Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sayılı dosyası ile dava açıldığını ve derdest olduğunu, bu süreç devam ederken T3 20/07/2017 tarihli yazısı ile taşınmazın 15 gün içerisinde tahliyesinin ihtar edildiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazı 1977 yılından beri fiilen kullandığını ve içerisinde iki ev ve çok sayıda ağaçlardan oluşan muhtesatının bulunduğu, tahliye ve yıkımın gerçekleşmesi durumunda muhtesat ve bedellerin tespitinin mümkün olamayacağı iddiasıyla taşınmazda bulunan muhtesatların ve değerlerinin tespit edilerek belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca salt zilyetliğin korunması hükümlerinden kaynaklı olmayıp tapu tahsis belgesine dayalı bir başka deyişle arkasındaki ayni hak iddiasına dayalı tedbir ve tazminat istemine ilişkindir. Yapılan inceleme sonucunda, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/09/2021 Tarihinde yürürlüğe giren 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı Daireler arası İş Bölümü kararında 1....

İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının c bendi. TMK'nın 981 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2. Eldeki dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Davacının ne ayni ne de kişisel hakkı söz konusu olmadığına göre, uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik TMK'nın 981 inci vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda da görev sulh hukuk mahkemesine aittir. (HMK. m. 4./1-c)....

    Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, uyuşmazlığın zeminle bir ilgisi yoktur. Uyuşmazlık zemin üzerinde yer alan binaya ilişkin olup hakka dayalıdır. Bu nedenle somut olgunun TMK.nun 683. maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu bakımdan işin çözümü, zilyetliğin korunması davası kapsamında değil, (TMK. m. 981 vd.) hakka dayalı bir dava olarak değerlendirilip Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bakılması gerekir. Mahkemece davanın HUMK.nun 8/II-3. maddesi kapsamında zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olayda, davacı, satın aldığı ancak tescil işlemlerini yapmadığı, dava konusu traktörün davalı tarafından izinsiz alındığından bahisle, aracın aynen iadesi, olmadığı takdirde bedeline hükmedilmesini talep etmiş olup, davacı talebinde zilyetliğinin arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla ( mülkiyet hakkına ), salt zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davasıdır....

      Davada çekişmeli taşınmazın korunması istenen bölümü Hazine’ye ait olup, davacı bu taşınmaz bölümünde zilyet olduğundan, uyuşmazlığın MK.nın 894 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Bu halde; davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK’nun 22. ve 23. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        e kendisinin sattığını ve parasını peşin aldığını, mütecaviz ...' nın kendisinni torunu olup bu yer ile ilgi ve alakasınun bulunmadığını beyan etmiş ve 26.08.2002 tarihli ve 2002/36 sayılı Kaymakamlık kararı ile mütecaviz ...' nın müdahalesinin men'ine ve yerin mahallen muteriz ...' e teslimine karar verilmiş ve bu men kararı 30.08.2002 tarihinde infaz edilmiştir. Akabinde söz konusu men kararına rağmen ...'nın taşınmazdaki müdahalesine son vermediği iddiasıyla, 18.09.2002 tarihinde zilyetliğin korunması istemli olarak eldeki dava açılmıştır....

          O halde zilyetliğin korunması davası süresinde de açılmamıştır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Asliye Hukuk ve ... 2. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 3402 sayılı Kanunun 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek 4. maddesine göre 2/B maddesi kapsamında yapılan kullanım kadastrosu tespitinin iptali istemine ilişkindir. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, zilyetlik iddia edilen taşınmazın ... ait olduğu, tarafların herhangi bir mülkiyet iddialarının bulunmadığı dolayısıyla bu davanın TMK'nın 683. maddesi kapsamında bulunmadığı, TMK'nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetlik hükümleri ile ilgili dava olduğu, bu davada da görevli mahkemenin TMK'nın 4. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 2....

              İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; payından az yer kullandığını ileri süren davacının sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerektiğinden birleşen davanın reddine, davacı taraf davalıların el birliği ile zilyet olunan taşınmazda iddia ettiği zeytin ağaçlarının davalı tarafından söküldüğü hususunu ve zararını tanık beyanı, bilirkişi raporları ile ispat edemediğinden asıl davanın reddine karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin 03/09/2018 tarihinden itibaren geçerli, 03/08/2018 tarih ve 1085 sayılı iş bölümüne ilişkin kararının, 6. Hukuk Dairesi iş bölümünün 3. maddesinde; "TMK'nın 981 vd maddelerinde düzenlenen, yalnızca zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenleme yer almıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, zilyetliğin korunmasına ilişkin TMK.md.981'e dayalı talebe ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu