Dava, TMK’nun mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan 683.maddesi kapsamında ayni hakka dayalı müdahalenin önlenmesi davası olmayıp, aynı Kanunun 981-987.maddeleri gereğince açılan zilyetliğin korunması davasıdır. Mahkemece, davacının hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yönündeki görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dosya arasında bulunan 78 ada 5 parselin tapu kaydına göre kayıt maliki Maliye Hazinesi olup, niteliği tarla olarak görülmektedir. Gerek davacı ve gerekse davalı taraf Hazinenin mülkiyetinde bulunan taşınmaz üzerinde yaptıkları evlere giden giriş yolu üzerinde uyuşmazlıkları bulunduğu anlaşıldığına göre davanın zilyetliğin korunması davası olduğunun kabulü gerekir. Bu tür davalarda davanın açıldığı tarihte üstün zilyetlik hangi tarafta ise onun üstün zilyetliğine değer verilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28/08/2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, haciz şerhlerinin terkini, 2. kademede zilyetliğin davacıya ait olduğunun tespiti istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/10/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, şahsi hakka ve kötü niyetli devir iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, haciz şerhlerinin terkini, 2. kademede zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir....
(HGK.nun 12.05.1982 gün 1979/8-589 Esas, 1982/482 Kararı) Dava, zilyetliğin korunması amacıyla açıldığına ve esasen davada ... taraf bulunmadığına göre uyuşmazlığın zilyetlik hükümleri çerçevesinde çözümlenip sonuçlandırılması gerekir. TMK.nun 973.maddesinde, zilyetlik, "...Birşey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir..." şeklinde tanımlanmıştır. TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde de; zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Bu tür davalarda, taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunduğunun saptanması, uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir....
Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 295 ada 101 parsel sayılı 1.313,12 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak .... adlarına; 295 ada 66, 67, 286 ada 31 ve 35 parsel sayılı 155.28, 193.24, 275,88 ve 462,39 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ..., 295 ada 101 parsel sayılı taşınmazın 1/3’er hissesine yönelik olarak satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak; davacı ... , aynı taşınmazda miras yoluyla gelen hakka dayanarak; davacı ... ise, davaya ve temyize konu tüm taşınmazlar yönünden miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmışlardır....
Asliye hukuk mahkemesi ise, davacının dilekçesinde açıkça zilyetliğe dayandığı, bu konudaki seçim hakkının davacıya ait olduğu, davanın TMK'nın 982 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava ve bu nedenle sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesini isteyebileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince istemde bulunma hakkına da sahiptir. Talepte bulunan, hakkının hangi şekilde daha iyi korunacağını düşünüyorsa o hükümlere dayalı olarak ayrı ayrı koruma talep edebilir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı olduğunu, 6100 sayılı HMK.nın 4/1- c maddesine göre salt zilyetliğe dayalı olarak zilyetliğin korunması istemiyle açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının zilyetlik yanında mülkiyet iddiasını içeren şahsi hakka dayandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığını belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: 1- Dava; şahsi hakka dayalı olarak zilyetlik hakkının tespiti ve korunması ile zilyetliğe yapılan müdahalenin önlenmesi isteklerine ilişkindir. 2- Davacı taraf davasında dava konusu evi kendisinin yaptığını, nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullandığını, buna rağmen davalının evini haksız olarak kullanmaya başladığını belirterek, zilyetliğinin korunması ile davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
nın 8/3. maddesi uyarınca zilyetliğin korunması davası kabul edilip görevsizlik kararı verilmiştir. Ne var ki; davacının bu yeri taraf olmayan belediyeden kiralaması nedeni ile bir hakka dayalı olarak bu davaya açtığı, dava konusu yerin lokanta- dükkan olduğu anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'nın 8. maddesi gözönünde bulundurulduğunda, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığı gibi, davanın salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olmadığı anlaşılmakla, dava tarihi ve değeri esas alındığında, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Fatih 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30/04/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nın 8/II-3. maddesi uyarınca davanın zilyetliğin korunması olarak değerlendirilip görevsizlik kararı verilmişse de davacı bir hakka dayalı olarak dava açtığına göre, salt zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, elatmanın önlenmesi niteliğinde olan uyuşmazlığın genel hükümlere göre dava tarihindeki değer esas alınarak görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamından, davanın 250.000.000.- TL. değer gösterilip 1998 yılında açıldığı anlaşılmakla, H.Y.U.Y.'nın 8. maddenin 1 ve 8. fıkraları gözönünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Devrek Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/04/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Avanos Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olduğunu belirterek, 6100 sayılı HMK'nun 4/c maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Avanos Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın salt zilyetliğin korunmasına ilişkin değil hakka dayalı olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava, taşınmaz hissesine vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Davacı, tapuda kayıtlı olmayan dava konusu taşınmazın iştirak halinde mülkiyete tabi olduğunu, kendisinin de hissedarı bulunduğu taşınmazı kullanmasına, hissedarlardan olan davalının engel olduğunu belirterek davalının hissesine müdahalesinin önlenmesi talebinde bulunduğuna göre dava, TMK.nun 683. maddesine dayanan ve tescil talep etme hakkı bulunan zilyedin müdahale edene karşı açmış olduğu elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup görevli mahkeme 6100 sayılı HMK'nun 2/1 maddesi gereği asliye hukuk mahkemesidir....
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşmak için öncelikle çekişmeli taşınmaza komşu olan toprak tevzinin 109 (103 ada 65 parsel) ve 120 (103 ada 62 parsel) sayılı parsellerinin Hazinenin temliki suretiyle davacı tarafa geçtiği anlaşıldığına göre, bu parsellerin tespitine esas olan belirtmelik tutanakları getirtilmeli, belirtmelik tutanaklarında tespite esas bir kayıt bulunup bulunmadığı saptanmalı, yerel bilirkişiler, tanıklar, tespit bilirkişileri, mümkün olduğu takdirde belirtmelik bilirkişileri ve 3 kişilik zirai bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın niteliği, öncesinin mera olup olmadığı, kime ait olduğu, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, davacı ve murislerinin toprak tevzi çalışmalarından önce taşınmazda zilyetlikleri olup olmadığı hakkında ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, gerektiğinde zilyetliğin tespiti için toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı 1963 tarihinden geriye...