Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılan bu saptamalar karşısında davanın TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması davası olmayıp ayni hakka (muhtesata) ilişkin TMK. nun 683. maddesi uyarınca çözümlenmesi gereken müdahalenin önlenmesi, A1 den B1’e açılan kapının kapatılması ve eski hale getirilmesi ile ilgilidir. TMK. nun 6. maddesi uyarınca herkes iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı ... tapusuz durumda bulunan B1’i tapulu yerle birlikte satın aldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı gibi bu hususu tanık beyanlarıyla da kanıtlamamıştır. Dinlenen tanıkların ağırlıklı beyanları ise davacı tarafından tapusuz yerin satılmadığı yöndedir. O halde, davalının tapuda satın aldığı hak 2/60 arsa paylı 15 nolu meskenin çap miktarıyla geçerlidir (TMK m.719). Şu halde, toplanan tüm deliller karşısında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olması doğru değildir....

    Davalı ... vekili, davanın zilyetliğin korunması davası olduğunu, bu nedenle Sulh Hukuk Mahkemesinin bakması gerektiğini, bir yıllık hak düşürücü süreninde geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, teknik bilirkişi Kadir Aypa’nın 23.03.2009 tarihli raporunda 850 parsel içerisinde yeşil renkle işaretli kısma davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmesi üzerine: hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK.nun 981 ve devamı maddeleri gereğince görülmesi gereken zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir....

      Dava konusu taşınmazdaki bu belirlemeler ve dava dilekçesindeki açıklama dikkate alındığında dava, zilyetliğin korunmasına ilişkindir. TMK.nın 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri; mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK.nın 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nın 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek  gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu açıklamalara göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK.nın 984. maddesinde açıklanan zilyetliğin korunması davası  niteliğindedir....

        Dava konusu taşınmazdaki bu belirlemeler ve dava dilekçesindeki açıklama dikkate alındığında, dava zilyetliğin korunmasına ilişkindir. TMKnun 981, 982 ve 983. ve devamı maddeleri uyarınca mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMKnun 973.maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMKnun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek  gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Bu açıklamalara göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık TMKnun 984. maddesinde açıklanan zilyetliğin korunması davası  niteliğindedir....

          TMK'nin 981, 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Oysa somut olayda davacı Belediye; meraların mülkiyetinin Hazineye, kulanım hakkının ilgili belediyeye ait olması kuralına göre; hakka dayanarak dava açmıştır. Bu sebeple davanın TMK.nin 981 ve devamı maddelerine dayanan zilyetliğin korunması olarak kabulü yerinde değildir, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava hakka dayalı el atmanın önlenmesi davası niteliğindedir ve hakka dayalı el atmanın önlenmesi davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Uygulanacak kanun maddesini belirlemek 6100 sayılı HMK'nin 33 üncü maddesine göre, hakimin görevi kapsamındadır ve mahkeme hakimi tarafından yargılamanın her aşamasında resen gözönünde bulundurulması gerekir....

            Dava dilekçesindeki açıklamalara göre; dava, TMK'nun 981 vd. maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. TMK'nun 984. maddesinde; "Gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden başlayarak iki ay ve her halde fiilin üzerinden bir yıl geçmekle düşer." denilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı davaya konu taşınmazın 2006 yılının 9. ayından bu yana davalılar tarafından kullanılarak tecavüzde bulunulduğunu ileri sürerek istekte bulunduğuna göre TMK'nun 984. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler geçmiştir. Mahkemece açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yazılı gerekçelerle kayden malik olmayan davacının men'i müdahale talebinde bulunamayacağı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de hüküm redde ilişkin olup sonucu itibari ile doğru bulunmaktadır....

              TMK. nun 981 ila 987. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır (HGK.nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). Somut olayda; Hazineye ait taşınmaz mal üzerinde, hafif yapı niteliğinde olmayan binada dairesi olan zilyedin, arsa maliki Hazineden başka kişiler aleyhine açtığı dava, arkasında barındırdığı hak nedeniyle, HUMK.nun 8/II-3. maddesinde yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Davacı, Hazineye ait taşınmaz üzerindeki dava konusu bağımsız bölümünün mülkiyet hakkına istinad ederek davayı açmıştır....

                TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde henüz mülkiyet hakkı doğmamış zilyetliğin bulunması veya taşınmazın hukuki niteliği itibariyle zilyetlikle kazanıma elverişli olmadığı durumlarda, zilyet olunana müdahale edilmesi halinde zilyetliğin korunmasının istenebileceği düzenlenmiş bulunmaktadır. TMK.nun 683 ve devamı maddelerinde ise, tescili talep etme hakkı doğan zilyedin müdahale edene karşı elatmanın önlenilmesi davası açabileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre sırf zilyetliğin korunması talebi ile TMK.nun 981 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan davalarda, dava konusu taşınmazın değerine bakılmaksızın HUMK.nun 8/II-3. bendine göre Sulh Mahkemeleri görevli bulunduğu halde, TMK.nun 683. maddesine dayalı olarak açılan elatmanın önlenilmesi davalarında görevli mahkeme dava konusu taşınmazın değerine göre belirlenir....

                  Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davanın, zilyetliğin korunması ve tazminat isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nun 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca 4721 sayılı TMK'nun 974 vd. maddelerinde zilyetliğin korunması hususu düzenlenmekte ve bu tür davalara bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerine ait olduğu yönünde hüküm bulunmaktadır. Görev, kamu düzenine ilişkindir, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle ve yazılı gerekçeyle davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir....

                    Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981. vd. maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/8- 518 Esas 2009/573 Karar sayılı içtihadında “TMK.nun 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK.nun 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu