Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin iptali ve adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, kullanım kadastrosuna karşı askı ilan süresinden sonra dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...'ın kullanımında olduğu şerhi verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş ve askı ilanı süresi içinde dava açılmadığından tespit 28.07.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı tarafça, kesinleşen tespit sonucu oluşan tapu kaydındaki zilyetlik şerhinin iptali istemi ile 29.03.2011 tarihinde dava açılmıştır....

    Ne var ki, davacı, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebine dayanarak eldeki davayı açmış olduğuna göre Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın babası tarafından davacıya hibe edilip edilmediği, edilmiş ise, hibenin tarihi, zilyetliğin davacıya devredilip devredilmediği ve zilyetlik devredilmiş ise kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen (bağımsız zilyetlik yolu ile) taşınmaz edinme süresinin gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, davacının belgesiz zilyetlik yolu ile edinebileceği miktarın da bu araştırmanın sonucuna göre değerlendirilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak...

      Bilindiği üzere ve kural olarak kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer için tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayanılması halinde tespit dışı bırakılma tarihinden, davanın açıldığı tarihe kadar makul sürenin kaçırılmaması gerekir. Tespit sonrası imar-ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tescil isteklerinde ise, tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar, öncelikle imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin aralıksız-çekişmesiz davacı yararına gerçekleşmesi zorunludur. Somut olaya gelince; dava konusu yerlere komşu nizasız 108 ada 3 ve 4 sayılı parsellerin kadastro tespiti 10.09.2007 tarihinde yapılmıştır. Eldeki dava 23.02.2010 tarihinde açılmıştır.Bu durumda, Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Tespit sonrası neden için ise yirmi yıllık süre dolmamıştır....

        Köyünde bulunan 470 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 2b niteliğine sahip olduğu, taşınmazın bir bölümünün davacının kullanımında olmasına rağmen, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında tamamının davalı ... adına tespit gördüğü belirtilerek, tespitin iptali istendiği anlaşılmaktadır. Davanın, 6100 Sayılı HMK.'nun yürürlüğe girmesinden önce 10.05.2010 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, HMK.'nun geçici 1. maddesi uyarınca görevli mahkeme, dava değerine göre belirlenecektir....

          Davacılar ... ve ..., çekişmeli taşınmazların kendi kullanımlarında olduğu iddiasıyla adlarına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların kadastro müdürlüğü aleyhine açtıkları davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin ve kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki zilyetlik tespitinin iptali ile, çekişmeli taşınmazın tarla niteliği ve 5000 metrekare yüzölçümü ile kadastro tespiti gibi Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine "Teknik bilirkişi ...'ın 12.03.2012 havale tarihli ek raporunda EK:1'deki krokide (A) harfi ile gösterilen 2000 metrekare yüzölçümündeki kısım ...'in zilyetliğindedir, EK:1'deki krokide (B) harfi ile gösterilen 3000 metrekare yüzölçümündeki kısım ... kızı ... ve ... oğlu ...'...

            Davacı ... ve ..., taşınmazın babalarından kaldığını ve yıllardır kullandıkları iddiasıyla taşınmazın beyanlar hanesindeki davalı adına verilen zilyetlik şerhinin iptali ile kendi adlarına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmışlardır. Yargılama sırasında Hazine, taşınmazın hiç kimsenin kullanımında olmadığını ileri sürerek, davalı lehine verilen zilyetlik şerhinin iptali istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların davasının reddine, katılan Hazinenin davasının ise kabulüne, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartıldığının tespiti ile Hazine adına tesciline; taşınmazın niteliğinin “çalılık” ve “kullanımsız” olarak belirtilmesine, davalı ... adına verilen kullanıcı şerhinin iptali ile taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının ...'a ait olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Bundan ayrı, mahkemece, davada tanık dinlemeksizin, keşifte mahalli bilirkişilerin zilyetlik konusunda verdiği bilgi ile yetinilerek hüküm kurulmuştur. Bu tür davalarda iktisabı sağlayan zilyetliğin ispatı gerekir. Zilyetlik maddi olaylardan sayıldığından tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. (3402 s.K.K.m. 14/1) 6100 sayılı HMK.nun 266 (HUMK.nun 275) maddesinde hangi amaçla bilirkişilerin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında, tanık sözleri ile tespiti gereken bir yön için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilemez. Zilyetliğin ilk önce tanık sözleri ile tespiti şarttır. Bu yapılmadıkça mahalli bilirkişi sözleri tek başına davada hüküm vermeye yeterli olamaz. Mahalli bilirkişinin zilyetlik konusundaki sözleri ancak, zilyetliğin tespiti maksadı ile dinlenilen tanıkların sözlerinin doğruluğunu gösteren bir bilgi olarak gözönünde tutulabilir....

                ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/04/2019 NUMARASI : 2015/87 ESAS 2019/155 KARAR DAVA KONUSU : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti KARAR : İstanbul 10....

                KADASTRO MAHKEMESİ TARİHİ : 11/09/2019 NUMARASI : 2018/34 2019/171 DAVA KONUSU : Kadastro (Tespite İtiraza İlişkin) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şile ilçesi, Bucaklı Mahallesi, 153 ada, 13 parsel sayılı taşınmazın malik hanesine, T8 taşınmazın maliki olarak yazıldığını, yapılan bu tespitin hatalı olduğunu, müvekkil idarece uydu görüntülerinden eskiye dönük yapılan incelemelerde taşınmazın aralıksız çekişmesiz en az yirmi yıldan beri malik sıfatı ile zilyetlik şartının bulunmadığını, kadastro çalışmasında gerekli zilyetlik şartları oluşmadığından davalılar adına yapılan kadastro tespitinin iptali ile müvekkili Maliye Hazinesi adına tespiti ve tapuya tesciline karar verilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil (Zilyetlik tespiti) ... ile Hazine ve Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil (zilyetlik tespiti) davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Osmaniye 1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.05.2011 gün ve 115/385 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, imar–ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak idari yoldan Hazine adına tescil edilen 1297 parsel kapsamında kalan yaklaşık 5 dönümlük taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptaliyle vekil edine adına tapuya tesciline, yargılamanın ilerleyen safhalarında Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığına tahsis edilmesi nedeniyle taşınmaz zilyetliğinin müvekkili adına tespitine...

                  UYAP Entegrasyonu