"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, boşanma dosyasından tefrik edilen karşı dava dilekçesi ile; davalının davacıya düğün sırasında takılan ziynet eşyalarını iade etmediğini, bu ziynetlerin davalının abisinin ihtiyaçları için satılıp bir daha geri verilmediğini, ziynet eşyalarının bedellerinin 24.975,00 TL olduğunu, ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu nedenle davalı kendilerine teslim edilen ziynet eşyalarının davalıya iade edildiğini kanıtlayamamıştır. Bu itibarla ziynet eşyalarının davalıda kaldığının davacı tarafından kanıtlanamadığına ilişkin mahkemenin gerekçesi isabetli değildir. Öte yandan, ziynet eşyalarının davalıda kaldığı kabul edilse dahi bu eşyaların davalının babasına verildiği, davalıya verildiği kabul edilse dahi davalının tedavisi için verildiği bunun da davacının ahlaki bir görevi olduğundan, iadesinin talep edilemeyeceğine ilişkin mahkemenin gerekçesi de yasal değildir. Davacı, ziynet eşyalarının davalıya verildiğini kanıtladığına göre, ziynet eşyalarının iade edildiğini veya iade edilmemek üzere rızası ile verildiğini davalı kanıtlamak zorundadır. Davalı tarafından da bu husus kanıtlanmadığına göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru değilir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesiyle düğünde takılan ziynet eşyalarının ve takı parasının erkek tarafından alındığını, ancak kendisine iade edilmediği belirterek, bu ziynetlerin bedelini ve takı parasının ödenmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı erkek ise cevap dilekçesinde ziynet eşyalarını davacı-davalı kadının giderken yanında götürdüğünü, 3.000 TL - 4.000 TL civarında takı parasının ise evlilik birliği giderleri için harcandığını beyan etmiştir. Mahkemece ziynet alacağı davası kısmen kabul edilerek takı parası dışında kalan ziynet eşyalarının bedelinin kadına verilmesine hükmedilmiştir. Ziynet eşyalarının davalı-karşı davacı erkek tarafından alındığı konusundaki ispat yükü davacı-karşı davalı kadındadır. Dosya kapsamında davacı-karşı davalı kadının kabul edilen ziynet eşyalarına yönelik iddiasını kanıtlamaya elverişli herhangi bir delil bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ziynet eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; düğünde takılan ziynet eşyalarının evlilik birliğinin devamı sırasında davalı tarafından rızası dışında bozdurulup harcandığını ve müvekkiline iade edilmediğini ileri sürerek, ziynet eşyalarının aynen iadesine, bu mümkün olmadığı taktirde faizi ile birlikte bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ziynet eşyalarının bir kısmını düğün borçları için bozdurup harcamış ise de geri iade ettiğini bu sebeple davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden boşanma, tazminat taleplerinin reddi, ziynet eşyalarının iadesine hükmedilerek kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438-7)....
Davalı ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiğini yasal delillerle kanıtlamak yükümü altındadır. Davalının ziynet eşyalarını davacıya iade ettiğini 6100 sayılı HMK.'nun 201.maddesine (HUMK. Md.290) göre yazılı belgeyle kanıtlaması gerekir. Davalı tarafından yazılı belge sunulamadığından, davalıya, ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiği, davacı tarafından eşyaların götürüldüğü konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29/05/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; davaya konu ziynet eşyalarının tarafların birliktelikleri sırasında ortak ihtiyaçları için bozdurulduğu, davacının bu ziynet eşyalarını geri almak üzere davalıya verdiğini ispatlayamadığı kabul edilmiş, davalı tarafça hüküm iş bu gerekçe yönünden temyiz edilmemiştir. O halde; davaya konu ziynet eşyalarının evlilik birliği içerisinde tarafların ortak ihtiyaçları için bozdurulduğu hususu uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmış, ispat yükü yer değiştirmiştir. Davalı artık, ziynet eşyalarının davacı tarafından iade edilmemek üzere verildiğinin ispat yükü altındadır. Hal böyle olunca, mahkemece; ispat yükünün davalı tarafta olduğu gözetilerek, toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi ve karar yerinde tartışılması suretiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle ispat yükünün davacıda olduğu ve iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/2 esas, 2012/67 sayılı dosyasında tapu iptal tescil davası açıldığı, bu davada davacının taşınmazın alımı esnasında ziynet eşyalarının bedelini verdiğini ve geri alamadığını ileri sürmediği, mahkemece davanın kabulüne karar verilerek davacının üzerine kayıtlı olan dava konusu taşınmazın tapusunun iptaline karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.Şu durumda, yukarıda anılan kanun hükmü gereği, ispat yükü davacıya ait olmasına rağmen davacı dosyadaki mevcut delillere göre taşınmazın alımı sırasında ziynet eşyalarını taşınmazın alımı için verdiğini ve bedelini geri alamadığını ispat edememiştir. İspatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken ispat yükünün davalılarda olduğu benimsenerek yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir....
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; ziynet eşyalarının davalılarda kaldığı ve evden zorla atıldığı iddiasının iftira olduğunu, davacının kendi rızası ile evdeki tüm eşyalarını da alarak evden ayrıldığını, ziynet eşyalarının hiçbirinin davalılara verilmediğini, davacının üstünde taşıdığını, çeyiz eşyalarının ise istendiği takdirde iade edileceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyizi üzerine; Dairemizin 17.09.2013 tarih 2013/10568 E.-12800 K. sayılı ilamı ile; '' Somut olayda davacı kadın, ziynet eşyalarının tümünün (çeyiz senedinde bulunanlar ve düğünde takılanlar) düğünden 1 hafta sonra davalılarca düğün borçları için alındığını ve geri verilmediğini ileri sürmüş olup, bu husustaki iddiasını ispat yükü davacıdadır. Olayda her iki taraf tanıkları birbiriyle çelişkili beyanlarda bulunmuştur....
Somut olayda davacı kadın, ziynet eşyalarının tümünün (çeyiz senedinde bulunanlar ve düğünde takılanlar) düğünden ... hafta sonra davalılarca düğün borçları için alındığını ve geri verilmediğini ileri sürmüş olup, bu husustaki iddiasını ispat yükü davacıdadır. Olayda her iki taraf tanıkları birbiriyle çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Bununla birlikte davacı, dava dilekçesinde “vs. tüm deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan; davacıya, ziynet eşyalarının tümünün düğün borçlarının ödemesi için elinden alındığı konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....