DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : İşbu nişan hediyelerinin iadesi davasında, dava konusu edilen ziynet eşyalarının davalı tarafa verildiği davacı tarafça ispat edildikten sonra nişan bozulması nedeni ile bu ziynet eşyalarının davacıya iade edildiğinin ispat külfetinin davalı tarafa geçtiği gözetilerek dosyada bulunan görsel materyaller ve somut tanık beyanlarına göre, davalıya nişanda takılan ziynet eşyaları ve diğer eşyalar tespit edildikten sonra bilirkişiden rapor aldırılması, ayrıca görsel materyallere göre tespit edilemeyen ziynet eşyalarının varlığının ispatı konusunda da davacının yemin delili de olduğu gözetilerek bu doğrultularda işlem yapılmak suretiyle, nişan bozulmasının akabinde ziynet eşyalarını davacıya teslim ettiğinin ispat külfeti altında olan davalının yemin delilinin de olduğu gözetilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile sair istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mah.Sıfatıyla) Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin tahsili davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının, evi terk etmeden bir gün önce davacıya ait ziynetleri kasaya koyma bahanesiyle aldığı ve ertesi gün evi terk ettiğini, davacının da baba evine döndüğünü bütün ziynet eşyalarının davalıda kaldığını belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesi ya da bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davacının evi terkederken ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur....
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, tarafların 2005 yılında evlendiklerini, nişanda ve düğünde takılan ziynetlerin borç ödenmesi için alınarak bozdurulduğunu, geri verilmediğini bildirerek ziynetlerin aynen iadesine veya bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı, anlaşmalı boşanma kararının temyiz edilmeden kesinleştiğini, boşanma davası üzerinden 1 yıl süre geçmesi nedeni ile zamanaşımına uğradığını, davacının geçimsizlik çıkması üzerine kendi isteği ile evi terkettiğini, borçları ödemek için ziynet eşyalarının alınmadığını bildirerek reddini savunmuştur. Mahkemece, anlaşmalı boşanma davasında tarafların birbirlerinden maddi anlamda talepte bulunmadıkları, sonradan ziynet eşyaları için dava açılmasının TMK 166/3. maddesi ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğundan davanın reddine karar verilmiştir....
Yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacı tarafça "ziynet eşyalarının boşanma sürecinde davalı tarafından alıkonulduğu ve davacıya teslim edilmediği" iddia edilerek aynen iadesine, mümkün olmazsa bedeline hükmedilmesinin talep edildiği, davalı tarafça ise "ziynet eşyalarının davacının uhdesinde bulunduğu ve davacının evi terk ederken ziynet eşyalarını yanında götürdüğünün" iddia edildiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporu uyarınca talebe konu ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerlerinin tespit edildiği ve taraf tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır. Kural olarak düğün sırasında geline takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığı hususu koca tarafından kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur....
Mahkemece; düğün sırasında takılan ziynet eşyalarının kadına bağışlanmış sayılacağı, bağışlanan eşyaların geri istenmesinin ancak, bağıştan dönme nedenlerinden birinin bulunmasıyla mümkün olduğu, davacının, davalı eski eşi ...'e bağışlanmış sayılan ziynet eşyalarının kendisine hibe edildiğini de ispat edemediği, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunu ispat edemediği gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.06.2015 tarih ve 2014/14737 Esas ve 2015/9907 Karar sayılı ilamı ile "...Davacının, ziynet eşyalarının iadesine ilişkin isteği, bağışlamanın geri alınması (bağıştan rücu) niteliğinde olup, Borçlar Kanununa dayanmaktadır. (818 Sayılı Borçlar Kanunu md. 244, Türk Borçlar Kanunu md. 295) Aile Mahkemeleri, Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabında (md. 118-395) yer alan “aile hukukundan" doğan dava ve işlerde görevlidir (4787 s. K. m. 4)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Maddi ve Manevi Tazminat-Nafaka ve Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı, ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Davacı ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını ve geri verilmediğini iddia etmiş, davalı ise, davacı kadının babaevine giderken ziynetleri de götürdüğünü savunmuştur....
Somut olayda kuyumcu bilirkişi tarafından hazırlanan 02.04.2009 tarihli raporda CD ve resimler incelenerek davacı tarafından talep edilen ziynet eşyalarının CD ve fotoğraflarının dosyaya ibraz edildiği 17/12/2008 tarihindeki değerleri belirlenmiş, ziynet eşyaların dava tarihi itibari ile değerleri tespit edilmemiştir. Bu durumda rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece, ziynet eşyalarının dava tarihine göre tespit edilen değeri dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, yargılama sırasında CD ve fotoğrafların dosyaya ibraz edildiği 17/12/2008 tarihi itibari ile belirlenen değerleri esas alınarak davanın bu değerler üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bu bağlamda, somut olayda, davacı düğünde takılan altınların davalının uhdesinde kaldığını ileri sürmüş, davalı ise davacının altınların bir kısmını bozdurup harcadığını, bir kısmını da babasına verdiğini belirtmiştir. Davacı, evden ayrılırken ziynet eşyalarının evde kaldığını yasal delillerle ispatlayamamıştır....
Davacı kadın kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu veya davalıda kaldığını ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu veya davalı da kaldığını ispat edememiştir. Davacı eş ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur. 2-SŞ-HA-SS...
Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir.Davacı eş ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur.Bu sebeple temyize konu hükmün ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....