Mahkemece, davanın kabulü ile 38 parsel sayılı taşınmazda 14/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 53.299,00 m2'lik alanda davacının zilyet olduğunun tespiti ile davalının müdahalesinin önlenmesine, davacının zilyetliğinin korunması ile davacıya bu yerin teslimine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosya arasında bulunan dava konusu 38 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydına göre, taraflar taşınmazda paydaş olup, davacı taraf mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğinde bulunmuştur. TMK'nin 981, 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Oysa somut olayda davacı hakka dayanarak dava açmıştır....
Salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarının incelenmesinde, fen bilirkişi raporunda A, B ve C harfiyle gösterilen dava konusu yerler 1997 yılında ifrazen oluşan 131 parsel sayılı taşınmaz içerisindeyken, imar uygulaması sonucu 101 ada 2 parsel, 102 ada 2 parsel ve imar yolunda kalmıştır. Davacının ve davalının söz konusu parsellerde payı bulunmamaktadır. Eldeki dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Davacının ne ayni ne de kişisel ... söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nin 981 vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görev sulh hukuk mahkemesine aittir....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, somut olayda davacı, davaya konu ettiği evin ve bahçesinin murislerinden intikal ettiğini iddia ederek şahsi bir hakka (miras hakkına) dayanmakta olup, eldeki davanın salt zilyetliğin korunması niteliğinde olduğunun ve yapı ile davacının zilyetlikten başka ilişkisinin bulunmadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır....
Somut olayda davacı satın almaya dayalı (şahsi hak) olarak zilyetliğin korunmasını istemiş olduğuna göre dava TMK.nun 683. maddesi çerçevesinde hakka dayalı olarak açılan ve bu madde uyarınca çözümlenmesi gereken zilyetliğin korunması istemine ilişkindir. 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu tarihte açılan davada, uyuşmazlığın TMK'nun 683. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı HMK'nun 4/c (1086 sayılı HUMK.nun 8/II-3.) bendine göre Sulh Mahkemelerinin değerine bakılmaksızın görevli bulunduğu söylenemez. 1086 Sayılı HUMK döneminde açılan davalara ilişkin olarak eski Kanun hükümlerinin uygulanması istisnai olarak HMK geçici 1 ve 2. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, 6100 Sayılı HMK’nın yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz....
Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesini isteyebileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince istemde bulunma hakkına da sahiptir. Davacı, dava konusu taşınmazın zilyedi olduğunu, davalının bu taşınmaza haksız olarak müdahale ettiğini, bu nedenle zilyedi olduğu taşınmazdaki davalının haksız müdahalesinin önlenmesini talep ettiği anlaşıldığına göre, davacının salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğu, arkasında nesnel ya da öznel bir hakka dayalı olarak talepte bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, salt zilyetliğin korunması istemine dayalı bir dava olduğundan, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesi görevlidir....
nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırı dışına çıkartılan taşınmazdaki zilyetliğin tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmesine ilişkin olduğu, davacının davasının TMK.981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan ve 6100 S.Y.'...
Hazinesinin tescil isteğinin kabulüne, dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle ...adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... ve ...vekili ile davacı ...vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK. nun 981. ve devamı maddeleri gereğince açılan zilyetliğin korunması ve buna ilişkin olarak davalı gerçek kişiler tarafından yapılan tecavüzün önlenmesi, davalılar ... ve ... tarafından yapılan hafriyat nedeniyle taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçlarına verilen zarar nedeniyle istenen maddi ve manevi tazminat ile kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince ...ile Hazine vekili tarafından açılan tescil isteğine ilişkin davadır....
Asliye Hukuk Mahkemesi ve Bingöl Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, zilyetliğe dayalı müdahalenin men'i ve ecrimisil istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi, davanın 6100 sayılı HMK'nın 4/C maddesinde yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; TMK'nın 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, müdahalenin men'i ve tazminat isteği değerlendirilirken kira sözleşmesinin ve zilyetliğin inceleneceği, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen "Zilyetliğin korunması davası" niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin tespiti ve korunması Uyuşmazlık, zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 30.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'ın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı ziyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Ancak zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır ve görevli mahkeme buna göre belirlenir....