Somut olayda, alacaklı tarafından borçlu aleyhine 29/05/2006 tarihli kesin aciz belgesine dayanılarak takip başlatıldığı, borçlunun icra dairesine yaptığı itirazında alacağa ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek borca itiraz ettiği, takip dayanağı belgenin kesin aciz belgesi olduğu anlaşılmakla, zamanaşımına uğramadığı, bu yönüyle davalının istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, ancak zamanaşımına dayanan borca itirazın alacağın esasına yönelik bir itiraz olmadığından ilk derece mahkemesince borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK'nun 353/1- b(2) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile, davalı borçlunun İzmir 4....
Senet üzerine hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı değilse borçlunun yapacağı teminat iddiası borca itiraz niteliğindedir. Bu halde de teminat ilişkisi sadece bu ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Teminat ilişkisinin tarafı olmayan borçlu böyle bir iddiada bulunamaz. Somut olayda, takip dayanağı senette teminat amacıyla verildiğine ilişkin bir şerh bulunmamaktadır. Bu sebeple davacı borçlunun teminat iddiası borca itiraz niteliğindedir ve anılan itiraz hakkında İİK.nın 169/a maddesinin uygulanması gerekir. Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.'nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık bulunması halinde bu hususun resen gözetilebileceği, takip konusu senet üzerinde teminat olgusuna ilişkin herhangi bir ibare olmadığı, borçlu tarafça da bu konuda İİK.'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tebliğ evrakıyla ilgili kime haber bırakıldığı hususlarının tebligatta yer almadığı, bu hali ile tebliğ işleminin usulsüz olduğu, taraflar arasında takibe konu senede ilişkin görülen menfi tespit davası bulunduğu, menfi tespit davasında karar tarihi olan 15.09.2021 tarihinden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi içinde davaya konu takibin başlatıldığı, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfını haiz olduğu, borçlu tarafından borca itirazına ilişkin İİK'nın 169.maddesinde sayılan nitelikte belge de sunulmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde davacının zamanaşımı itirazı, borca itiraz ve şikayetlerinin yerinde olmadığı belirtilerek; davacının usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile; ödeme emri tebliğ tarihinin 06.12.2021 olarak tespitine, davacının kambiyo senetlerine mahsus takibe ilişkin itiraz ve şikayetlerinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Davacı ... şirketi, Şişli 1.İcra Müdürlüğü’nün 2006/8302 Esas sayılı takip dosyası ile davalılar aleyhinde icra takibinde bulunmuş, davalılar icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiş, sadece borca itiraz etmiştir. Borca itiraz üzerine duran icra takibine karşı, itirazın iptali istemi ile açılan iş bu dava HUMK.’ndaki genel yetki kuralları uyarınca, davalıların ikametgahı olan yetkili Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmıştır. İİK.nun 67.maddesine dayanan ve İcra Dairesinin yetkisine itiraz olmayan itirazın iptali davasının, takibin yapıldığı İcra Dairesinin yetki çevresinde görüleceğine dair bir usul hükmü de yoktur. O halde, mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Dava konusu 160 ada 37 parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/2’şer hisseyle ... ve... adlarına tespit edilmiş; ..., kız kardeşi ...’nin kardeşler arası yapılan taksimde erkek kardeşleri ...’a düşen başka taşınmazlardan hisse aldığı, ...’nin 160 ada 37 parselde hissesi bulunmadığı iddiasıyla; ... ise taşınmazın müşterek muris ...’den intikal ettiği iddiasıyla tespite itiraz etmişler, bunun üzerine Kadastro Komisyonunca gerekçesi açıklanmadan ... ve ...’in itirazlarının kabul edildiği belirtilerek 7/16 hisse..., 7/16 hisse ..., 2/16 hisse ise iştiraken ... mirasçıları adına tespit edilmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafın borca itirazında ve ihtarnamede irsaliyeli faturaya itiraz etmediğini, davaya konu icra takibine konu edilen irsaliyeli faturalara ilişkin hiçbir itiraz veya faturaları kabul etmeme yönünde yazılı bir müracaatın olmadığını, borçlu davalının, icra takip dosyasına hiçbir borcu olmadığı yönünde itiraz etmişse de, itirazında fatura içeriği ağaçları aldığını kabul ettiğini, bazılarının ayıplı olduğundan bahisle tüm borca haksız olarak itiraz ettiğini, davalının faturalardan dolayı borçlu olduğunun, itirazından bile açıkça anlaşıldığını, davalı tarafın müvekkili şirketin ayıplı mal sattığına dair hiçbir belge ve kanıt sunmamış olması, bu hususta herhangi bir tespitin yaptırılmamış olması ve canlı bitki/ağaç şeklindeki fatura konusu malın tesliminden 6 ay sonra ve kendilerine teslim edilmediğine dair herhangi bir itiraz veya kayıt olmadan, hiçbir borcu olmadığına dair itirazının kötü niyetinin de açık göstergesi olduğunu, dava ve takip...
nun 169/a-1. maddesinde "İcra mahkemesi hâkimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hâkimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir" hükmüne yer verilmiştir. Borçlunun iddiaları borca itiraz niteliğinde olduğundan, yukarıda açıklanan yasa hükmünde de belirtildiği üzere, İİK.'nun 169/a maddesi uyarınca duruşma açılıp, taraflara diyecekleri, varsa delilleri sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
dan kalan mirası kayıtsız şartsız olarak reddettiğinin tesciline, diğer davacı ... yönünden ise davanın tefrikine karar verildiği anlaşılmıştır.O halde; mahkemece, terekenin borca batık olması nedenine dayanan mirasın reddi davasının, şikayetçi borçlular tarafından takibin başlatılmasından önce açıldığı ve halen derdest olduğu nazara alınarak, bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, itiraz süresi içerisinde alınmış bir reddi miras kararı bulunmamasına rağmen varmış gibi değerlendirme yapılarak borçluların talebinin borca itiraz olarak nitelendirilmesi yerinde olmayıp, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, borçlunun borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul ederek ödeme olgusuna dayanması halinde alacaklının artık İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelere dayanmasına gerek yoktur....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklısı bulundukları Gümüşhane İcra Dairesinin 2019/291 Esas sayılı dosyasında borçlunun borca ve yetkiye itiraz ettiğini, dosyada düzenlenen 10/04/2019 tarihli tensip tutanağında takibin öncelikle yetki yönünden durdurulmasına karar verildiğini, davalının itiraz dilekçesinde sadece yetki itirazında bulunduğunu ve hangi icra dairesinin yetkili olduğunu belirtmediğini, bu nedenle itirazın geçersiz olduğunu ve Gümüşhane İcra Dairesinin yetkili hale geldiğini beyan ederek 2019/291 esas sayılı dosyasında 10/04/2019 tarihli kararının kaldırılarak icra takibinin devamına karar verilmesini talep etmiştir....