Mahkemece, davaya konu ziynet eşyalarının 06.07.2010 tarihinde davacının babası ... tarafından davalı ...'ın babası olan diğer davalı ...'e tutanakla teslim edildiği, ziynet eşyalarının davalı yana iade edilmesinden davacının haberinin olmamasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, davacının altınların rıza dışında elinden alındığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, red kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yerleşmiş ... kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Yasada aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (M.Y.md....). ....
Bu kapsamda hakimin davacıya işin niteliğine uygun kesin süre vermek suretiyle istediği ziynet eşyalarının nelerden ibaret olduğunu, cinsini, adedini, ayarını ve ağırlıklarını açıklattırması, taraf delillerinin bu çerçevede değerlendirilmesi, istek miktarının aşılamayacağı hususu da dikkate alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.11.2016 (Çrş.)...
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir....
Mahkeme ilk kararında ziynet alacağı davasının kabulüne karar vermiş hükmün taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 25.05.2017 tarihli kararı ile "... mahkemece, dosyanın kuyumcu bilirkişiye tevdii ile, talep edilen ziynet eşyalarının gram, ayar ve niteliklerinin göz önüne alınarak, dosyada mevcut CD ve fotoğraflar incelenmek sureti ile, davacının talep ettiği ziynet eşyalarının, incelenen resim ve CD'lerde hangilerinin mevcut olup olmadığı tek tek yazılarak, buna göre davacıya takılan ziynetlerin hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir...” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş bu kez de; ziynetlerin davalı tarafta kaldığına ilişkin iddialarını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olayda; her ne kadar mahkemece tarafların düğün anında çektirdikleri fotoğrafta davacının her iki kolunda da sayısı tam tespit edilemeyen birden çok bilezik ve bileklik olduğu, bu şekilde davacıya ait ziynet eşyalarının bulunduğunun anlaşıldığı, tanık ifadelerinde davacıya takı takıldığının tespit edildiği, davacının ziynetlerini davalıya koşulsuz olarak bağışladığına dair herhangi bir belge ibraz edilmediği ve davacıya ait ziynetlerin davalı tarafından kullanıldığı kanaatine varılarak ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya kapsamında alınan tüm tanık beyanları birarada değerlendirildiğinde davacının ziynet eşyalarına yönelik talebi bakımından tüm ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ispat edemediği, ancak, davalı tanıklarından davalının kardeşi olan ...’ün’’... ziynet eşyalarının bir kısmının bozdurulup araç alındığı,bir kısmının ise davacının kendisinde kaldığı, hatta araç alındıktan baya bir süre sonra seti yine davacının boynunda gördüğü...’...
Olağan olan kadına özgü ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır. Davacı, davaya konu ettiği ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını davalının annesinin kasasında tutulduğunu ve geri verilmediğini ifade etmiş; davalı ise cevap dilekçesinde altınların davacıda bulunduğunu, davalının altınları gizli olarak bozdurduğunu ileri sürmüştür. Borçlar hukuku genel hükümleri uyarınca; asıl olan borçlunun aldığı şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kuralıdır....
O halde mahkemece, kadının ailesinin, sadece kendileri tarafından takılan ziynet eşyasının kadına teslim edildiğine ilişkin beyanları da dikkate alınarak, kadının ziynet eşyasının ne kadarının kendisine teslim edildiği yönünde beyanının alınması ve dosya içerisinde bulunan tarafların düğünlerine ilişkin cd ve fotoğraflar incelenerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle kadına teslim edilen ziynet eşyalarının belirlenmesi ve geri kalan ziynet eşyalarının kadına iade edilmek üzere davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesinin ziynet alacağına ilişkin ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden ...'...
müvekkileye ait ziynet eşyaları ile davalı yanında kalan ev ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının kanıtlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6). Davacı-davalı kadın, talep ettiği ziynet eşyalarının davalı-davacı erkek tarafından geri ödeneceği şartıyla alınarak bozdurulduğunu ileri sürmüş, davalı-davacı erkek ise, ziynetlerin davacı-davalı kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Mahkemece fotoğraflarda görünen miktarda ziynetlerin kabul edildiği belirtilmiştir....
O halde, çeyiz senedinde yazılı çeyiz ve ziynet eşyalarının davalıya teslim edildiği hususu tarafları bağlamakta olup, bu durumda davalı çeyiz ve ziynet eşyalarını davacıya geri verdiğini kanıtlaması gerekir. Oysa davalı, senette yazıldığı gibi, çeyiz ve ziynet eşyalarını davacıya teslim ettiğini yazılı bir belge ile kanıtlayamamıştır. Davalı taraf çeyiz senedinde yazılı eşyaların hiçbir zaman alınmadığını, müşterek haneye getirilmediğini belirtmiş, davacıya düğünde 8 adet bilezik, 1 yüzük, 1 adet saat takıldığını, bunlarıda davacının giderken götürdüğünü beyan etmiştir. Davalı senette yazılı ziynet eşyalarını davacıya teslim ettiğini ispatlayamamış, aksine bunların hiç alınmadığını, davacıya sadece düğünde takılan ziynetlerin neler olduğunu belirtmiştir....