynet eşyalarının davalı kocaya verilip verilmediğine yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, gerekçede de bu hususta bir değerlendirmede bulunulmamıştır....
Davacı vekili dilekçesinde kişisel mal niteliğinde 3 adet mehir bedeli olarak 1 adet olmak üzere toplam 4 adet bileziğin davalıya verildiğini, davalının ziynet eşyalarını iade etmediğini öne sürerek talepte bulunmuştur. Mahkemece ziynet eşyalarının dava tarihindeki değeri esas alınarak iadeye esas bedelin belirlenmesi gerekirken, ziynet eşyalarının verildiği tarihteki değerlerinin esas alınması ve yazılı şekilde aynen, olmadığı takdirde kararda yazılı bedelin davalıdan alınmasına karar verilmesi hatalı olmuştur. .//.. O halde; temyiz edenin sıfatı dikkate alınarak ziynet eşyalarının dava tarihindeki değerleri dikkate alınarak aynen iadesinin mümkün olmaması halinde davalıdan alınacak ziynet bedelinin tespit edilmesi, ondan sonra ziynet eşyaları hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir....
Davalı, davanın öncelikle zaman aşımı nedeni ile reddi gerektiğini, davaya konu mehir senedinde yazılı ziynet eşyaları dışındaki diğer eşyaların aynen muhafaza edildiğini ve bu eşyaları teslime hazır olduklarını, davacıya defalarca kez bu eşyaları almasını söyldeiğini ancak davacının teslim almadığını, tarafların yıllar önce (2007 yıılında) yurt dışında boşandıklarını, uzun yıllar sonra böyle bir dava açılmasının kötü niyet taşıdığını, 1989 yılında yapılan bir evlilikte alınan ziynet eşyalarının bugün hala var olduğunu iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını dava konusu ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde davacıya teslim edildiğini ve ayrıldıktan sonra davacının bu eşyaları ne yaptığını bilmediğini, ziynet eşyalarının kendisine ya da annesinde bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, çeyiz eşyaları yönünden yapılan değerlendirmede; çeyiz senedinde belirtilen ziynet eşyaları haricindeki ev eşyalarının tarafların ...'...
Dava, ziynet alacağı davası niteliğindedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurularak, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacı tarafça "davacının müşterek konuttan ayrılarak ailesinin evine yerleşmek durumunda kaldığı, yanına kıyafetlerini dahi alamadığı, ziynet eşyalarının evde kaldığı" iddia edilerek aynen iadesine, mümkün olmazsa bedeline hükmedilmesinin talep edildiği, davalı tarafça ise "ziynet eşyalarının düğünden sonra davacının kuyumcu olan babasının kasasına konulduğunun ve davacının geride ziynet eşyası bırakmadığının" iddia edildiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu uyarınca tespit edilen ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerlerinin belirlendiği ve taraf tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır....
Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Somut olayda, davacı taraf ziynet eşyalarının evlilik birliği içerisinde davalı tarafından bozdurularak harcandığını, davacıya tekrar iade edilmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise altınların hiçbir zaman davacıdan alınmadığını savunmuştur. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları; ziynet eşyalarının, davalı ...'ye ait şirkete araba alınması amacıyla bozdurulduğu ve davalı ...'ın altınları kendisinin aldığını telefonda söylediği şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Ziynetlerin bozdurularak alındığı iddia edilen 2010 model ...tipi araç için davalı ... adına 31.12.2009 tarihli 20.000 TL tutarında 36 ay taksitli banka kredisi kullanıldığı, 07.01.2010 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır....