Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olaya gelince; davacının, dava konusu olan ve iş yeri vasfındaki tapusuz taşınmazın zilyetliğini 18.08.2009 tarihinde tapusuz yapının zilyetliğinin devri sözleşmesi ile 65.000TL’ ye taşınmazın önceki hak sahibi ve zilyedi olan ...’ten satın aldığını, ...’in de bu yeri aynı nitelikteki bir devir sözleşmesiyle önceki hak sahibi ve zilyedi olan ......
Öyle ki hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir. Eldeki davada çözümlenmesi gereken sorun taraflar arasındaki uyuşmazlığın TMK'nın 683.maddesine dayalı el atmanın önlenmesi davası mı yok sa TMK 975 maddesine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı ve bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683.maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Zilyetliğin korunmasına dair hükümler TMK'nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir....
Davalı vekilinin 21/01/2020 tarihli istinafa cevap dilekçesinde; Davacının davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine itiraz ettiğini, yerel mahkemenin bu yönüyle isabetli bir karar verdiğini, davanın zilyetliğin korunması davası olduğunu ve davacının istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine, taraflarının istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacının istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Dava; zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Tapu kaydına göre, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, Çiftlik Mahallesi, 0 Ada, 2165 Parsel sayılı taşınmazın (eski 940 Parsel) orman sınırları dışına çıkarılmış, tarla vasıfında ve toplam 7.660,75 m2 yüzölçümlü olup, tamamının Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu görülmüştür....
Davalı vekilinin 21/01/2020 tarihli istinafa cevap dilekçesinde; Davacının davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine itiraz ettiğini, yerel mahkemenin bu yönüyle isabetli bir karar verdiğini, davanın zilyetliğin korunması davası olduğunu ve davacının istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine, taraflarının istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacının istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Dava; zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Tapu kaydına göre, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, Çiftlik Mahallesi, 0 Ada, 2165 Parsel sayılı taşınmazın (eski 940 Parsel) orman sınırları dışına çıkarılmış, tarla vasıfında ve toplam 7.660,75 m2 yüzölçümlü olup, tamamının Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu görülmüştür....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti ve müdahalenin meni istemine ilişkin davada ... Sulh Hukuk Mahkemesi ve ... Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının taşeron sıfatıyla inşaat faaliyetinde bulunduğu alandaki taşınırların ve inşaat sahasının zilyetliğinin davacıya ait olduğunun tespiti, müdahalenin önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, davacının taraflar arasındaki sözleşmeden doğan şahsi hakka dayanarak,zilyetliğe müdahelenin önlenmesini ve tazminat isteminde bulunduğu,davanın zilyetliğin korunması davası olmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece; davalının taşınmazın zilyedi olduğu, davacının davalının oturmasına izin verdiği, TMK 984. maddesine göre dava açma hakkının 2 ay ve 1 yıllık süreye tabi olduğu, bu süreler içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; zilyetliğin tespiti ve vaki müdahalenin önlenmesi talebine ilişkindir....
Mahkemece, dava tarihinden sonra İl Emniyet Müdürlüğü vasıtası ile yaptırılan araştırma ve davacı vekilinin beyanları neticesinde davacının taşınmazda ikamet ettiğinin tespiti nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderleri ile davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre hesap edilen vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve hukuki nitelendirmeye göre istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın zilyetliğe dayalı müdahalenin önlenmesi davası olup davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının kişisel hakka dayanarak dava açtığı, davanın hak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda; davacının zilyet olduğu taşınmaza davalıların haksız müdahale ettiği iddiasıyla zilyetliğe vaki tecavüzün önlenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. TMK. nun 981 ve müteakip maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Davacı, taşınmazın TMK. nun 973. maddesi anlamında fiili hakimiyeti bulunan zilyedidir. Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/02/2022 NUMARASI : 2020/459 ESAS, 2022/54 KARAR DAVA KONUSU : Zilyetliğin Arkasında Bulunan Hakka Dayalı Zilyetliğin Tespiti KARAR : Samsun 4....
Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır....