Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece davacının tapulu taşınmazda zilyetliğin tespitinde hukuki yarar bulunmadığı, tesis tarihinden dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu ve Medeni Yasanın 713. maddesini gereğince de bir talebinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin tespitine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve Hazine adına tapuda kayıtlı yerler üzerinde sürdürülen zilyetliğin zilyet yararına bir hak sağlamayacağı gözönünde bulundurularak, ... şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda ... onama harcının temyiz edene yükletilmesine 04/11/2010 gününde oybirliği ile karar verildi....

    Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Eldeki dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Davacının ne ayni ne de kişisel hakkı söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nun 981 vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görev Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. (HMK. m. 4./1-c)....

      Zira , davacının talebi salt zilyetliğin korunması istemine ilişkin değildir.25.11.2009 tarihli ve 2009/8-518 Esas-2009/573 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere; zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Diğer taraftan,üçüncü kişiye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa malikinden başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 8/II-3. madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Somut olayda; davacı, 27 ada 41 parsel sayılı kayden dava dışı ......

        Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olayda; davacı uyuşmazlık konusu taşınmazın bir kısmının Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, bir kısmının ise 6292 sayılı yasa uyarınca üçüncü kişilere satılarak kaydedildiği ve tapu kaydında taşınmazın bir bölümünün Ahmet oğlu T4 kullanımda olduğuna dair dair şerh bulunmaktadır....

        Yapılacak keşifte; yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın hangi tarihten beri kim veya kimlerin zilyetliğinde olduğu, zilyetliğin kimden kime ve ne şekilde geçtiği, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin kesintiye uğrayıp uğramadığı, zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği gibi, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için aydınlatılması gereken tüm hususlar etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, 3 kişilik uzman ziraat mühendisleri kurulundan, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısının mukayese edilmesi suretiyle taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirten ve önceki raporları irdeleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı, kadastro tespitlerine aykırı sonuçlara ulaşılması halinde ise, tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek...

          Taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaları ...Görür." denilmektedir. Madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, yalnız zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar, dava değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesince görülecektir. Maddede yer alan "yalnız zilyetliğin korunması davaları" ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 982. ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğin gaspı ve zilyetliğe saldırıdan doğan davalar amaçlanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumun "Zilyetliğin Gasbında Dava Hakkı" başlıklı 982. maddesinde: "Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür. Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhal ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir. Dava, şeyin geri verilmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur."...

            Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte ... uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, gerekirse ... numunesi de alınmak suretiyle bilimsel inceleme yaptırılarak bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği ve zilyetliğin sürdürülüş biçimi sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın salt otunu biçmenin zilyetliğin kanıtı olamayacağı kabul edilmeli ve 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, gerekiyorsa murisler ya da bayiler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma...

              Keşifte, tesbit bilirkişileri, yerel bilirkişi ve davacı tanıkları taşınmaz başında dinlenip, zilyetliğin nasıl ve ne zaman başladığı; kaç yıl süre ile ne şekilde devam ettiği, taşınmazın eylemli durumu gözetildiğinde, sadece odun kesmek ve hayvan otlatmak suretiyle zilyetliğin ekonomik amaca uygun olup olmadığı sorulup, yeterli ve kesin yanıtlar alınmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler açıkça kendilerinden sorularak giderilmeli, çelişkiler giderilemez ise birisinin diğerine ... tutulma nedeni açıklanarak, taşınmazın öncesi ve eylemli durumuyla birlikte değerlendirilmeli, ... bilgisine sahip ... uzman bilirkişi görevlendirilip, taşınmazdan muhtelif ......

                tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, tanıkların imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; taşınmazın eski ve yeni niteliği ile aktif dere yatağında kalıp kalmadığı konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında taşınmazın çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idarî tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, davacının belgesiz zilyetlik yoluyla kazandıkları toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka...

                  Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte ... uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, gerekirse ... numunesi de alınmak suretiyle bilimsel inceleme yaptırılarak bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği ve zilyetliğin sürdürülüş biçimi sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın salt otunu biçmenin zilyetliğin kanıtı olamayacağı tartışılmalı, 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, gerekiyorsa murisler yada bayiler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp...

                    UYAP Entegrasyonu