Nolu vekaletnamede görülen- kendi emek ve çabasıyla elde ettiği, adına kayıtlı tüm taşınmazları, davalı eşine anlaşarak temlik ettiği, ancak satış olarak gösterilen işbu devir işlemi esasen satış olmayıp inançlı işlem niteliğinde bir işlem olduğu, mahkeme kararında her ne kadar davalı/karşı davacı eşin zina sebebine dayanamayacağını belirtmiş olsa da davalı tarafça ileri sürülen, davacının hem Almanya'da Mandy Örtel adlı bir kadınla hem de Manisa'da başka bir kadınla zina eyleminde bulunduğu ve ayrıca davalıya yönelik fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığı yönündeki iddialarını gerekçe alarak evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verildiğini, ancak işbu iddiaların tümünün hukuken mesnetsiz olup, hakikatlerin üzerini örtme çabasından ibaret olduğunu, 25 yıldır fiilen aralıksız ayrılıkla ve sona ermiş bir şekilde sadece kayden devam eden evlilikte, tüm malvarlığını inançlı işlemle eşine devreden davacının, davalının bu durumu yıllardır suistimal etmesi evlilik...
İsimli kişiye çıplak görüntülerini gönderdiği, sadakat yükümlülüğünü ihlal edecek nitelikte tekliflerde bulunduğu, davalı erkeğin başkaları ile ilişkisi olduğuna dair iftira attığı, erkek eşe kadın tarafından izafe edilen kusurları ispat edemediği, erkek eşe izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ağır kusurlu kadının tazminata ve yoksulluk nafakasına hak kazanamayacağı, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının ve erkeğin zina hukuki nedenine dayalı davasının reddine, erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma...
Davacı-karşı davalı erkeğin uzun süreden beri bir başka kadınla birlikte yaşadığı, aynı kadınla ilişkisinin halen devam ettiği yapılan soruşturma ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Zina eylemi devam ettiğine göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkeğin zinasının temadi ettiği anlaşılmaktadır. O halde, kadının davasının da kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır. Ne var ki davacı-karşı davalı erkeğin evlilik birliğinin sarsılması sebebine (TMK m.166) dayanan boşanma davasında verilen boşanma kararı temyizin kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş, davalı-davacı kadının zina sebebine dayalı boşanma davası konusuz kalmıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davalı-karşı davacı kadının davasında, davanın konusuz kaldığı gözetilerek karar verilmesine yer olmadığına karar vermek ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden kimin sorumlu olacağına hükmetmektir (HMK m.331)....
Hükme karşı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından katılma yoluyla istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinin incelenmesinde özetle; kadın tarafından açılan zinaya ilişkin davanın hak düşürücü- zaman aşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddinin gerektiğini, asıl zina yapanın kadın olduğunu, erkeğin kusurunun ispat edilemediğini, TMK 166/1 e dayalı davanın da reddinin gerektiğini, kararın gerekçesinde kadının zinası kabul edilmesine rağmen, erkeğin davasının TMK 166/1 maddesi gereğince kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE; Asıl dava; zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Karşı dava ise; evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
ın da bu tarihten önce ve sonra kadının kendi evine gelmediğini beyan ettiği, bu nedenle erkeğin kadın hakkındaki zina ve sadakat yükümlülüğünü ihlal iddialarının ispatlanamadığı, olayların oluş şekli ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerledirildiğinde, erkek tarafında zina eyleminin gerçekleştiği, karşı dava yönüyle ise tarafların yukarıda belirtilen kusur durumları nazara alındığında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının ise hafif kusurlu olduğu, erkeğin birleşen davadaki iddialarının ise ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın zina hukuki sebebine dayalı olarak karşı davanın ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak kabulü ile tarafların boşanmalarına, asıl davada evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı talep ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın ise reddine, alınan sosyal inceleme raporu ve ortak çocuğun üstün yararı dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tarafından 1995 yılında kadın aleyhine boşanma davası açıldığı, davanın reddedildiği ve 12.09.1996 tarihinde kesinleştiği, dinlenen erkek tanıklarının bir kısmının beyanının duyuma dayalı olduğu, bir kısmının ise olaya dair bilgisinin bulunmadığı, asıl dava dilekçesinde, tarafların 7 yıldır ayrı yaşadıklarının belirtildiği gibi dayanak teşkil eden dava dosyasının 12.09.1996 tarihinde kesinleştiği ve asıl davanın 28.11.2018 tarihinde açıldığı, bu durumun olağan görülmediği belirtilerek; ispatlanamayan asıl davanın reddine, kadın tarafından zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise tarafların evlilik birliğinin 2012 yılına kadar devam ettiği, kadının tanıklarının beyanlarında geçen olayların önceye dayalı olduğu gerekçesiyle evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi yönünden istemin ispatlanamadığı, birleşen...
nın 19.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanı ile öğrendiğini, bilirkişi raporunda da flash bellekteki ses ve videolarının bulunduğu kayıtların çözümlendiğini, 28.09.2018 tarihli bilirkişi raporu ile davalının hem B. S. ile ve hem de Y.A. ile aynı zamanda cinsel ilişki içinde olduğunu ve zina fiili işlediğinin kanıtlandığını beyan ederek talebini öncelikle zina hukuki nedenine dayalı boşanma, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma şeklinde ıslah etmiştir. 3.Davacı-karşı davalı erkek kadının zina fiilini işlediğini 19.09.2018 tarihli duruşmada tanık Y.A.'...
Asıl dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle TMK 166/1.maddeye dayalıdır. Birleşen dava, TMK 161.maddede düzenlenen zina özel sebebine dayalı olarak açılmış, ıslah ile zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle TMK 166/1.maddeye göre karar verilmesi talep edilmiştir....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı erkek tarafından açılan davada terditli boşanma talebinde bulunulmuş, zina hukuksal sebebine dayalı boşanmanın koşullarının bulunmaması halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince erkeğin zinaya dayalı davasının reddine karar verilerek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle karşılıklı boşanmaya ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiştir. Karara karşı davacı-davalı erkek tarafından boşanma sebebi ve velayet; davalı-davacı kadın tarafından da kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen manevi tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1-2), davalı-karşı davacı kadın ise, zina (TMK m.161), haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuksal nedenlerine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, ” tanık beyanlarının Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olduğu, tarafların kusurlu davranışlarının ispatlanamadığı ve fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olamayacağı” gerekçesiyle her iki tarafın da davalarının reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında deliller Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi çerçevesinde değerlendirilmiş, 161 ve 163. maddelerde düzenlenen sebepler yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır....