Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Tarafların iddia ve savunmalarına göre dava, salt zilyetliğin korunması niteliğinde olmayıp uyuşmazlık, zemin üzerinde yer alan binanın kuzey yönündeki ikinci kata ilişkin olup, hakka dayalıdır. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü, zilyetliğin korunması davası kapsamında değil, (TMK. m. 981 vd.) hakka dayalı bir dava olarak değerlendirilip sonuçlandırılmalıdır. Davaya konu taşınmazın tapusuz olduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapusuz taşınmazlar satış ve devir bakımından TMK. nun 762 maddesinde belirtilen taşınır mal hükmündedir....
Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden de yararlanma olanağına sahiptir. Talepte bulunan hakkının hangi şekilde daha iyi korunacağını düşünüyorsa o hükümlere dayalı olarak ayrı ayrı koruma talep edebilir. Davacının dava dilekçesi ve sonraki açıklamalarından mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesi talebinde bulunduğu açıktır. Davacı dilerse TMK'nın 981. maddesine dayalı salt zilyetliğin korunmasına dayalı müdahalenin önlenmesi davası açma hakkına sahiptir. Hâkim Türk Hukuku'nu resen uygular (HMK 33)....
Somut olayda; Hazine adına kayıtlı henüz kullanıcı tespiti yapılmamış olan taşınmazda davacının ve onun zilyetliği devraldığı dava dışı kişilerin herhangi bir hakka dayanmaksızın uzun süredir zilyetliklerini sürdürdükleri, taraflar arasında kiracılık ilişkisi de bulunmadığı,davacının sırf zilyetliğin korunması talebini içerir iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. HMK'nın 4. maddesi gereğince taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına ilişkin davalara bakmakla sulh hukuk mahkemeleri görevli ise de; istinaf incelemesi yapma görevi, Hakimler Savcılar Kurulunun iş bölümü kararının Antalya BAM 8. Hukuk Dairesi'nin iş bölümünü belirleyen kısmının 19. maddesi gereği verilen yalnızca zilyetliğin korunmasına ilişkin hüküm ve kararlar hakkındaki istinaf incelemesinde 8. Hukuk Dairesi'nin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
Köyü çalışma alanında bulunan 2009, 2011, 2014 parsel sayılı 2.710.82, 1.366.27 ve 1.330,99 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar taşlık ve çalılık niteliği ile, 2013 parsel sayılı 1.200,42 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliği ile 2015 parsel sayılı 1.266,63 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bahçe niteliği ile ... adına tespit edilmiş, 2015 parsel sayılı taşınmazı üzerinde bulunan kargir evin davalı ... tarafından yaptırıldığı beyanlar hanesinde gösterilmiştir. Davacı ... , miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak taşınmazların adına tescilini olmadığı taktirde zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
TMK. nun 982 ve 983. maddelerinde de zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan faydalanır, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. ... HGK. nun ........1993 gün 1993/...-423/561 sayılı ve ... HGK. nun ........1983 gün 3351/679 ve ........1987 gün 394/876 sayılı kararlarında da aynı görüş benimsenmiştir. Mahkemece, zilyetliğin korunması davası reddedilirken dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde bulunduğu gerekçesine dayanılmıştır....
Dava zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
ye hibe senedi ile birlikte zilyetliğin devredilmiş olup olmadığı noktasındaki mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Tapusuz taşınmazlarda mülkiyet zilyetliğin devri ile geçer. Mahkemece bağışla birlikte zilyetliğin ...'den ... devredilip devredilmediği araştırılmamıştır....
İpsala Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu belirtilerek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. İpsala Sulh Hukuk Mahkemesi de, davacı kira sözleşmesinden kaynaklanan kişisel haklara dayandığından, dava değerine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesi görevinde bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacı kişisel hakka dayandığına göre uyuşmazlık, yalnızca HUMK’nun 8/11-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, HUMK’nun 8/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme belirlenmelidir. Dava tarihi ve değerine göre, yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Dava konusu, 25.740 m2 yüzölçümünde ve tarla niteliğiyle Hazine adına kayıtlı bulunan taşınmaza ait satış işlemi idari yargıda iptal edildiğine ve bu taşınmaz halen Hazine adına tapuda kayıtlı bulunduğuna, davacılar vekilinin zilyetliğin arkasında bulunan ayni veya şahsi bir hakka dayanmadığına göre, yanlar arasındaki uyuşmazlığın TMK.nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince çözümlenmelidir. Davacılardan Alaiddin ve kardeşi davalı ... tarafından Hazine adına tarla niteliğiyle kayıtlı 283 parsel sayılı taşınmazın ecrimisil ödemek suretiyle tasarruf edildiği anlaşılmakta ise de; en son kullanıcının davalı ... olduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Dava dosyası ekinde bulunan Adana 2. İdare Mahkemesinin 29.05.2007 tarih, 2006/417 Esas, 2007/704 Karar sayılı kararıyla Danıştay 8....
İLK DERECE MAHKEMESİ : Andırın Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2019/205 E., 2020/115 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın kadastro tespiti sonrası zilyetliğe dayalı olarak taşınmazın tapusunun iptali ile tescili, olmadığı takdirde zilyetliğin beyanlar hanesine şerh edilmesi istemine ilişkin olduğu, davacılar vekilinin 21.03.2022 tarihli temyiz dilekçesinde de eldeki davada kadastro öncesi nedene dayanılmadığını, dava konusu taşınmazın davacılar adına satış suretiyle tescili, bunun mümkün olmaması durumunda zilyetliğin tespiti ve şerh verilmesine ilişkin olduğunun belirtildiği dikkate alındığında; uyuşmazlığın niteliğinin ve temyizin kapsamının, tapuya kayıtlı taşınmazlarda zilyetliğe dayalı tapu iptali-tescil davası ve terditli olarak zilyetliğin beyanlar hanesine şerh düşülmesi isteklerine ilişkin olduğu sonucuna varılmaktadır....