"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan tarih ve havale içermeyen ıslaha karşı zamanaşımı itirazı dilekçesinin Uyap ortamından sorgulanmasında ilgili dilekçenin 22/11/2013 elektronik imza tarihi içerdiği ancak Uyap ortamındaki nüshasında ıslaha karşı zamanaşımı itirazı kısmının bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle dosyada bulunan ancak tarih ve havale içermeyen ıslaha karşı zamanaşımı itirazı içeren dilekçesinin dosyaya hangi tarihte sunulduğuna ilişkin tutulacak tutanağın eklenerek gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 22/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Diğer bir anlatımla takip öncesi zamanaşımı itirazı hakkında İİK'nun 168/5 ve 169/a maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. Somut olayda, alacaklının, 09.12.2015 tarihinde takibe başladığı, borçluya gönderilen ödeme emrinin 15.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla borçlunun itirazının İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında zamanaşımı itirazı olduğu ve aynı madde gereğince başvurunun yasal beş günlük sürede 21.12.2015 tarihinde yapıldığı görülmektedir. O halde mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazı 5 günlük sürede ileri sürüldüğünden borçlunun zamanaşımı itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu konuda bir inceleme yapılmaksızın yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Dairemizin “yargılamanın yapıldığı tarih itibariyle sözlü yargılama usulü uygulanmakta olup, zamanaşımı itirazının tebliği izleyen ilk oturuma kadar (o oturum dahil) yapılması gerektiği, davalı vekili tebliğden sonraki ilk oturum olan 23/02/2011 tarihine kadar zamanaşımı itirazında bulunmadığından bu tarihten sonra yapılan zamanaşımı itirazı gecikmiş olup, davacı vekilince açıkça karşı çıkıldığından hüküm ifade etmeyeceği, 06/01/2011 tarihinde tebliğ edilen ıslah dilekçesinin 06/04/2011 tarihli duruşmada tekrar elden tebliğinin de sonuca etkili olmadığı, bu itibarla davalı vekilinin gecikmiş zamanaşımı itirazı reddedilerek hüküm kurulması gerekirken geçersiz zamanaşımı definin dikkate alınmasının hatalı olduğu” gerekçesi ile verilen karara karşı yerel mahkemece direnilmiş ise de temyize konu edilen miktarın karar tarihi itibarı ile kesinlik kapsamında kaldığı, kesinlik konusunda kararın değerlendirilmesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yetki ve...
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 30.09.2013 gün ve 2011/30661 Esas, 2013/24581 Karar sayılı kararı ile “yargılamanın yapıldığı tarih itibariyle sözlü yargılama usulü uygulanmakta olup, zamanaşımı itirazının tebliği izleyen ilk oturuma kadar (o oturum dahil) yapılması gerektiği, davalı vekili tebliğden sonraki ilk oturum olan 23/02/2011 tarihine kadar zamanaşımı itirazında bulunmadığından bu tarihten sonra yapılan zamanaşımı itirazı gecikmiş olup, davacı vekilince açıkça karşı çıkıldığından hüküm ifade etmeyeceği, 06/01/2011 tarihinde tebliğ edilen ıslah dilekçesinin 06/04/2011 tarihli duruşmada tekrar elden tebliğinin de sonuca etkili olmadığı, bu itibarla davalı vekilinin gecikmiş zamanaşımı itirazı reddedilerek hüküm kurulması gerekirken geçersiz zamanaşımı definin dikkate alınmasının hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, “davalının...
Mahkemece ıslahın davacı tarafın itirazı ile karşılaşmadığı sürece geçerli olacağı belirtilerek zamanaşımı itirazı dikkate alınmadan hüküm kurulmuştur. Islah tek taraflı bir işlem olup, diğer tarafın muvafakatına bağlı değildir. Davalının cevap dilekçesini ıslah ederek yaptığı zamanaşımı itirazı mahkemece dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından yapılmış bir zamanaşımı itirazı bulunmamasına rağmen fazla mesai alacağına yönelik zamanaşımı itirazı varmış gibi hesap edildiği, mahkemenin de bu hesaplamaya göre fazla mesai alacağına hükmettiği anlaşılmaktadır. Davalının fazla mesai alacağı yönünden açık bir zamanaşımı itirazı bulunmamasına rağmen zamanaşımı itirazı varmış gibi fazla mesai alacağının hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.05.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
(H.G.K. 25.06.2003 tarih ve 2003/4–422 E, 2003/439 K.).Mahkemece; davacı idarenin emir vermeye yetkili makamının iş bu davanın açılması için vermiş olduğu olur tarihinin araştırılarak zamanaşımı itirazı yönünden değerlendirme yapılması gerekirken zamanaşımı itirazı üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili dilekçesinde, müvekkiline fazla ödeme yapılmadığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalının zamanaşımı itirazı değerlendirilmeden, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Sebepsiz zenginleşmeye dayanan alacak davalarında bir yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı, kamu kurumlarında dava açılmasına emir vermeye yetkili makamın öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar....
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz. Dosya içeriğine göre; ıslah dilekçesinin 02.11.2015 tarihinde davalı ... vekiline tebliğ edildiği, 04.11.2015 tarihinde davalı ... vekilinin de davacının ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def'inde bulunduğu görülmektedir....
Süresi içinde zamanaşımı itirazı yapılmamış ise davanın esasına girilecektir. Süresinden sonra yapılmış olan zamanaşımı itirazı hiç yapılmamış gibidir. Islah ile taraflardan birinin usule ilişkin işleminin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün kılınmıştır. Verilen cevap, verilmemiş hükmünde ise ortada yapılmış bir işlem olmadığından o işlemin düzeltilmesi de sözkonusu olamaz. Öğreti ve uygulamada zamanaşımı itirazının cevap süresi içinde yapılması gerektiğinde görüş birliği vardır. Cevap süresi içinde yapılmamış olan zamanaşımı itirazının dikkate alınması davacı tarafın karşı çıkmaması ile mümkündür. Davalının süresinde yapmadığı zamanaşımı itirazına davacı taraf muafakat etmediği takdirde zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazı için ıslah yolunun kullanılması hukuki sonuç doğurmaz. Yapılmamış bir hukuki işlemin ıslahla düzeltilmesi temel hukuk kuralları ile bağdaşamaz....