Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın davacı şirket yetkilisi olduğu ve icra takibinden haberdar olunduğuna dayanak teşkil eden 07.12.2016 tarihli hacizde hazır bulunduğu buna göre dava tarihi olan 29.12.2016 itibariyle usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığından şikayetin reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin gerekçesinin bu doğrultuda düzeltildiği, ayrıca üç yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı itirazının da reddinin gerektiği belirtilerek borçlunun şikayet ve itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Somut olayda davacı şirket adına çıkartılan ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulüne uygun tebliğ edilmediği açık olup bu durum Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir....

    Davalı kooperatif vekili, zamanaşımı def’inde bulunarak husumetin senedin düzenlendiği notere yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen dava davalısı, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini ve her hangi bir sorumluluğunun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      Bu durumda, kambiyo senedi niteliği taşımayan dayanak belge üç yıllık zamanaşımına tabi olmayıp 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımına tabidir ve on yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı sürelerinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile istemin kabulü isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        , ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanun'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 2-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde; Sanığın, suça konu sahte çeki kimden ve hangi ticari ilişki kapsamında aldığını açıklayamaması karşısında, sanığın mahkumiyetine yönelik mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir....

          Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin kurulduğu tarihten beri muhasebe kayıtlarının düzenli tutulmadığı, ortaklar tarafından yapılan tüm ödemelerin kayıtlara işlenmediği, bazı ödemelerin yöneticiler tarafından zimmete geçirildiği, davacının da aralarında bulunduğu dört kooperatif ortağının şikayeti üzerine, zimmet suçunu işledikleri sabit görülen kooperatif yöneticilerinin cezalandırılmalarına karar verildiği, ceza yargılamasında, ödemeleri çok az olmasına rağmen kooperatif yöneticilerine ferdi tapularının verildiğinin tespit edildiği, bunlardan fazla ödemesi olduğu tespit edilen davacıya ise ferdi tapusunun verilmediği, kooperatif tarafından aidat borçlarının tahsili amacıyla 2005 yılında başlatılan icra takibine karşı davacının itirazı üzerine takibin durduğu, kooperatifçe bu tarihten sonra ilgili icra dosyasında herhangi bir işlem yapılmadığı, kooperatif üyesinin parasal yükümlülükleri ile ilgili davaların 5 yıllık zamanaşımı...

            Davalı vekili, davacı tarafın yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığını, ayrıca 6 aylık zamanaşımı süresi içinde bu davayı açmadığını, ürünlerde bir zedelenme söz konusu ise bu ezilmelerin yükleme ve istifleme hatasından kaynaklanmış olabileceğini, davacının zararının oluşumuna ilişkin iddiasının da soyut olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

              Takibe konu bonoların ödeme tarihi 10/04/2011, 10/05/2011, 10/06/2011, 10/07/2011 olup, takip tarihi itibariyle 3 yıllık zamanaşımı süresi geçmemiştir. Bakırköy 5. İcra mahkemesinin 23/01/2019 tarihli 2018/488 E 2019/74 K sayılı kararı ile ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünün kabulü ile öğrenme tarihinin 27/04/2018 tarihi olarak belirlenmesine ve bu tarihten önce yapılan tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş olup, iş bu karar 01/03/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Somut olayda; takip tarihinden önce 3 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden takibin başlatıldığı, davacı tarafından, Bakırköy 5. İcra mahkemesinde tebligatın usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte zamanaşımı itirazının da İİK 168/3 fıkrasına göre, 5 gün içinde ileri sürülmesi gerekirken, ileri sürülmediği, 5 günlük yasal sürenin geçtiği, takibin kesinleşmesi ile dava tarihi arasında da zamanaşımı süresi geçmediğinden, mahkemece sonuç itibariyle şikayetin reddine karar verilmesi hukuken yerindedir....

              Somut olayda; kıymet takdirinin, Akhisar İcra Müdürlüğünce yapıldığı anlaşılmakla şikayeti inceleme yetkisi Akhisar İcra Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunu’nun 36/3. maddesi gereğince; Akhisar İcra Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Tufanbeyli İcra Hukuk Mahkemesince, kıymet takdirine ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin, haciz kararını ve kıymet takdiri yapılması kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup, anılan yetki, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Antalya 7. İcra Hukuk Mahkemesince ise, somut olayda kıymet takdiri, Tufanbeyli İcra Dairesince yapıldığından şikayeti inceleme yetkisinin Tufanbeyli İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 128/a. maddesi gereğince kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabilirler. Somut olayda; kıymet takdirinin, Tufanbeyli İcra Müdürlüğünce yapıldığı anlaşılmakla şikayeti inceleme yetkisi Tufanbeyli İcra Hukuk Mahkemesine aittir....

                  Bafra İcra Hukuk Mahkemesince, kıymet takdirine ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin, haciz kararını ve kıymet takdiri yapılması kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup, anılan yetki, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Antalya 8. İcra Hukuk Mahkemesince ise, somut olayda, kıymet takdiri talimat yoluyla Bafra İcra Dairesince yapıldığından şikayeti inceleme yetkisinin Bafra İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 128/a. maddesi gereğince kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabilirler. Somut olayda; kıymet takdirinin, Bafra İcra Müdürlüğünce yapıldığı anlaşılmakla şikayeti inceleme yetkisi Bafra İcra Hukuk Mahkemesi’ne aittir....

                    UYAP Entegrasyonu