Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık ve hüküm; geçerli taşınmaz satım sözleşmesi sonrası zapta karşı tekeffülden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 17.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/358 esas sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil davası açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonucunda adına olan tapu kaydının iptaline karar verildiğini, söz konusu kararın 22/05/2014 tarihinde Yargıtay kararı ile kesinleştiğini, kesinleşen karara istinaden taşınmazın tapu kaydının iptali ile dava dışı 3.kişi adına tescil edildiğini ileri sürerek, zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince gerçek ve güncel zararın tepiti ile tam zapt halinin gerçekleştiği 22.05.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

      Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 214 (eski BK 189) ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Somut olayda, noterde resmi şekilde düzenlenen işlemle satış işlemi gerçekleştirilmiş, sonrasında aracın zoralımı ve müsaderesine karar verilmiştir. Aracın zoralımı ve müsaderesi işlemleri sözleşmeyi geçersiz kılmaz. Sözleşme baştan geçerli olarak kurulmuştur. Zoralım ve müsadere işlemleri nedeniyle sonradan ortaya çıkan ifa imkansızlığı durumu sözkonusudur. Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşme geçerli bir şekilde kurulduğundan uyuşmazlığa sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanamaz. Yargıtay bozma ilamında zamanaşımının başlangıç tarihi yönünden değerlendirme yapıldığından bozma ilamına uyulmuş olması sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyip bu yönde taraflar yararına kazanılmış hak oluşturmaz. Hâl böyle olunca, davalı zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur....

      Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı gerek zapta karşı tekeffül hükümlerine ve gerekse tapu kaydının düzenli oluşturulup tutulmamasından dolayı davacının gerçek zararından dolayısı ile rayiç değerden sorumlu olup, mahkemece verilen kararın onanması düşüncesinde olduğumuzdan aksi yöndeki sayın çoğunluk kararına katılamıyoruz....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımına uğradığını, mahkeme aksi kanaatte ise eldeki davada zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanamayacağını, davacı şirket ile şirketleri arasında hiçbir zaman satım akdi ilişkisi kurulmadığını, zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için satım akdinin bulunması gerektiğini, dolayısıyla davacı iddialarının hukuka aykırı düştüğünü iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile toplam 102.318,00 TL'nin 15.018,00 TL'sine 19/01/2018 tarihinden itibaren, 2.500,00 TL'sine 22/01/2018 tarihinden itibaren, 84.800,00 TL'sine 21/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir....

        HUKUK DAİRESİ Uyuşmazlık; geçerli taşınmaz satış sözleşmesi sonrası zapta karşı tekeffülden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 20.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

          Davacının dava konusu olaya ilişkin zapta karşı tekeffül hükümlerince davalıyı sorumlu göstermişse de dosya incelendiğinde ve bununla ilgili borçlar kanununun 214 ve devamını işaret ederek satış sözleşmesinin kurulduğu sırada zaptan dolayı bir 3.kişi tarafından alıcının elinden dava konusu mal alınırsa satıcı alıcıya karşı hükmün var olduğu, görülmekteyse de davacının söz konusu Borçlar Kanununun 215.maddesi gereğince zapta karşı bir durum karşısında alıcının satıcıyı zapta ilişkin bilgilendirme ve haber verme yükümlülüğü vardır zira satıcı zamanında bildirilmiş olan zapta ilişkin işlemler sırasında yapması gereken işlemleri yaptığı ölçüde ve haklılığını ispatladığında sorumluluğundan kurtulmuş olacaktır. Dosyayı incelediğimizde davacı taraf dava dışı 3....

            DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı alacak talebine ilişkindir. Taşınır satışında zapttan sorumluluğu düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 214.maddesine göre satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur....

            Keza, 03.09.2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 03.09.2010 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

              Davalı cevap dilekçesinde: Zapta karşı tekeffül borcunun doğumu için gereken koşulların dava konusu olayda gerçekleşmediğini belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Davalı ... Başkanlığının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacının, dava değerini 4.05.2009 tarihli dilekçesi ile Islah ettiği anlaşılmakla ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz talep etme hakkına sahip olduğu gözetilerek davanın ilk 10.000 TL lik kısmına dava tarihinden, bakiye kısım yönünden ise 4.05.2009 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, Bozma nedenidir....

                UYAP Entegrasyonu