Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabilir. Salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarının incelenmesinde, fen bilirkişi raporunda A, B ve C harfiyle gösterilen dava konusu yerler 1997 yılında ifrazen oluşan 131 parsel sayılı taşınmaz içerisindeyken, imar uygulaması sonucu 101 ada 2 parsel, 102 ada 2 parsel ve imar yolunda kalmıştır. Davacının ve davalının söz konusu parsellerde payı bulunmamaktadır. Eldeki dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir....

    da 08.09.2004 tarihli dilekçe ile komisyona itiraz etmiş ancak itirazı, 26.11.2004 tarihinde reddedilmiştir. ..., kadastro komisyon kararını beklemeden 19.11.2004 tarihinde babası ... ...’ın, mirasçılarından mal kaçırmak niyeti ile 21.9.1992 tarihli noterde yapılan zilyetliğin devri sözleşmesi ile ... Köyünde bulunan arazilerini kardeşleri ... ve ... ...’ a sattığı, bu sebeple zilyetliğin devri sözleşmesinin iptaline karar verilmesi istemiyle Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. 16.12.2004 havale tarihli dilekçe ile zilyetliğin devri sözleşmesine konu olan taşınmazların ... ...’ın tüm mirasçıları adlarına tapuya tescilini ve zilyetliğin devri sözleşmesinin iptalini istemiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının dava tarihinden sonra düzenlendiği, kadastro mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

      Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusunun zilyetliğin tespiti istemine ilişkin olduğu, HMK’nın 4/c maddesi gereği bu tür davalarda görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesince, davacı tarafından açılan davanın herhangi bir şekilde TMK'nın zilyetliğin hükümleri ve korunmasına yönelik 981 ve müteakip maddelerinde düzenlendiği şekilde ve yine TMK'nın 982 ve 983. maddelerine göre açılan zilyetliğin gaspına yada zilyetliğe saldırıya yönelik zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava olmadığı, davanın davacının tapulu taşınmazda üstün zilyetliğin tespitine ilişkin olduğu, buna göre davanın bu haliyle HMK'nın 4/ilk-c bendinde sayılan nitelikte bir dava olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

        Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, taraflar arasında yapılan zilyetliğin devri sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiasıyla iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ile korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın çekişmesiz yargı işi olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

          İpsala Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu belirtilerek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. İpsala Sulh Hukuk Mahkemesi de, davacı kira sözleşmesinden kaynaklanan kişisel haklara dayandığından, dava değerine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesi görevinde bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacı kişisel hakka dayandığına göre uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....

            Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu belirtilerek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesi de, davacının mülkiyet hakkına dayanması nedeniyle dava değerine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı mülkiyet hakkına dayandığına göre, uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince ......

              Davacının kadastro mahkemesine 12.01.2010 tarihinde açtığı dava, yeterli zilyetliğin bulunmadığı ve dava konusu yerin orman niteliğinde olduğu gerekçeleriyle reddolunmuştur....

                Bu cümleden olarak, keşifte dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogometri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazın toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (miras...

                  Çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nin 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı, yoksa TMK'nin 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

                  Çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nin 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı, yoksa TMK'nin 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....

                  UYAP Entegrasyonu