Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekilinin 21/01/2020 tarihli istinafa cevap dilekçesinde; Davacının davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine itiraz ettiğini, yerel mahkemenin bu yönüyle isabetli bir karar verdiğini, davanın zilyetliğin korunması davası olduğunu ve davacının istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine, taraflarının istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacının istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Dava; zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Tapu kaydına göre, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, Çiftlik Mahallesi, 0 Ada, 2165 Parsel sayılı taşınmazın (eski 940 Parsel) orman sınırları dışına çıkarılmış, tarla vasıfında ve toplam 7.660,75 m2 yüzölçümlü olup, tamamının Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu görülmüştür....

Davalı vekilinin 21/01/2020 tarihli istinafa cevap dilekçesinde; Davacının davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddine itiraz ettiğini, yerel mahkemenin bu yönüyle isabetli bir karar verdiğini, davanın zilyetliğin korunması davası olduğunu ve davacının istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine, taraflarının istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacının istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde: Dava; zilyetliğin tespiti ve korunması isteğine ilişkindir. Tapu kaydına göre, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, Çiftlik Mahallesi, 0 Ada, 2165 Parsel sayılı taşınmazın (eski 940 Parsel) orman sınırları dışına çıkarılmış, tarla vasıfında ve toplam 7.660,75 m2 yüzölçümlü olup, tamamının Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu görülmüştür....

Mahkemece; davalının taşınmazın zilyedi olduğu, davacının davalının oturmasına izin verdiği, TMK 984. maddesine göre dava açma hakkının 2 ay ve 1 yıllık süreye tabi olduğu, bu süreler içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; zilyetliğin tespiti ve vaki müdahalenin önlenmesi talebine ilişkindir....

    Mahkemece, dava tarihinden sonra İl Emniyet Müdürlüğü vasıtası ile yaptırılan araştırma ve davacı vekilinin beyanları neticesinde davacının taşınmazda ikamet ettiğinin tespiti nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderleri ile davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre hesap edilen vekalet ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve hukuki nitelendirmeye göre istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir....

      Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın zilyetliğe dayalı müdahalenin önlenmesi davası olup davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının kişisel hakka dayanarak dava açtığı, davanın hak davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda; davacının zilyet olduğu taşınmaza davalıların haksız müdahale ettiği iddiasıyla zilyetliğe vaki tecavüzün önlenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. TMK. nun 981 ve müteakip maddeleri, mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. Davacı, taşınmazın TMK. nun 973. maddesi anlamında fiili hakimiyeti bulunan zilyedidir. Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 01/02/2022 NUMARASI : 2020/459 ESAS, 2022/54 KARAR DAVA KONUSU : Zilyetliğin Arkasında Bulunan Hakka Dayalı Zilyetliğin Tespiti KARAR : Samsun 4....

        Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır....

          Dava; TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Taşınmaz üzerinde zilyetlikten başka hakkı bulunmayan kişiler anılan maddeler uyarınca zilyetliklerinin korunmasını isteyebilirler. Zilyetliğin elden alınması ya da saldırıya uğraması halinde korunma dava yolu ile istenebilir. Ancak TMK. nun 984. maddesi hükmü uyarınca “dava hakkı zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve her halde fiilin üzerinden 1 yıl geçmekle düşer.” Davacı dava dilekçesi ve yargılama oturumlarında, 05.07.2007 tarihinde davalı Belediyenin taşınmaza elattığını, köylülerin haber vermesi üzerine 19.07.2007 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir. Davalı tarafça tecavüzün 05.07.2007 tarihinde yapıldığı ve davacının tecavüzü 19.07.2007 tarihinde öğrenildiği açıklandığına göre Kanun hükmünde açıklanan süre kaçırıldıktan sonra 07.11.2007 tarihinde eldeki dava açılmıştır....

            Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre uyuşmazlığın HUMK.nın 8/II-3 (6100 Sayılı HMK'nın 4/1-c) maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK’nun 22. ve 23. maddeleri gereğince ahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/8- 518 E.2009/573 K. Sayılı içtihadına göre "TMK. 981,982 ve 983. Maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiç bir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nın 973. Maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....

              UYAP Entegrasyonu