Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, kişisel mal niteliğindeki ziynet ve çeyiz eşyası alacağı davasıdır. İlk derece mahkemesince, ziynet eşyası alacağı davasının kısmen kabulüne, çeyiz eşyası alacağı davası hakkında yargılama sırasında teslim edilmekle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı kadın ziynet eşyalarının düğünden 10 gün sonra davalı erkek ve annesi tarafından alındığını, bozdurularak kredi borcunun kapatılması için kullanıldığını, bu işlemlerden kendisinin rızasının alınmadığını iddia etmiş, davalı erkek kadının evden planlı şekilde ayrıldığını, ziynetleri yanında götürdüğünü, hiçbir zaman davacı kadından alınmadığını, sonrasında kullanmaya devam ettiğini savunmuştur. Dosya kapsamında alınan tanık beyanları dikkate alındığında davacı kadının ziynet eşyalarının davacı tarafça bozdurulduğu, ancak geri iade edilmediği sabittir....

Somut olayda davacı-karşı davalının dava ve ıslah dilekçesindeki talebi davaya konu ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde ziynet eşyalarının fiili ödeme tarihindeki değerinin tahsili talebine ilişkindir.Davacı-karşı davalının dava ve ıslah dilekçesindeki talebi dava konusu ziynet eşyalarının fiili ödeme yani infaz tarihindeki bedelinin tahsiline ilişkin olup, aynen iadeye karar verildiğinde aynen iadenin mümkün olmaması halinde İİK m. 24 gereğince işlem yapılacağının tabii bulunmasına ve bu nedenle terditli olan ikinci talep olan ziynet eşyalarının fiili ödeme tarihindeki değerinin tahsilinin talep etmesinde davacı-karşı davalı tarafın hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davacı-karşı davalı tarafın aynen iade talebi gözetilerek ziynet eşyalarının aynen iadesine, davacı-karşı davalıların yukarıda sayılan ziynet eşyalarının fiili ödeme yani infaz tarihindeki bedelinin tahsilini talep etmesinde hukuki yararının bulunmaması nedeniyle ziynet eşyalarının fiili ödeme...

Hukuk Dairesinin 10/04/2018 tarihli ilamıyla alınan bilirkişi raporlarının yeterli olmadığı, ayrıca davaya konu ziynet eşyalarının tamamının aldırılan bilirkişi raporlarında yer almamasına rağmen, tüm ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verildiği, ziynet eşyalarının bilirkişi tarafından belirlenen değerleri yerine dava dilekçesinde bildirilen değerlerinin hükümde esas alınmış olduğundan bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava tarihideki ziynetlerin değerleri çelişkili olduğu gibi, hükümde 14 ayar ziynetlerin gram fiyatlarının da çelişkili olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre alınan bilirkişi raporu hüküm vermeye ve denetime elverişli değildir....

    Davacı-karşı davalı kadın ziynet eşyasının erkekte kaldığını ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Dosyada ziynetlere ilişkin tanık beyanları soyut nitelikte olup, kadının iddialarını kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı-karşı davalı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece yalnızca davalı-karşı davacı erkeğin kadına iade edilmediğini kabul ettiği her biri 25 gram 22 ayar 5 adet bilezik yönünden ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde 15'er gram 2 bilezik ve 7 adet çeyrek altının da kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

      Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının ziynet eşyalarının davalı erkek tarafından alındığı ve davacı kadına iade edilmediği kanıtlanmıştır. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer alan ziynet eşyaları gerek miktar gerekse nitelik olarak tahmini ve beyana dayalı olarak belirtildiğinden denetime elverişli değildir.Açıklanan sebeplerle, ziynet eşyasına yönelik dosyada mevcut diğer deliller de dikkate alınarak denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra hüküm kurmak gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki, bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçtığından hüküm bu yönüyle de onanmıştır. Açıklanan sebeplerle, davalı erkeğin karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin onama kararının bu bölüme münhasır olarak kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının bu yönden de bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

        Mahkemece bu miktara nasıl ulaşıldığı karar yerinde tartışılmamış, hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerleri hüküm fıkrasında ayrı ayrı gösterilmemiştir. Bu bakımdan temyiz denetimine elverişli nitelikte gerekçeyi içeren bir karar bulunmamaktadır. (T.C Anayasası m. 141, HMK m.297/l-c) O halde, mahkemece; davalı-karşı davacı kadının aynen iade talebinin de bulunduğu gözetilerek, kabul edilen ziynet eşyalarının hangi eşyalar olduğu ile cins, miktar, nitelik ve değerleri de ayrı ayrı gösterilmek suretiyle hüküm kurmak gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Davacı kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bulunmamaktadır. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

            Mahkemece; davacı tarafın ziynet eşyalarının davalı uhdesinde kaldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının çeyiz eşyaları talebinin ise tefrik edilmediği, boşanma davasında böyle bir talep olmadığı, huzurdaki davanın ziynet eşyalarına ilişkin olduğu, ayrıca davacının bunlara rağmen istemiş olduğu çeyiz eşyalarının davalı tarafından rızaen davacıya iade edilmiş olduğu anlaşılmış olması karşısında davacının çeyiz eşyaları talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; boşanma dosyasından tefrik edilen ziynet eşyalarının bedellerinin davalı kocadan tahsili istemine ilişkindir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mah.Sıfatıyla) Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin tahsili davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsili isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının, evi terk etmeden bir gün önce davacıya ait ziynetleri kasaya koyma bahanesiyle aldığı ve ertesi gün evi terk ettiğini, davacının da baba evine döndüğünü bütün ziynet eşyalarının davalıda kaldığını belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesi ya da bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davacının evi terkederken ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur....

                Davalı vekili, evlilik sürecinde davacının muvafakati ile düğün ve diğer borçlar için 1 adet ikili burma bilezik ile 11 adet çeyrek altının bozdurulduğunu, davacının bunları talep etmesinin yasal olmadığını, bileziklerin üçlü burma değil ikili burma olduğunu, diğer ziynet eşyalarının davacıda olduğunu, belirtilen çeyiz eşyalarının bir kısmının kendisinde olup teslime hazır oluklarını belirterek davanın reddini savunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu