Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması değil, taşınmazdaki zilyetliğin davalıda olmadığı,davacıda olduğunun tespiti davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir. Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, taşınmazda davacının mülkiyet hakkına dayanmadığı,ancak davacının zilyetliğe dayandığı anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın TMK.'nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiğinden, HMK.'nun 4/1 c (HUMK.'nun 8/II-3) maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'...

    Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması değil, taşınmazdaki zilyetliğin davalıda olmadığı,davacıda olduğunun tespiti davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir. Somut olayda, uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, taşınmazda davacının mülkiyet hakkına dayanmadığı,ancak davacının zilyetliğe dayandığı anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiğinden, HMK.'nun 4/1 c (HUMK.'nun 8/II-3) maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

      Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olayda; davacı uyuşmazlık konusu taşınmazların ortak muristen kaldığını, davalının yararlanmasına karşı koyduklarını ileri sürerek payına yönelik olarak davalının el atmasını önlenmesi isteminde bulunmuştur. Görüldüğü üzere davacının istemi hakka dayalı el atmanın önlenmesi istemine ilişkin bulunmaktadır....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki malın aidiyetinin tesbiti ve iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı banka vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı ... 'ın diğer davalı bankadan hayali bir kişi adına bireysel kredi kullanarak satın aldığı rehinli ... plakalı minibüsü ... Emniyet Müdürlüğünde sahte evrakla ... sayılı plaka ile tescil ettirdiğini, söz konusu aracın 11.5.1998'de kendisine satıldığını, 15-20 gün sonra araca mali şube görevlilerince el konulduğunda durumu öğrendiğini, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu belirterek ... üzerindeki mülkiyet hakkının tesbitiyle zilyetliğin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili, müvekkili tarafından ... ......

        Tescil haritası uygulanamaz ise tapu sınırlarına değer verilerek yapılacak uygulama sonucu çekişmeli taşınmazın tapu kaydının kapsamında kalmaması ya da tapu kaydının gayri sabit hudutlu olduğunun anlaşılması halinde miktar fazlası üzerinde sürdürülen zilyetliğin tescil ilamının alındığı tarihten sonra başladığı ve tespit tarihine kadar 20 yıl dolmaması nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle iktisap koşullarının gerçekleşmeyeceği gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davalı tarafın tutunduğu tapu kaydı 1969 tarihli tescil ilamı uyarınca 1971 yılında oluşmuş olup kadastro tesbiti 2006 yılında yapılmıştır. Hal böyle olunca ihtilafın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekmektedir. Ne var ki dosyada yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Davacının, iddia ettiği gibi, dayandığı tescil ilamında davacı olan ... kızı ...’ın oğlu olup olmadığı araştırılıp belgelendirilmemiş, taraflardan zilyetlik tanıkları sorulup dinlenmemiş, yerel bilirkişinin soyut beyanlarına dayanarak hüküm kurulmuştur. Diğer taraftan komşu 61, 62 ve 63 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören vergi kayıtları ile dosya içinde mevcut vergi kayıtlarının tahrir numaraları aynı olmakla beraber köy ve mevki adlarının farklı olduğu gözden kaçırılmıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilemez....

            Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre dava konusu mahcuzun borçlu elinde olması nedeniyle İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu,davacı tarafından sunulan faturanın temini her zaman mümkün belgelerden olduğu gibi menkul malın borçluya geçmesi için fatura gerekli olmayıp zilyetliğin devrinin yeterli olduğu,davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın ve yasal şartlar gerçekleşmediğinden davalı alacaklının tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince 3.kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkindir. Dava konusu haciz davalı borçlunun tebligat adresinde yapıldığından İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup karine aksinin davacı 3.kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gereklidir.Davacı 3.kişi vekili dava konusu Makine ile ilgili ......

              Aşılanma suretiyle elde edilmiş ise, geriye doğru hangi tarihte delicelikten ıslah edildiğinin tesbiti gerekmektedir. Zira 11.06.1958 tarih, 8/7 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kurulu kararına göre, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki yabanilerin aşılanması imar ve ihya sayılır. İmar ve ihya işleminin tamamlandığı tarihten sonraki zilyetliğin sürdürülüş biçimine ve süresine göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmaza komşu parsellerin tapu kayıtlarını, kadastro tutanaklarını ve dayanağı kayıt ve belgeleri getirtmek, keşif sırasında bilirkişiler marifetiyle mahalline uygulamak, taşınmazın komşu kayıtlara göre ne şekilde gösterildiği ve niteliği üzerinde durmak, zeytinciliğin ıslahı hakkındaki 3573 sayılı Kanun hükümlerini ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17.maddelerini gözönünde bulundurmak, taşınmazın fiziki durumunu netleştirmek bakımından topografik haritasını temyiz incelemesine esas olmak üzere dosya arasına almak olmalıdır....

                Ayrıca, davacı 1998 tarihli emlak vergi kaydına dayanmış ise de, 3402 sayılı Kanunun 14/A bendi uyarınca 31/12/1981 tarihinden sonraki emlak vergi kayıtlarına zilyetliğin ispatı bakımından belge olarak değer verilemeyeceğinden ve 103 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde talep edilen bölümün ise, tapu kaydı kapsamı dışında olup, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre orman niteliyle tesbiti yapılan ve kısmî ilân süresi içerisinde itiraz edilmeyerek kesinleşen taşınmazlara yönelik açılan davalarda, aynı Kanunun 16/D maddesi hükmü gereğince uygulanması gereken 6831 sayılı Kanunun 11/1 maddesi uyarınca ancak tapu kaydına dayalı olarak dava açılabileceğinden; mahkemece kesin hüküm ve açıklanan nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 09/04/2013 gününde oy birliği ile karar verildi....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tesbiti ve Korunması Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı ... vekili, dava konusu 101 ada 8 ve 131 ada 1 parsel sayılı taşınmazların atalarından beri vekil edeninin zilyetliğinde bulunduğunu, ancak davalıların söz konusu taşınmazlardan yararlanmasına engel olduğunu ileri sürerek zilyetliğinin tespiti ile korunmasına karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır....

                    UYAP Entegrasyonu