Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.02.2011 gün ve 46/13 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., dava dilekçesinde, 2496 sayılı parselin 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğunu, 2/B uygulamasının yapılmasını beklerken, rahatsızlığı nedeni ile 2 yıl süre ile yaylaya çıkmadığını, bu yıl gittiğinde 2496 sayılı parseldeki evin yerine bir inşaat yapıldığını, davalı tarafından hiçbir hakkı bulunmadığı halde ev yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu açıklayarak davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine, üzerindeki yapının yıktırılmasına karar verilmesini istemiştir....

    O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması olan davaya sulh hukuk mahkemesi bakmakla görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/09/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

    Dava, TMK. nun 981 ve devamı maddeleri gereğince çözümlenmesi gereken zilyetliğin korunması, zilyetliğe yapılan müdahalenin önlenmesi, yıkım ve ecrimisil bedeli isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz 22.5.2001 tarihinde Belediyece yapılan imar çalışmaları sırasında 26446 ada 1 sayılı parsel ile ...Paşa Vakfı adına tapu kaydı oluşmuş, 14.11.2006 tarihinde yapılan trampa ile aynı parsel Hazinenin mülkiyetine geçmiş ve Hazine tarafından 4.7.2007 tarihinde Kepez Belediyesine taşınmazı tahsis etmesiyle anılan tarihte parselin mülkiyeti Kepez Belediyesine geçmiştir. Davanın açıldığı 6.4.2007 tarihinde taşınmaz Hazine adına tapuda kayıtlı bir yerdir. Davacı, her ne kadar 15.5.1990 tarihli zilyetlik devir senediyle taşınmazı ...’dan aldığını bildirmiş ise de, taşınmaza hiç zilyet olmamıştır....

      Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tespiti K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK'nin 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin tespiti isteğine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 26.01.2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı ile hazırlanan, 28.01.2022 tarihli ve 31733 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (7.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.6.1983 gün ve 3351/679 sayılı; 25.11.1987 gün ve 394/876 sayılı; 06.10.1993 gün ve 1993/14-423-561 sayılı, 25.11.2009 gün ve 8-518/573 kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır. Yukarıda açıklananlar ışığında, söz konusu davada davacının zilyetlik iddiası, arkasında bir hak iddiasını bulundurmakla, davanın 6100 Sayılı HMK'nun 4/1-c madde ve fıkralarında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davası olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın davaya bakmakla görevli mahkeme olan ... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ......

          Dava, TMK 981 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan zilyetliğe dayalı olarak açılan el atmanın önlenmesi talebine ilişkindir. HMK’nın 4. maddesine göre taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalarda dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Bu sebeple, asliye hukuk mahkemesince sulh hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi, bölge adliye mahkemesince de bu duruma dikkat edilmeden istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, karardan bir örneğin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 20.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

            (TMK md. 8;48). HMK'nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir. Hak ehliyeti bulunan her gerçek (TMK md. 8) ve tüzel (TMK md. 48) kişi davada taraf ehliyetine de sahiptir. TMK anlamındaki hak ehliyetinden maksat, hak sahibi olabilme ve borç altına girebilme ehliyetidir. Hak sahibi olmaya ve borç altına girebilmeye ehil olanlara kişi denir. (TMK md. 8;md 48) Kişi olabilmek, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahip olabilmek için tek başına yeterlidir. Medeni Hukuk anlamındaki kişiden maksat, gerçek kişiler ile tüzel kişilerdir. Dava, gerçek ya da tüzel kişi adına yahut gerçek ya da tüzel kişiye karşı açılır. Gerçek kişiler, sağ ve tam doğdukları anda, hak ehliyetine ve dolayısıyla bu andan itibaren davada taraf ehliyetine sahip olurlar (TMK md. 28; HMK md. 50)....

              Dava konusu taşınmaz tapuda Hazine adına kayıtlı bulunduğuna ve davacı zilyetlikten başka bir hakka dayanmadığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. TMK.nun 973. maddesinde zilyetlik; "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir." şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeyde hakimiyetini doğrudan doğruya sürdüren kimse dolaysız zilyet sayılır ( TMK 975). Önemli olan taşınmazın kime ait olduğu değilfiilen kimin hakimiyetinde olduğudur. Mahkemece Hazine adına kayıtlı taşınmaz üzerinde her iki tarafında işgalci olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....

                Dosya kapsamına göre, yayla evi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmazda tarafların mülkiyet haklarının olmadığı, uyuşmazlığın TMK'nın 981. ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekirken, mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılmamıştır. İddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin eksiksiz toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanarak yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu